Bizim ülkemizde iş yaparken pek çok şey zordur da en büyük zorluk "zihniyet dönüşümünü" başarmak ve kurumsal yapıyı yeniden inşa etmektir. Örneğin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, damgasını vurduğu pek çok icraatı bir yana, onu tarihe mal eden özelliği vesayete karşı duruşu, "siyasetin ve devletin merkezine milleti yerleştirmesidir."
Türkiye'nin yakın dönemde öğrenilmiş çaresizlik zincirini kırdığı kritik alan ise "enerji!" oldu. 2017 baharında açıklanan Milli Enerji ve Maden Politikası, enerji ithalatçısı olmayı kader kabul eden zihniyete karşı bir başkaldırıdır. O dönem Enerji Bakanı olan Berat Albayrak'ın öncülük ettiği stratejik değişime, bugün Enerji Bakanlığı görevini yürüten Alparslan Bayraktar da birebir eşlik etmişti. Bayraktar gerek yerli maden kaynaklarının ekonomiye kazandırılması gerekse üçüncü ülkelerde arama ve işletme faaliyetlerinde bayrağı bir adım ileriye taşıma yolculuğunu sürdürüyor.
Önceki gün Bakanlık'ta sohbet ettiğimiz Sn. Bayraktar bir yandan Sakarya Gaz Sahası'ndaki üretimi ivmelendirecek çalışmaları anlattı diğer yandan da bizdeki enerji açığını kaynak ülkedeki keşiflerle ekonomiye kazandırma gayretlerindeki son durumu paylaştı. Şimdilerde sismik araştırma, sondaj, petrol ve gaz işletmeciliği üzerine konuşulduğunda hemen herkesin kanıksadığı tablo, oldukça meşakkatli aşamalardan geçti. Araştırma ve sondaj gemilerinin Türkiye'ye kazandırılmasına öyle muhalefet edildi ki... Bunların önde gelenlerinden birinin 15 Temmuz darbe girişimi sırasında deşifre olan FETÖ'cü bir amiral olduğu bile ortaya çıktı.
***
Biz, ana konumuza dönecek olursak. Bakan Bayraktar, Singapur Limanı'ndan hareket eden, Ümit Burnu'nu geçerek 52 gün sonra Çanakkale Boğazı'na giriş yapacak olan "Yüzer Üretim Tesisi" (Floating Production Unit) hakkında bilgi verdi. Yazımda göreceğiniz fotoğraf, o deniz üssünün ilk kez paylaşılan görüntüsü.
Belli bakım ve yenileme işlemlerinden sonra hizmete girmesi planlanan bu ünite, Filyos'ta karada yapılan operasyonu deniz üstünde gerçekleştirecek. Yaklaşık 20 yıl hizmette kalacak. Karadeniz Gazı, önce bu üniteye pompalanacak. Burada işlenecek, sonra 170 km'lik boru hattı üzerinden ana dağıtım şebekesine verilecek. İlk etapta 5 milyon hanenin doğalgaz ihtiyacı karşılanacak. Bugün 5.5 milyon metreküp seviyesine ulaşan gaz üretimi ise 2025'in baharında 10 milyon metreküpü aşacak. Bu muazzam deniz üssünün ismini, önerilenler arasından Cumhurbaşkanı Erdoğan belirleyecek. Benim teklifim ise "REİS" olması yönünde.
***
Bu vesile ile Türkiye Cumhuriyeti'nin, özel anlaşmalar yaptığı ülkelerle ilişkilerine dair bir hususun tekrar altını çizmek istiyorum. Cumhurbaşkanımızın, "Kazan-Kazan" esasına dayalı politik yaklaşımı Afrika başta olmak üzere dış sahada hakiki manada karşılık buluyor. Meselâ... Afrika ülkelerinden birinin Savunma Bakanı, Sn. Yaşar Güler'e, "Askerimizi eğitin, biz de maden kaynaklarımızı size tahsis edelim" mealinde bir cümle kurmaya kalkınca Bakan Güler, sözün tamamlanmasını beklemeden, "Bizi, başka ülkelerde karıştırmayın. Böyle bir politikamız yok. Ama dostluk ilişkisi kapsamında eğitim programı düzenleyebiliriz. Ülkenizin doğal zenginliklerine dair bir düşüncemiz olamaz. Elbette iki ülkenin ilgili kurumları bir araya gelebilir. Tarafların menfaatine olacak mutabakata varabilir" diyor!
Bu ahlaki ve ilkesel duruş, Türkiye'ye birçok coğrafyada fırsat kapıları açıyor. Bunun müjdeli örneklerini geç vakte kalmadan (Bakan Bayraktar'ın brifingi sonrasında) Sn. Cumhurbaşkanımızdan duyacağınızı söylemekle yetineyim!
Yorum Yazın