Okurumuz Mehmet Murat Mutlu, Taş Kağıt Makas dizisindeki gariplikleri sıralamış:
"Yüksel Bey selamlar. Taş Kâğıt Makas adlı dizinin ilk bölümleri çok hoşuma gitti. Remember: War of the Son adlı yabancı bir diziden alıntı olduğunu öğrenince hemen bu diziyi buldum, 20 bölümü 3 günde bitirdim. Uyarlama dizilerde dizinin uyarlandığı aslından çok daha başarılı olduğunu gördüğümden yerli dizimizi de sıkı sıkıya takip etmeye başladım. Bizim dizi dördüncü bölümünden itibaren orijinalinden tamamen koptu.
Senarist diziyi absürt drama haline getirmek için bayağı Uğraş'mış. Ana karakterin babası olan ve cinayetle suçlanan kişi Alzheimer hastası. Hapse girdiğinde adını bile hatırlayamaz durumda olan şahıs, arada bir hastalığının ilerlediği söylense bile cezaevinde geçirdiği beş yıldan sonra zeka küpüne dönmüş, o ezik halden kurtulmuş, yüzüne kan gelmiş. Hele Savcı karakteri inanılmaz. Tek işi Umut'un peşinde koşturmak olan bu savcı, uğruna trilyonluk şirket verilecek kadar değerli bir tanığı en çok bir-iki yıl ceza alacak babasını kurtarmak için tanığı öldüreceklerini bile bile kötü adamlara teslim ediyor. Neyse ki tanık öldürülmekten senaristçe kurtarılıyor.
Kısaca Taş Kâğıt Makas dizisi tıp ve hukuktaki gerçekleri alt üst ediyor."
Üç önemli sorun
Köşemizin müdavimlerinden Ali Uygur, ülkemizin üç temel sorununa dikkat çekmiş:
"Yüksel Bey'ciğim, Türkiye'mizin çözüm bekleyen iç ve dış devasa sorunlar var ama ben en çok çözüm bekleyen, en acil sorunlarımızı belirtmek istiyorum.
1-DEPREM GERÇEĞİ: Artık biliyoruz ki Türkiye bir deprem ülkesi... Halen bunu kavramayan kişiler var. Bunlar depremden bile siyasi ve ekonomik çıkar bekleyen örümcek kafalı yetkililer. Madem deprem gerçeğimizdir dedik, o halde depremle birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekir. Depremden önce yapılması gerekenleri yapmak (Bunu herkes az-çok biliyor), halkı bu konuda bilinçlendirmek için gerekli tedbirleri almak gerekir.
2-BAŞI BOŞ SOKAK KÖPEKLERİ: Bu konu öylesine istismar edildi, çarpıtıldı ve öylesine algılar yapıldı ki, artık iktidara bir yol kaldı. O da bedeli ne olursa olsun bu sorunu çözmek ama bunun için de kararlı bir siyasi iradeye ve bunu yapabilmek için elini taşın altına koyabilecek kadrolara ihtiyaç var.
3-EMEKLİLER: İktidar ne yaparsa yapsın, Türkiye'ye çağ atlatan hamleler dünyada saygınlığı olan sözü dinlenen küresel ve bölgesel oyuncu olmak için bütün siyasi gücünü kullansın, emeklilerin durumunda iyi bir iyileştirme yapmazsa yaptıkları her şey silinip gidecektir. Aman dikkat...! Tabii bunların yanında çözmesi gereken daha başka sorunlar da sayılabilir. Ama bu üç sorun artık ülkenin beka meselesi olmuştur. Saygılarımla."
Okurdan Teşkilat eleştirisi
Köşemizin vefalı okuru Muhsin Manav'dan TRT'deki Teşkilat dizisiyle ilgili sert bir eleştiri var:
"Merhaba Yüksel Bey, Teşkilat'ın bu haftaki bölümünde Sacide ile Sena davetiyeleri zarflara koyarken, Sena 'Korkut'u bir arayayım, mekanla görüşmüş mü?' diyerek Korkut'a telefon etti. Almanya'da trafik polisi kılığında operasyon yapan Korkut ve Pehlivan iki dakikada Türkiye'ye gelip Gizem'i ziyaret etti. Ömer yine tedaviyi reddetti. Gündüz'ün biraderi, Sena'yı ne kadar kolayca bıçakladı?
Sanırım dizi bitmiş ama oyuncuların ve biz izleyicilerin haberi mi yok?"
Gaf'let kürsüsü
"Çocuğunu, bombanın atılacağı megafonla 3 saat önceden duyurulan yere götürüp video çeken herkesin yok olmasını diliyorum. Yavrusunu koruyamayan hiç kimse yaşamayı hak etmiyor." (Gazze'deki annelerin, çocuklarını bile bile ölüme götürdüklerini sanan gafil Yahudi yazar Azra Kohen'in saçmalaması)
Zap'tiye
Vergi kaçakçılarını ihbar edene gelirden yüzde 10 verilecekmiş. Yeni yarışmamız ispiyon, bakalım kim şampiyon?
Ne demiş?
Can okurumuz Muharrem Akduman haber bülteninde izlediği diyaloğu aktarmış: Polis bir kadın sürücüye alkol kontrolü yaptı. Normali 0,50 olması gerekirken cihaz 1.45 gösterdi. Ama, hatun çok pişkindi, sırıtarak şöyle dedi polise: "Sıkıntı yok değil mi?" Polis aldı eline makbuzu yazmaya başladı.
Yorum Yazın