Yüksel Aytuğ

Yüksel Aytuğ

Mail: hffhsyt@hotmail.com

Almanya ve ABD’nin darbe ikiyüzlülüğü

Geçenlerde Almanya'da darbe girişimi olarak nitelenen bir operasyon engellendi. İmparatorluk hayali kuran faşist bir örgütün parlamentoyu basacağı ve ellerinde 18 kişilik bir ölüm listesi bulunduğu iddiaları üzerine hepsi gözaltına alındı. Hükümet yetkilileri, bu çağdışı darbeyi kınadılar, hamasi nutuklar attılar. Dünya da Almanya'ya destek verdi filan...
Gelin görün ki, aynı Almanya, 251 masum vatan evladının katledildiği, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bütün FETÖ'cülere kucak açtı. Sabah'ın gözüpek Haber Koordinatörü sevgili kardeşim Abdurrahman Şimşek, izini sürdüğü kaçak FETÖ'cülerin çoğunun Almanya'da devlet korumasında yaşadıklarını belgeledi. Belgelemeye de devam ediyor.



Almanya'daki darbe heveslilerinin sayısı birkaç yüzü geçmiyor. Ellerindeki ruhsatlı silah sayısı sadece 500... Liderlerini sosyal medyada sadece 21 kişi takip ediyor... FETÖ'cüler ise milletin başına F16'larla bomba yağdıracak kadar gözü dönmüş caniler.
Ya FETÖ'yü yıllardır besleyip semirten ABD'ye ne demeli? Yahu 200 Trump fanatiği Kongre'yi bastı diye aklınız çıktı, dünyayı ayağa kaldırdınız.
Bu nasıl bir ikiyüzlülüktür? Demokrasi, sizin istediğiniz kalıba sokacağınız oyun hamuru değildir. Seçilmişlere kast eden herkes darbeci, bayrağını elaleme paspas yapan her gafil haindir. Adı Hans'mış, Coni'ymiş, FETÖ'ymüş, hiç fark etmez...
Allah; hainlere kucak açanların, koyunlarında besledikleri yılanın zehriyle telef oldukları günü de bizlere göstersin inşallah!..

BBCS'den büyük ters köşe
Tek cümle var kurmak istediğim: Oktay Kaynarca kendini aştı...
Belli ki hem senaryosunu yazdığı, hem yapımcılığına ortak olduğu, hem de başrolünü üstlendiği Ben Bu Cihana Sığmazam dizisi, Oktay'ın "hayatının işi" olmuş. Kendini projeye öyle bir adamış ki; onun dokunuşları, parmak izi, çalışkanlığı ve inancı dizinin hemen her karesinde görülüyor, hissediliyor.
Dizi bu hafta da tiryakilerini, beklediklerinin üzerinde tatmin etti. Aniden ortaya çıkan Jean Luc'un, aslında Cezayir'in öldürülen ağabeyinin evlilik dışı ilişkisinden olan oğlu Ateş Türk olduğu ortaya çıktı. Bu müthiş ters köşe yetmiyormuş gibi, Cezayir'in Özbekistan'da evlendiği Firuze'nin CIA tarafından onun yanına yerleştirilen ve ağabeyinin ölümünden sorumlu olan bir "ajan olduğu" iddiası tüm gelişmelerin orta yerinde bonba gibi patladı. Dizinin finali ise her zaman olduğu gibi tiryakilerinin bir hafta boyunca beyinlerini kurcalayacak soru işareteriyle sonlandı. Mezarlıkta Ateş tarafından hedefe alınan Firuze ölecek mi? Canlı bomba herkesin ortasında patlayacak mı?



Her hafta senaryoyu bir şiir, bir kitaptan alıntı ya da kimi gün Mevlana'dan, kimi gün Konfüçyus'tan bir felsefi alıntı ile süsleyen Oktay, bu haftayı da boş geçmedi. Atatürk'le ilgili bir kahve öyküsünü anlattı:
"Paşa kurmaylarıyla birlikte bir Anadolu seyahatine çıkmış. Bir köy kahvesinde mola vermişler. Kahveci, siparişleri almış, 10 dakika sonra tepsisindeki 10-15 kahveyi herkese dağıtmış. Atatürk, "Çocuk, gel bakalım buraya" diyerek kahveciyi yanına çağırmış. Demiş ki, "Bunca kişinin siparişini nasıl aklında tuttun?" Kahveci cevap vermiş: "Sadece seninkini aklımda tuttum Paşam, diğerlerini gelişigüzel dağıttım..."
Daha önce yazdım, sezon boyunca da yazmaya devam edeceğimi düşünüyorum: Genç oyuncular mutlaka Işıl Yücesoy'u bu dizide izlesin. Sadece gözlerle bile nasıl oynanacağını, sahneye nasıl anlam yükleneceğini öğrensin.

Gaf kürsüsü
Google'da Ekrem İmamoğlu ismini arattığınızda "Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı" ibaresi çıkıyor. (Hata mı, öngörü mü bilemedim!)

Zap'tiye
Vatandaşa hızlı internet dağıtmak için gece gündüz balonla o şehirden bu şehre uçan Kenan İmirzalıoğlu, Milyoner yarışmasını sunmaya nasıl vakit bulabiliyor acaba?

Ne demiş?
64 yaşındaki Banu Alkan, "Yumurtalarımı dondurdum. Her an çocuk yapabilirim" demesin mi?

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar