Metin Çınar

Metin Çınar

Mail: cinarmetin06@hotmail.com

AMİGDALANINI ALIRIM SENİN

Başlığın iddialılığına ısrarcı değilim. Belki de “amigdalanınıdeğiştiririm”, “reset atarım, fabrika ayarlarına döndürürüm, belki de anti-virüs programı atarım” demeliydim. Amigdalanın ne olduğunu izah ettikten sonra hep birlikte başlığı yeniden düzenleyelim.

AMİGDALASI ZARAR GÖRMÜŞLER

Filistin coğrafyasında insan kanı akıtılması durmuyor, durdurulamıyor. Ne yazık ki bu akan kan yine insan eliyle ve de siyasetçilerin kararıyla oluyor. İnsanın yaradılış özünde insan öldürmek mi var yoksa bu özelliği sonradan mı öğreniyor? Hamas’ın 7 Ekim 2023 sabahı İsrail’e başlattığı saldırıda sivil insanları n öldürülmesi ne kadar vahimse, İsrai’lin sivil alanları sürekli bombalaması, hastaneleri havaya uçurması, savunmasız Gazze Halkı’nı ilaçsız, susuz, gıdasız bırakarak toplu soykırıma tabi tutması o kadar vahimdir. Gözü dönmüş Netenyahu ve destekçilerinin, sınır tanımadan suçsuz sivil halkın öldürmesinin gerçek nedenine inmek gerekir. 

VİCDAN VE AHLAK ORGANIMIZ,AMİGDALAMIZ MI?

İddialara göre vicdan ve ahlaki olgunlukların öğrenildiği, öğrenilenlerinin depolandığı yeri beynimizde bulunanamigdala organı olarak da ifade edebilmektedirler. 

Amigdala beyindeki hipotalamus bezinin üzerinde, beynin her iki bölümünde temporal lobların derinlerinde yer alan badem şeklindeki iki küçük yapıdan oluşur. Öyle ki amigdala duygusal hafıza ve duygusal tepkilerin (vicdan-ahlaksal) oluşmasında çok önemli bir role sahiptir. Amigdala açlık, tokluk, cinsel içgüdü, üreme dürtüsü, kavgaya katılma, aniden kaçma duygularını kontrol eder. Ayrıca korku, güven ve sosyal ilişki kurma gibi davranışlarımızdan da sorumludur. Bu nedenle amigdalanınhasar görmesi yaşamımızın olumsuz anlamda etkileneceği anlamına geliyor. Öyleki amigdalanın işlevini kaybettiği durumlarda yaşadığımız olayların duygusal anlamı kalmaz.

Görünen o ki beyni sağlıklı çalışan kişiler önyargılarını kontrol altına alabilirken, sağlıklı çalışmayan kişiler ortaya çıkan korku dalgalanmaları ve önyargıları ortadan kaldıramazlar. Bu kontrolü sağlayan bilişsel mekanizmalarda ortaya çıkan yoksunluk kişilerde olumsuz tutum ve davranışların oluşması sonucunu doğurmaktadır. Mesela yapılan bir çalışmada bozulmuş prefrontal lob fonksiyonu ile köktendincilik arasında bir korelasyon olduğu görülmüştür. Amfetamin ve alkol bağımlılığı hastalarında benzer beyin bölgesinde hasar ve duyguları düzenlemede sorunların oluştuğu da çalışmalar ile gözler önüne serilmiştir. Fakat yapılan diğer çalışmalar bizlere ayrımcılığın dolaylı önyargılardan kaynaklanabileceğini, böylece iyi niyetli insanların bilmeden ve hata yapmamak adına da ayrım yapabileceklerini göstermektedir. Yapılan çalışmalar, ortaya çıkan korelasyon, bütün bir nedenselliği anlamamızda yeterli değildir fakat sosyal bir sorun olan ırkçılığın analiz edilmesi hususunda bizlere yardımcı olmaktadır.(Kemal Arıkan)

DUYGULAR DÜŞÜNCELERDEN ÖNCE HAREKETE GEÇER

Amigdala, bir öfke ya da korku nöbeti sırasında daha korteks ne olduğunu anlayamadan tepki verebilir; çünkü duygular, düşünceden önce ve bağımsız bir şekilde harekete geçer. Amigdala (ve ilgili limbik yapılar) ile neokorteks arasındaki bağlantılar, akılcı zihin (düşünceler) ve duygular arasındaki savaşların ya da ortak kararların temel merkezidir. Bazı durumlarda duyguların düşünmeyi engelleyen bir gücü de vardır. Bir işi ya da sorunu çözebilmek için gerekli verileri akılda tutma yeteneğine “işleyen bellek” adı verilir. Prefrontalkorteks işleyen bellekten sorumlu beyin bölgesidir. Ancak limbik sistemden prefrontal kortekse giden kaygı, öfke ve benzeri kuvvetli duygu sinyalleri prefrontal korteksin işlevini azaltabilir. Bu nedenle duygusal bakımdan altüst olduğumuzda, “doğru dürüst düşünemiyorum” deriz. Bu nedenle geçmişe ait olaylarla şimdiki durum arasında kurduğumuz ani ve duygusal bağlantılar bizi yanlış bir yola sokabilir. Aslında hiç tehlikeli olmayacak bir uyaranı veya kişiyi tehdit olarak görebiliriz.

En yoğun duygularımız irade dışı tepkilerdir. Ne zaman ortaya çıkacağını bilemeyiz. Sahip olduğumuz duyguları seçemeyiz. Ancak anlık tepkilerin, duyguların bizi tamamen ele geçirmesini engelleyebiliriz. Belki de bizi atalarımızdan ayıran en önemli özelliğimiz kendimizi daha doğru anlık hükümler vermek üzere eğitebilecek güçte olmamızdır. Belki kendi yazılımımıza müdahale edebildiğimizde, evrimsel hikayenin ötesine geçebildiğimizde farklı türden duygusal gerçekliklerin içine girebileceğiz.(Kıvılcım Kayabalı)

DUDAĞIM YANAR DİYE SU İÇTİM ÜFLEYEREK

Gençlik yıllarımda, kaset çalarların ön planda olduğu zamanlarda dinlediğim ancak sözlerini pekte ezberlemek için aklımda tutmadığım güzel müzik parçaları vardı. Bugün eşimle sohbet ederken sözleri dudaklarımdan döküldü ve ben bile şaşırdım. Aslında hiç mırıldanıp söylemediğim bir parçaydı. Daha garip olanı ben gençlik yıllarımda bu eserin bir aşk şarkısı olduğunu zannederdim. “Dudağım yanar diye, su içtim üfleyerek”. Parça Suat Sayın’ın söylediği Salih Korkmaz’ın güftesini yazdığı “Bitmeyen Çile” eseriydi. Güftede; “Öyle günler yaşadım. Hem el öptüm hem etek. Dudağım yanar diye, su içtim üfleyerek” diyordu. Oysa kibugün fark ettim sözler aşkı değil, yaşanılmış bir sefil ve ahlaksız hayatı anlatıyormuş. Ben ise aradan 40 yıl geçmesine ve de hiç nakaratı tekrarlamama rağmen, nasıl oluyor da bu şiir dizelerini rahatlıkla söyleyebilmiştim. Araştırmam neticesi bunun bir beyin faaliyeti olduğuna ulaşmam olmuştu. Demek ki benimde amigdalam sağlam çalışıyormuş.

CANLILAR KAÇA AYRILIR

Gel oğlum. Kalk bakalım tahtaya, sana bir sorum var.

– Buyurun, sorun öğretmenim

– Canlılar kaça ayrılır?

– Dörde ayrılır öğretmenim.

– Bana yanlış gibi geldi ama say bakalım.

– Bitkiler, Hayvanlar, İnsanlar, Çocuklar…

– Çocuklarda insan değil mi oğlum?

– Haklısınız, o zaman canlılar üçe ayrılır öğretmenim.

– Peki, şimdi yeniden say bakalım.

– Bitkiler, Hayvanlar ve Çocuklar…

– Oğlum, insanlara ne oldu?

– Kalplerinde sevgiyi yeşertip düşünebilenleri hep çocuk kaldılar, diğerleri de hayvanlaştılar öğretmenim.

 

 

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar