Türk dış politikasının ne yöne doğru evrildiğini anlamak isteyenler basit bir mukayeseyle işe başlayabilir. Bundan beş yıl önce boğuştuğumuz sorunlara bakın. Sonra günümüzün dış politika gündemine bakın.
Beş yıl önce PKK'nın hendek terörü, FETÖ'nün darbe girişimi ve PYD'nin Suriye'de devlet kurma ihtimali başta olmak üzere yakın çevresindeki acil güvenlik ihtiyaçlarına cevap bulmaya çalışan bir Türkiye vardı.
ÖNCE YAKIN TEHDİTLER SAVUŞTURULDU
Şükürler olsun! Doğrudan ülkenin bekasına tehdit oluşturan tüm bu tehditler savuşturuldu. PKK'nın yurt içindeki eylem kabiliyeti çökertildi. FETÖ darbe teşebbüsü engellendiği gibi FETÖ'nün varlığına yönelik incelikli mücadele devam ediyor. Suriye'de üç askeri operasyonla PYD'nin Türkiye sınırına yerleşme şansı da ortadan kaldırıldı. Bu üç temel meseleye Doğu Akdeniz gibi yine inisiyatifi ele geçirdiğimiz başka konular da ekleyebilirsiniz.
Bugünlerde ise gündem oldukça farklı. Beka mücadelesinin ötesine geçildi. Geniş bir coğrafya belirlendi. Doğu-Batı aksında Libya'dan Afganistan'a kadar, Kuzey- Güney aksında Polonya'dan Ortadoğu'nun derinlerine kadar bir alanda Türkiye üsler açıyor, savunma anlaşmaları imzalıyor, silah satıyor, askeri operasyonlar gerçekleştiriyor.
TÜRKİYE DİPLOMATİK ÖRGÜNÜN MERKEZİNDE
Bugün Türkiye Libya'nın geleceğinde en önemli aktör haline geldi. Doğu Akdeniz'deki kuşatma bu sayede yarıldı. Azerbaycan'da "iki devlet tek millet" sözü gerçek anlamına kavuştu. Afganistan planı masada. Ukrayna, Gürcistan, Polonya, Litvanya ve diğerleri sırada. Öylesine bir işbirliği örgüsü çıkıyor ki, Türkiye bütün anlaşmaların göbeğinde merkezi bir konuma kavuşuyor. Başarıyla sonuçlanırsa bu gerçek bir diplomatik örgüdür. Tarihte bile eşine az rastlanır.
BÖLGE DIŞI ETKİNLİK VE SOMUT GERÇEKLİK
Bu noktaya gelinmesini sağlayan üç faktörden söz edilebilir. Birincisi Amerika'nın dünyadan çekilmesi devasa bir güç boşluğu doğurdu. İkincisi Türkiye bu boşluğu doldurmaya aday oldu. Çünkü bu boşluk Türkiye'nin gerçek bir askeri güç olma statüsüne eriştiği bir zamana denk düştü. Savunma sanayiindeki gelişmeler ve askeri operasyon tecrübesi üst üste geldi. Üçüncüsü Cumhurbaşkanı Erdoğan bu gelişmeleri çok iyi okudu ve diplomatik becerisini ve defalarca şahit olduğumuz kuvvetli iradesini cesaretle ortaya koydu. Büyük bir liderlik ve diplomatik bir bilgelik sergiliyor.
Aslına bakarsanız, Türkiye beş yıl boyunca savunma savaşı vermişti. Saldırıları savuşturduktan sonra şimdi atağa kalktı. Ve dört bir koldan ilerliyor. Bunlar zamanla uluslararası siyasetin karşılıklı etkileşimi sayesinde belli noktalarda daha fazla odaklanmaya doğru evrilecektir. Ama her ne olursa olsun, Türkiye artık sadece savunmada değil. İlk defa bölgesel ve savunmacı bir aktör olmanın ötesine geçiyor.
Yorum Yazın