Ertuğrul Özkök

Ertuğrul Özkök

Mail: djghdgd@hotmail.com

Anayasa'daki 'Andımız' bu yıl kaçıncı yaşını dolduracak

Dün önüme Aksoy şirketinin yaptığı yeni bir araştırmanın sonuçları geldi.

Örneklem alınan insanlara şu soruyu sormuşlar:

“Siz olsanız her gün okullarda ‘Andımız’ı okutur muydunuz?”

*

Sonuçlar ilginç.

CHP seçmeninin yüzde 96’sı...

İYİ Parti seçmeninin yüzde 92.9’u...

MHP seçmeninin yüzde 83.8’i...

AKP seçmeninin yüzde 74.9’u...

HDP seçmeninin yüzde 39.5’i...

“Evet okuturdum” cevabını vermiş.

Anayasadaki Andımız bu yıl kaçıncı yaşını dolduracak

Andımız’a itiraz edenler daha çok “Türküm” ifadesinin “şovenist” bir vurguyla dile getirilmesine ve bunun da “çocuklara papağan gibi ezberletilmesine” karşı çıkıyorlar.

Ama unutulmaması gereken bir şey var...

Andımız’daki Türklük vurgusu aslında anayasal bir ifadenin yansıması...

Anayasamızın vatandaşlığı tarif eden 66’ncı maddesi aynen şöyle:

“Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türktür.”

*

Bu madde 1961 Anayasası’nda aynı cümleyle vardı.

Demek ki “Andımız” maddesine temel oluşturan “Türk” kavramı bugün 60 yaşında...

*

Bir başka gerçek daha var...

1982 Anayasası’nın üzerinden 39 yıl geçti.

O anayasada 80’den fazla maddede değişiklik yapıldı...

Son referandumla devletin yönetim şekli bile değişti...

Ama bunca yıl boyunca kimse o maddeye dokunmadı.

Hangi maddeye....

“Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türktür” ifadesine...

*

Dahası var..

1982 Anayasası, referandumda halkın yüzde 92 oyu ile kabul edildi....

O anayasada son büyük değişiklik 2017 Anayasası ile yapıldı, dediğim gibi rejim bile değişti.

O değişiklik yüzde 51 oyla kabul edildi.

Ama bakın 1982 yılında o anayasanın bu maddesine de evet diyen vatandaş oranı aşağı yukarı bugün de aynı duruyor....

Yani önümüzde böyle bir sosyolojik gerçek var.

Gelelim bugünkü soruya...

Ben olsam “Andımızın okutulması” konusunda ne yapardım?

İkinci yazıda cevabını vereyim.

BEN OLSAM BUGÜN BU ANDI OKUTUR MUYDUM

OKUTMAZDIM ve nedenini şöyle açıklardım.

*

Atatürk’e büyük minnet ve giderek büyüyen bir hayranlıkla bağlı bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım.

“Andımız”daki sözleri hiçbir zaman ırkçı veya şovenist bulmadım.

Tam aksine güzel idealleri barındıran bir metin bu.

*

Ama aldığım Cumhuriyet eğitimi, bende rasyonel bir yurtseverlik fikri ve tutkusu geliştirdi.

Evet “Varlığım Türk varlığına emanet olsun”...

Ama varlığımı emanet ettiğim ülkem ve devletim de bana karşı görevlerini yerine getirsin...

Mesela her sabah ben “Andımız” diye bu metni okurken...

Devlet adına birileri de bana hitap eden bir ant okusun.

“Adalet” desin... “Demokrasi” desin... “İnsan hakları” desin... “Şeffaflık” desin...

“Özgürlük” desin...

*

Kısaca...

Devlet ve ülkemiz bizden her sabah bu andı okumamızı istiyorsa...

O da bize, yani vatandaşına karşı bu andı her sabah okumalı, hissettirmeli, uygulamalı...

Yani tek taraflı niyet beyanı bana artık bir “ülkeye bağlılık” yemini olarak gelmiyor...

*

O nedenle “Danıştay’ın kararına katılıyorum... Okunmaması doğrudur” derdim.

29 YIL SONRA
MEĞER ‘TEMEL İÇGÜDÜ’ FİLMİ SADECE BU SAHNE DEĞİLMİŞ

GELECEK yıl “Temel İçgüdü” filminin 30’uncu yılı olacak.

Amerika Birleşik Devletleri bugünlerde yine bu filmi konuşmaya başladı.

Nedeni de şu.

Filmin baş kadın oyuncusu Sharon Stone hatıralarını yazdı ve bugünlerde yayınlanıyor.

Anayasadaki Andımız bu yıl kaçıncı yaşını dolduracak

Orada bu filmin çekilişi ile ilgili çok ilginç anekdotlar var.

Sharon Stone filmin yönetmeni Paul Verhoeven’in çekimler sırasında o meşhur sahneyi çekerken neler yaptığını anlatıyor.

*

Oturup filmi yeniden seyrettim.

Meğer filmi tamamen unutmuşum. Yeni bir film gibi yeniden, aynı merak ve heyecanla seyrettim.

Meğer senaryoyu yazan Joe Eszterhas müthiş bir senaristmiş.

Meğer Paul Verhoeven çağının çok ilerisinde bir yönetmenmiş ve yıllar geçse de hiç eskimeyecek bir film yapmış.

Meğer filmde MeToo tarzı müthiş feminist diyaloglar varmış.

Meğer filmde dönemi için çok cesur ve çarpıcı bir LGBT hava ve sahneler varmış.

Meğer film müthiş bir anti-establishment, yani müesses nizam karşıtı bir manifesto gibiymiş.

*

İnanın 29 yıl sonra bu filmi çok daha fazla sevdim ve çok daha iyi anladım.

Demek ki beklermiş bazı filmler bazı yaşları...

Ve meğer o film sadece o bacak arası sahnesi değilmiş.

CESUR BİR KADIN ERKEĞİN TAM NERESİNE TEKME ATAR

Joe Eszterhas’ın senaryosunda çok çarpıcı bir diyalog var. Dedektif Michael Douglas filmin ilk bölümündeki sahnede, cinayet şüphelisi Sharon Stone’la sevişiyor.

Anayasadaki Andımız bu yıl kaçıncı yaşını dolduracak

Onlar sevişirken Stone’un kadın partneri eve geliyor...

Michael Douglas bir ara mutfağa gittiğinde gelen kadını görüyor... Kıskançlıkla baktığını fark edince, “Bizi seyretmek mi istedin” diye soruyor. Kadın da “Ben değil, o seyretmemi istedi” diyor. Bunun üzerine Douglas da, kadını iyice gıcık etmek için, “Yüzyılın sevişmesiydi” diyerek böbürleniyor ve yatağa dönüp ona böyle dediğini Sharon Stone’a da anlatıyor.

*

Stone hiç tepki göstermiyor... Yani erkeğin istediği “Evet öyle” cevabını vermiyor.

Kadının cevabı, filmin ikinci yarısında kavga ettikleri bir sahnede geliyor ve Sharon Stone iki kadının rövanşını şu cümleyle alıyor: “Evet yüzyılın sevişmesiydi ama geçen yüzyılındı...”

*

Yani filmin hafızalardan silinmeyen efsane cinayet aleti, buz kıracağını, sanki bir erkeğin en öldürücü yerine vuruyor...

GÜNÜN KLİBİ
ERKEK PATAKLAMA VİDEOSU VE HARİKA BİR RUS ŞARKISI

TÜRKİYE bugünlerde acayip şekilde mizaha sardırdı...

Geçen gün birkaç yerden aynı video geldi.

Kendilerine sarkıntılık yapan erkekleri bir güzel pataklayan kadınların görüntülerinden oluşan bir video bu... Çok komik sahneler.

Seyrederken, bir yandan “Oh olsun” diye bağırırken, bir yandan da gülmekten yerlere yattım.

Videonun bir de müziği var ki, olağanüstü.

Bir Rus şarkısı...

Mikhail Krug söylüyor.

Şarkının İngilizce adı “Girl-Share”...

Spotify’da var.

Vals ritminde bir şarkı...

Dinleyin...

Dayak yedikten sonra, “Yandım aman” diye kaçışan o bıyıklı yaşam formlarına kahkaha ile gülerken şarkıyı da çok seveceksiniz.

Anayasadaki Andımız bu yıl kaçıncı yaşını dolduracak

ÇOK GEÇ KEŞFETTİĞİM BİR ‘VAROŞ ANTİ-FRİENDS’İ’

TORUNUM Sinan “Dede sen bu diziyi nasıl atlarsın” deyip tavsiye etti. “Trailer Park Boys” adlı bir Kanada dizisi...

“Mockumentary” denilen bir tür.

İlk sezonu 2001’de yayınlanmış.

Kanada’da Nova Scotia’da mahalle haline gelmiş bir karavan parkında geçiyor. Tam anlamıyla bir “varoş anti-Friends’i”.

Yirmişer dakikalık kısa bölümlerden oluşuyor.

Takılıp bir gecede bir sezonu bitirdim.

Çook farklı, çok eğlenceli bir dizi...

Zaman zaman romantikleşiyor, zaman zaman acayip bir yıkıcılığa dönüşüyor.

Bir de her bölümün girişi ve sonunda harika bir müzik var.

Brooklyn Boogaloo Blowout topluluğu çalıyor. Parçanın adı “Trailer Park Boys Theme Song”...

Diziye öyle bir karakter veriyor ki...

KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar