Değerli okurlarım, bu yazımda geçmişte yapılan Anayasa tartışmalarına ilişkin Vakfımızda yapılan konferans özetlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Günümüzde olduğu gibi yakın geçmişte de Anayasa değişikliği siyaset dünyasının tartıştığı konular arasında bulunmaktaydı.
Mevcut Anayasa’mızın 12 Eylül askeri darbe döneminden izler taşıması, sivil anayasaya dönük beklentileri uzun süre gündemde tuttu. Günümüzde de 12 Eylül darbe döneminde hazırlanıp halktan %92 oranında kabul gören anayasanın siyasi partiler arasında tam bir mutabakat ile yeniden hazırlanması halk indinde beklentisini muhafaza etmektedir.
Anayasa değişimi konusunda Demokraside Birlik Vakfı yönetimi tarafından gerçekleştirilen konferanslara konunun içinde olan siyasiler, bürokratlar ve akademisyenler katılmaktaydı. Aradan uzun yılların geçmiş olması anayasada yapılması zorunlu değişiklikler açısından özellikle siyasi parti yetkilileri açısından köklü bir düşünce değişikliğine yol açmış gözükmemektedir.
05.02.2011 tarihinde Vakfımız Onursal Başkanı, kendisini rahmet ve saygıyla andığım, TBMM eski başkanlarından merhum Ferruh BOZBEYLİ (1927-2019) konferans salonumuzda yaptığı “Türkiye’nin Demokratikleşmesi ve Yeni Anayasa” başlıklı sohbetinde şu hususlarda görüş beyan etmişti:
“Dokunulmaz olan milletvekili değil, Anayasadır, suç işleyen bir milletvekilini saklamamak gerekir. Bir kuralı milletin ihtiyacına göre değil de başka amaçla getirirseniz orada adalet olmaz.
Mevcut Anayasa Türk insanının ve toplumun ihtiyaçlarına uygun bir Anayasa değildir. 1961 anayasasına oy veren Nihat Erim, bu anayasa lükstür dedi, buna rağmen 80 maddesi değiştirildi.
Anayasanın temeline insanı koymak gerekir. Anayasa’da evrensel hukuk açısından bazı maddeler değiştirilemez hükmünün konulması yanlıştır. Sonuçta ihtilal yapanlar, cumhuriyetin vasfını değiştirdi.”
Gazi Üniversitesi emekli öğretim üyesi Anayasa Hukukçusu Pof. Dr. Atilla ÖZER 16.04.2011 tarihinde vakfımızda verdiği “Yeni Anayasa Nasıl Olmalı?” konulu konferansında aşağıya bir kısmını aldığım düşüncelerini paylaşmıştı:
“İnsan hak ve hürriyetlerinin esas alındığı bir Anayasa istiyoruz. Yeni Anayasa toplumun ihtiyaçlarına karşılık vermelidir. Anayasa, toplumda konsensüs sağlayan bir metin olmalı ve Kurucu Meclis tarafından hazırlanmalıdır.
Başkanlık Sistemi, yasama yürütmeye müdahale etmez, bu sistem sadece ABD de demokratik sonuç verdi, Türkiye’de beklenen sonucu vermez.
1961 Anayasası en fazla hürriyet sağlayan anayasalardan biridir. Hiç kimse hürriyetlerden istifade ederek hürriyeti yok etme hürriyeti kuramaz.
Yargıya siyasetin karışması çok tehlikelidir, bu durumda olan devlet uzun yaşamaz. Adalete siyaset bulaştırılmamalıdır. Demokratik hürriyet kültürü kısa sürede gelişmez, 50-100 yılı bulabilir.”
Yeni Anayasa tartışmaları okurun da dikkatini çektiği gibi Başkanlık Sistemi eleştirilerini de beraberinde getirmişti. 28.05.2011 tarihinde konuğumuz olan Anayasa Mahkemesi eski üyelerinde devlet adamı, araştırmacı emekli Prof. Dr. Sacit ADALI da vakfımızda “Yeni Anayasa Nasıl Olmalı” konferansında aşağıda yer alan hususlara değinmişti:
“Hukuku anayasadan başlatacaksınız. Gerçek demokraside herkesin insan olduğu, şeref ve haysiyet yönünden cumhurbaşkanı ile bir temizlik işçisinin arasında fark olmadığı bir anlayış esastır.
Gerçek devrim hukuk devrimidir. Hukuk devletinde yasaklamalarla sorunlar çözülmez. Yapılan anayasalar maalesef belirli güçleri koruyan manipülasyon anayasası olmuştur. Anayasayı güdümlü olmaktan çıkarmak gerekir. Bir anayasa belirli mihraklara şans vermemelidir.”
Anayasa tartışmaları uzun süre devam etti, 5 yıllık bir aradan sonra vakfımıza konuk olan Anayasa Mahkemesi eski başkanlarından emekli Haşim KILIÇ da 16.04.2016 tarihinde “Nefret Söylemi Bağlamında Yeni Anayasa Süreci” başlıklı bir konferans vermişti.
Konferansın açılışı Demokraside Birlik Vakfı Başkanı Mehmet Bozdemir tarafından yapılmıştı. Sayın BOZDEMİR, konuklara Haşim KILIÇ’ı tanıttıktan sonra, demokrasi insani değerler ve hukuk kavramının birbirine bağlı olduğunu söylemiş, yeni anayasanın nasıl olması gerektiği konusunda hazırladıkları Raporu eski Meclis başkanlarından Cemil ÇİÇEK beye verdiklerini ifade etmiş, sonra sözü Sayın KILIÇ’a bırakmıştı.
Aşağıda Sayın Haşim KILIÇ’ın vakıf konferans salonunda Yeni Anayasa konusunda yaptığı konuşmanın kısaltılmış özetini okuyacaksınız:
“Konuşacağımız Anayasa konusunu bir sohbet doğrultusunda karşılıklı olarak ele alacağız. Anayasanın, maddi ve manevi unsurları var. Yapılacak bir Anayasa değişikliğidir aslında. Anayasa’nın yeniden yapımı farklıdır. Siyasetin gerginleştiği ortamda keşke bir Kurucu Meclis olsaydı da anayasayı bu meclis yapsaydı.
Bu Anayasanın gergin, nefret ve kutuplaşma ortamında ele alınması üzücüdür. Böyle bir kavga ortamında nasıl bir anayasa hazırlanabilir? Meclisin iktidar partisi, anayasayı ben hazırlayacağım diyor, bunun tarafı yok, ne hazırlanıyor bilmiyoruz doğrusu. Nasıl bir iklimde yeni anayasa hazırlanıyor?
İç hukukumuzdaki değerler hayatımıza yansımıyor. Anayasa ve ideolojilerin temelinde onurlu insan projesi vardır. Toplumun temeline oturtulan ana kolonlar var. Bunlardan biri insani değerler. Bu değerler yerli yerine oturmalıdır. İleri anayasalara bakıldığında en önemli değer, insan onurunun teminat altına alınmış olmasıdır. Onurlu insan projesine karşı çıkan bir devlet düşünülemez. Onurlu insan projesi hayata geçirilirse, sorun daha rahat çözülecektir. Şimdi bu değerlerin hayata geçirilemediği bir dönem yaşıyoruz.
Adalet ve eğitim sisteminde çok ciddi eksiklerimiz var. Ahlakı, dürüstlüğü üretemedik, bu yapılamayınca pozitif hukuk kaldı. Bizdeki kanun dünyada yok, durmadan kanun yapıyoruz.
Toplumda yargıya güven yok, adil yargılanmayı sağlayan bir Yargı Sistemi şart. Her ilde Adalet Sarayı yapıldı, ancak adalete güven yok.
Devlet, insanların inandıkları ve sevdikleriyle uğraşırsa özgürlük ve laiklik anlayışı gelişmez ve gelişemedi. 141,142, 143 gibi ceza kanununda sopa olarak kullanılan maddelerle toplum hizaya getirilmeye çalışıldı. Yargı Sistemi toplumda güveni tesis edemedi. Hukuk güvenliğinin olmadığı yerde ekonomi gelişmez, normalleşme olmaz. Hukuk devleti anlayışı acilen tesis edilmelidir.
Kanun gücü intikam aracı olmaktan kurtarılmalıdır. Siyasi partiler, reyonlarında kendilerine göre satacak şeyler koydular. Dini değerler, ırk, mezhep getirisi yüksek şeyler olarak düşünülüyor. Bu değerlerin bulundukları yerlerde, bireylerin iç dünyasında olması gerekir. Böyle olmazda, siyasetin kullandığı değerler olursa kutuplaşma olur kavga başlar.
Anayasada 2 bölüm var. Temel hak ve özgürlükler, diğeri devletin yasama, yargı ve yürütme yapısı. Temel hak ve özgürlükler evrensel değerlerdir, burada bir problem söz konusu değildir. Sorun 2nci bölümde. Yasama, Yürütme ve Yargıda kırmızıçizgi oluşturuldu. Bu ortamda sağlıklı bir Anayasa yapılacağı kanaatinde değilim.
Siyasi Partiler Kanunu ile Seçim Kanunu hayati öneme sahip. Başkanlık veya Parlamenter sistemin başarı ile uygulandığı ülkeler var. Türk tipi bir Başkanlık Sistemi oluşturmaya çalışıyoruz. Cumhurbaşkanına inanılmaz yetkiler verildi, toplum etkin bir denetime alındı. Parlamenter sistemden sapmalar olması problemleri artırdı. Sistem ciddi anlamda saptırıldı.
Bu toplum Başkanlık Sistemine hazır değil. Marjinal düşünceler hayatiyette değildir, her şey normal ekseni üzerinde yürür.”
Yeni Anayasa veya anayasanın bazı maddelerinde değişiklik konusu zaman zaman gündeme gelmeye devam ediyor. 2022 yılı kasım ayında Millet İttifakı tarafından hazırlanan; yasama, yürütme, yargı ile temel hak ve özgürlükler içeren 84 madde ve 9 başlıktan oluşan Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme dönüşü öngören anayasa değişikliğine Cumhur İttifakını oluşturan siyasi partiler sert tepki göstermişti.
Özü itibarıyla cumhurbaşkanına en fazla iki dönem seçilme hakkı veren, başörtüsüne yasal güvence getiren, siyasi partilere getirilen seçim barajını %7 den %3 e düşüren anayasa değişikliği ve diğer öneriler Cumhur İttifakını oluşturan partilerin tepki göstermesine neden olmuştu.
Geçmişte olduğu gibi günümüzde de anayasa değişikliği konusunun kavgaya yol açan gergin bir ortamda gündeme gelmesi Sayın Haşim KILIÇ’ın 2016 yılındaki konferansında ifade ettiği gibi üzücü bir durumun doğmasına neden olmaktadır.
Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı Mayıs ayında yapılacak seçim öncesi sivil Anayasaya dönüşü ifade eden önerilerini seçim paketinde açıkladılar. Yeni Anayasa konusunda olabilecek gelişmelerin ne şekilde ilerleyeceği muhtemelen 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçiminden sonra netleşebilecektir.
Yorum Yazın