Abdulkadir Selvi

Abdulkadir Selvi

Mail: dfdkgjdlgk@hotmail.com

Amerikalıların teklifi ne

PKK’nın Suriye kolu PYD ve YPG, Mersin’de Tece Polisevi’ne saldırıda bulununca, İstiklal Caddesi’nde bombalı eylem yapınca, Karkamış’a füzelerle saldırıp 5 yaşındaki Hasan’ı ve Ayşenur öğretmeni şehit edince bombalar tepelerine yağmaya başladı. Çok güvendikleri Amerika, Pençe Kılıç operasyonunu engelleyemedi. Hatta ABD’den gelen “Türkiye’nin güvenlik endişesini anlıyoruz” şeklindeki açıklamalar PYD-YPG’li teröristleri hayal kırıklığına uğrattı. Mazlum Kobani, ABD’yi daha sert tutum almaya çağırdı.

Barış Pınarı Harekâtı’nı da ABD’ye rağmen yapmıştık. O zaman da Amerikalılar, PKK’lıları koruyamamışlardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kara harekâtı için Tel Rıfat, Münbiç ve Ayn el Arab’ı hedef gösterince Mazlum Kobani iyice tutuştu. Çünkü kara harekâtı başlamadan önceki hava operasyonlarında PYD-YPG’nin ikmal yolları, kontrollerindeki petrol tesisleri, karargâhları, eğitim merkezleri yerle bir edildi. Kara harekâtı gerçekleştiğinde ise perişan olacaklarını gördüler. Amerikalıları harekete geçirmek için çağrı üstüne çağrı yapmaya başladılar.

 AMERİKALILARIN TEKLİFİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlılığını bilen Amerikalılar ise bu işi operasyonsuz çözmek için harekete geçtiler. ABD Genelkurmay Başkanı Milley, Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler’le görüştü. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Flake’i kabul etti. Kara harekâtının elinin kulağında olduğu bir sırada bu görüşmeler ne anlama geliyor?

1- Bu görüşmelerin yapılması doğal. Çünkü Kobani’de ABD askeri de bulunuyor. Bölge ABD’nin kontrolünde.

2- Amerikalılar Türkiye’nin kara harekâtı yapmasına gerek kalmadan PYD-YPG güçlerini 30 kilometrenin altına çekmeyi öneriyorlar.

KARA HAREKÂTI

Bu durumda kara harekâtı yapılmayacak mı?

Hulusi Akar aynı zamanda Rusya Savunma Bakanı Şoygu ile de görüştü.

Bu demektir ki kara harekâtının eli kulağında. Çünkü şimdiye kadar bize verilen sözler tutulmadı. Türkiye bölgeye yerleşmeden PYD-YPG’nin saldırıları durmayacak.

AK PARTİ’NİN SEÇİM SÜRPRİZLERİ

2023 seçimlerinin tarihiyle ilgili bir gelişme oldu. Üniversite sınavlarının 17-18 Haziran’da yapılacağı ilan edildi. Bu demektir ki 18 Haziran’da seçim olmayacak. LGS sınavlarının da 4 Haziran’da olması gündemde. Kurban Bayramı ise 29 Haziran’a denk geliyor. Bu da gösteriyor ki haziran ayı seçim için pek uygun değil. Bu durumda 14 Mayıs’a çekilmesi gündeme gelebilir mi?

1- Üniversite sınavları, LGS ve Hac mevsimi ile Kurban Bayramı nedeniyle seçimlerin mayısa çekilmesi konusunda Erdoğan ikna edilmişti.

2- Ancak muhalefetin yeniden aday olamayacağı için seçimleri öne çekti şeklinde spekülasyon yapacağı gerekçesiyle seçimlerin zamanında yapılmasını istemişti.

3- Üniversite sınavlarının 18 Haziran’da yapılacak olması nedeniyle seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılması için lobi yapanlar yine harekete geçecek.

SEÇİM BEYANNAMESİ

4- Bu arada AK Parti’de seçim çalışmaları hızlandırılıyor.

5- Seçim beyannamesi ile aday tanıtımı birlikte yapılacak.

6- Yeni yüzyıl Türkiye Yüzyılı perspektifine uygun bir seçim beyannamesi yayınlanacak. 

7- AK Parti’de milletvekili listelerinde değişiklikler bekleniyor. Ama bu yüzde 60-70 seviyesinde değil. Yüzde 40’ın biraz üzerinde olabilir deniliyor.

8- Milletvekili listelerine girmeyenlerin yerel seçimlerde belediye başkan adayı olarak değerlendirilmesi gündemde.

9- Teşkilatlardan milletvekili adayı olacaklar ya da seçimde yeterince performans göstereceği düşünülmeyenler istifa ettirilecek. Teşkilatların önemli oranda korunması düşünülüyor.

ERDOĞAN SEÇİLİYOR

10- Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefet ortak aday çıkarsa da çoklu adayla girilse de Erdoğan açısından bir risk gözükmüyor. Erdoğan, Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ya da Mansur Yavaş’la yarıştığı takdirde ilk turda ama farklı oranlarda seçimi kazanıyor.

11- Cumhur İttifakı’nın Parlamento’da da çoğunluğu sağlaması için çalışılıyor. AK Parti’nin 300’ün üzerinde milletvekili çıkarması için çaba gösteriliyor.

BAKANLAR SEÇİME GİRECEK

12- Bakanların, milletvekili adayı olması düşünülüyor. Bakanlar seçim bölgelerinde sürükleyici oluyor. Erdoğan’ın Kabine’de devam ettirmek istediği isimleri milletvekilliğinden istifa ettireceği söyleniyor. 2018 seçimlerinde Berat Albayrak, Abdulhamit Gül, Mevlüt Çavuşoğlu ve Süleyman Soylu milletvekili seçilip daha sonra istifa etmişlerdi.

13- Yerel seçimlerde bazı bakanların büyükşehirlerde belediye başkanı adayı yapılması gündemde.

ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK Mİ

TERÖR saldırısı oluyor. İstiklal’de bomba patlıyor. Şehitlerimiz, yaralılarımız var. Ecrin’i kaybetmişiz. Ecrin’in hayatının hiç kıymeti yok mu? Bir Ecrin kaç seçime değmez mi?

Muhalif medya ise bunu tartışmıyor. Varsa da yoksa da “Bu olay AKP’ye seçim kazandırır mı?” diye konuşuyorlar.

Buğday koridoru açılıyor. Dünya gıda krizi yaşamaktan kurtuluyor. Afrika’nın yoksul ülkelerine ücretsiz olarak buğday yardımı yapılması gündeme geliyor. Muhalif medya yine aynı telden çalıyor. “Bu AKP’ye seçim kazandırır mı?” diye hop oturup hop kalkıyor.

Suudi Arabistan’dan 5 milyar dolar geleceği haberi geliyor. Muhalif medya yine “Bu AKP’ye seçim kazandırır mı?” diye tartışmaya başlıyor.

Erdoğan, Sisi ile görüşüyor, Ortadoğu’da yeni dengeler kuruluyor. Muhalif medya ise yine “Bu iş AKP’ye seçim kazandırır mı kazandırmaz mı?” işinin peşinde.

Bu psikolojiyi izah etmekte zorlandım.

Öğrenilmiş çaresizlik dedim olmadı.

Müzmin muhaliflik dedim uymadı.

Hülasa işin içinden çıkamadım.

En iyisi adını siz koyun...

Ama bu psikoloji bana pek hayırlı gelmedi.

NEREDE BU DEVLET

Düzce depreminden sonra bir vatandaş CHP’nin haber kanalı Halk TV‘de konuşuyor. “Allah bin kere razı olsun Erdoğan’dan, Soylu’dan. Hemen buraya geldiler” diyor. Vatandaşımız “Allah razı olsun devletten” derken muhabir telaşla yayını kapatmaya çalışıyor. Çünkü onlara ekmek çıkmıyor. Tabii istiyorlar ki Ecevit döneminde olduğu gibi insanlar, “Nerede bu devlet?” desin.

Marmara Depremi’nden sonra Başbakanlığın önündeydik. Bakanlar Kurulu olağanüstü toplantıya çağrılmıştı. Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan geldi. Yalova Milletvekili’ydi. Toplantıdan önce helikopterle deprem bölgesinin üzerinden uçmuş, tespitlerde bulunmuştu. “Marmara yıkılmış” dedi. Hükümet depremin büyüklüğünü bile 1 gün sonra Yaşar Okuyan’ın uyarısı üzerine fark etti. Enkazlar günlerce kaldırılamadı. Deprem yardımları ile memur maaşları ödendi. İşte o zaman millet, “Nerede bu devlet?” dedi.

Van Depremi’nden sonra bölgeye giden gazetecilerden biriydim. Van’da, Erciş’te halk, “Kardeş olduğumuzu hissettik. Gece yarısı Başbakan Erdoğan başımızdaydı” demişti.

“Nerede bu devlet?” diye isyan edildiği günlerden, “Devletimden Allah razı olsun” denilen günlere ulaştık.

 

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar