Son zamanlarda muhalefetin anketlerle yaşadığı hayal kırıklığını sanırım görebiliyorsunuz. Erdoğan ve Cumhur İttifakı'nın oylarında ciddi bir artış söz konusu. Birçok ankete göre Erdoğan, birinci turda seçilebilecek noktaya şimdiden gelmiş gibi. Muhalefet ise hâlâ oyunda oynaşta görünüyor. Aday belli değil. Ortada bir program yok. Vizyon zayıf. Hepsinden önemlisi halktan kopuk.
Buna çok basit bir örnek vermek istiyorum. Aslında muhalefetin yaşadığı birçok soruna ışık da tutabilir. Geçenlerde yine bir ankette dikkatimi çeken bir durum var. Bu ankette vatandaşa hangi uluslararası kurumun Türkiye için daha tercih edilebilir olduğu sorusu sorulmuş. Ankete katıların neredeyse yarısı Türk Devletleri Teşkilatı yanıtını vermiş. Ona en yakın yanıt yüzde 17 ile AB. NATO ise üçüncü sırada ve yüzde 15'e kadar düşmüş. İslam İşbirliği Teşkilatı yüzde 11 ve son zamanlarda sıkça dile getirilen Şanghay İşbirliği Örgütü ise yüzde 3 civarında çıkmış.
Bu tabloya bakarsanız ülke kamuoyunun gittikçe daha milliyetçi bir eğilim ortaya koyduğunu görürsünüz. Bu soruya verilen yanıttaki milliyetçi ve Türkçü çizgiyi anketin siyasi tutum sorularında da görebilirsiniz. Veya bir başka soruda vatandaşların, Türkiye'nin en fazla Orta Asya ile ilgilenmesi gerektiğini düşündüğünü de görebilirsiniz. Ama işin ilginci, daha önceki tarihlerde bu sorularda NATO ve AB oldukça yüksek oranlarda çıkarken bugün Türk Devletleri Teşkilatı uzak ara birinci çıkmış.
Bu da aslında Türk kamuoyunun beklentilerini ve ilgisini tespit etmek açısından önemli bir ipucu sunuyor. Anlayan siyasiler de bundan çok basit sonuçlar çıkarabilir. Buna benzer anketler Erdoğan'ın önünde de var demek ki, son üç ayın içinde benim sayabildiğim kadarıyla Erdoğan iki kez Özbekistan, bir kez Kazakistan, bir kez de Türkmenistan ziyareti gerçekleştirdi. Bu Türkiye tarihinin en yoğun Orta Asya trafiği olabilir. Toplumdaki beklentilerle son derece uyumlu ve ilişkili.
Sadece basit bir karşılaştırma için Kılıçdaroğlu'nun ısrarla sürdürdüğü ziyaretlere bakın. Önce ABD, sonra İngiltere, şimdi de Almanya. Vatandaş Batı'ya ve Batılı kurumlara ilgisini ciddi biçimde kaybederken muhalefet Batı'yı yeni keşfetmiş gibi. Sanki bilerek toplumun beklentilerine ters hareket eden bir muhalefet var gibi.
Daha doğrusu, vatandaşın ne düşündüğünü pek umursadıklarını da sanmıyorum. "Uluslararası bilimsel kongrede" vatandaşa değil Batılı kurumlara seslenmeyi tercih ettikleri ortada. Bu şekilde gittiklerinde aslında kimi aday gösterdiklerinin de bir önemi kalmayacak. Erdoğan kendi sistemini kurmuş. Uygun adım ilerliyor. Muhalefet ise bir yandan kavga ediyor bir yandan da kendini Batı'ya sevdirmeye çalışıyor. O zaman da sonuç kaçınılmaz oluyor.
Yorum Yazın