Bu ülkenin Spor Bakanı var mı?. Ve de İçişleri ve Adalet bakanları?.
Bu ülkenin Futbol Federasyonu var mı?.
Bu ülkenin İstanbul Valisi var mı?.
Bu ülkenin 6222 sayılı Sporda Şiddet Yasası'nı takiple görevli Özel Savcıları var mı?.
Görünüşe göre hepsi var..
Peki görevinin gereğini yapan var mı içlerinde?.
Şimdilik yok!.
2018'de Aziz Yıldırım gibi bir efsane başkanı, 21 bin kongre üyesinin oy kullandığı Saracoğlu Stadı'nda hezimete uğratıp, 16 bin oy alarak Başkan seçilen Ali Koç, geldiği günden beri, kulübe maddi, manevi fiyasko yaşattı. Zaten borç içindeki kulüpte, yığınla transfer yapmasına rağmen başarı gelmedi, sadece borçlar arttı. Son iki yılda Koç'u, pandemi yüzünden tribünlerin boş olması kurtardı. O perişan futbolun oynandığı Saracoğlu Stadı dolu olsa, Koç çoktan gitmişti.
Bu yıl seyircili maçlar başladı.. Ve Ali Koç telaşlandı. Bu yıl da şampiyon olamazsa, bırakın başkanlığı, Fenerbahçe Stadı'na gelecek halini bırakmazdı taraftar.
Ama tam 52 futbolcu transfer edip, 7 teknik direktör değiştirmesine rağmen işleri yoluna koyamayınca, elinde kalan son kozu oynamaya başladı.
Federasyonu, Merkez Hakem Komitesi'ni ve hakemleri baskı altına almak.. Zaten Türk spor medyası, bir yandan reyting ve tiraj hesaplarıyla ezelden beri Fenerliydi. Şimdi bir de Koç Holding reklamlarını düşünüyordu.
Ve madem bundan önce olup bitenler göstermişti ki, Ali Koç'un, bırakın Futbol Disiplin Talimatnamesi'ni ve 6222'yi ihlal eden eylem ve söylemleri cezasız kalmaktadır, bu defa daha da fazlasını yapacak, Federasyon'u, MHK'yı ve hakemleri avcunun içine alacak tehditleri savuracak, yaparken taraftarı arkasına alacak, laflarının boş olmadığını göstermek için bir Saracoğlu maçında mesela tribünleri hatta sahaya indirecekti.
Dün gazetelere baktım.
Organize olduğu her şeyinden belli Saracoğlu karşılaması ve orada Ali Koç'un önceden hazırlanmış ve getirilmiş megafonla, gecenin bir yarısı Sabiha Gökçen Havalimanı'na getirilmiş, ellerinde meşaleler dolu taraftara, hem de terminalin içinde konuşması manşet yapılırken, "Ne oluyor, amacın ne Ali Koç?" diyen yoktu.
Çünkü amacın ne olduğunu Ali Koç, megafonla bağırarak söylemişti. Söylemese de hepsi biliyordu, ama yazamazlardı. Çünkü yürekleri yoktu. Olana da pek yazdırmazlardı..
Biliyorlardı, çünkü Ali Koç'un maçın hemen ardından söyledikleri kendi gazetelerinde çıkmıştı.
"Fenerbahçe taraftarına sesleniyorum.
Biz şampiyon o-la-ca-ğız! Bunu yazın kafanıza. Büyük resmi görün.
Kenetlenin. Gidebilenler Sabiha Gökçen'e gitsin bu gece. Bu takıma destek olun" demişti.
Bunu derken, lafının havada kalmaması için önlem de almış, bindirilmiş kıtaları Sabiha Gökçen'de toplatmıştı.
Trabzon'da Federasyon hakkında çok ağır konuşmuş, daha kötüsü Fenerbahçe camiasını "ayaklanma"ya çağırmıştı.
"Fenerbahçe camiası artık ayaklanma zamanı. Ne gücümüz varsa omuz omuza verip bu düzeni yıkmak için elimizden geleni yapacağız.
Yürüyüşse yürüyüş. Sosyal medyada çalışmalarsa sosyal medya. TFF'ye gitmekse TFF'ye gitmek. Artık harekete geçme zamanı, artık ayaklanma zamanı, camiama sesleniyorum. Bunu Fenerbahçe'nin haklarını korumak için söylüyorum. Sabiha Gökçen'e gitmek için hazırlık yapıldığını duyuyorum. Yapın. Bunu muhakkak yapın. Bu takıma sahip çıkın!"
Ayaklanmanın ilk adımını da kendi ilan etmişti. "Sabiha Gökçen'e gelin.." İstanbul Valisi bilmiyor mu?. Vilayette gazeteleri okuyan ve Vali'yi bilgilendiren bir ofis yok mu?. Orası hem de ne masum yürüyüşleri yasaklayan vilayet değil mi?.
O terminal içinden çekilen fotoğraflar ne?. Havalimanı ki, en kritik, en korunması gereken yerlerin başında gelir..
O insanlar o terminale nasıl girdiler?. O gece Sabiha Gökçen'de bir facia olabilir miydi, Sayın Valim, içlerinde mesela bir kötü, tek bir kötü niyetli, mesela FETÖ'cü olsa..
"Sabiha Gökçen'e gelin, ayaklanın" diye çağrı yapan Ali Koç'un topladığı o kalabalık, bir patlamayla ilk kan döküldükten sonra, bir daha durdurulabilir miydi?.
Ali Koç, Sabiha Gökçen'de de megafonda bağırmaya devam etti..
"İstemediğimiz bir hakem maça atandı, sesimizi çıkarmadık.
Hakkımızı korumak için iş başa düştü. Gelecek açısından iyi bir sinyal olmadığı için bıçak kemiğe dayandı.
Biz kendi haklarımızı korumak durumundayız. Fenerbahçe kendi haklarını kendi korumaya mahkûm edildiğinde karşılığını vermiştir. Sizden ricam, bu hafta içinde bizden gelecek önerileri yakından takip edin.
Yakın zamanda yeniden toplanmamız gerekecek. Artık bize yapılan haksızlıkları yapanların yanına bırakmayacağız, bir bedeli olacak.
Sizden ricam, desteğinizi sürdürmeniz." Duydunuz mu Sayın Valim.. Sayın 6222 savcım!.
Türk Anayasası, tıpkı Mecelle gibi, "Bizzat ihkak-ı hak olamaz" der. Der çünkü, herkes kendi hakkını kendi elde etmeye kalkarsa, anarşi olur, kan dökülür.
Ali Koç, "Fenerbahçe kendi haklarını kendi koruyacaktır" diyor. "Sizden ricam, bu hafta bizden gelecek önerileri yakından takip edin" diyor. "Yakın zamanda yeniden toplanacağız" diyor..
Niye toplanacaklarmış.. Onu da pervasızca söylüyor. Sanki bu ülkede Vali, Emniyet Müdürü yokmuş, canları ne zaman, nerde isterse Ali Koç, orda toplanır, nereye "Yürüyün" derse oraya yürüyeceklermiş. Ne için yürüyecek ve basacaklarmış?..
"Bedel ödetmek için.." Sayın Vali, Sayın 6222 Savcısı.. Bu laflar dağ başında edilmez.. Yasa gereği Vali ayni zamanda İl Spor Başkanı'dır.. Sadece İstanbul'un değil, sporun da yasal sorumlususunuz..
Ali Koç kim ki, böyle pervasız meydan okuyor?.
Futbol Federasyonu zavallı bir açıklama yayınladı, adeta Koç'un ayaklarına kapanarak..
Okuyalım..
"Türkiye Futbol Federasyonu olarak futbolun en önemli unsurlarından birisi olan hakemlerimizle ilgili, sezon başından itibaren futbol ailesi tarafından yapılan değerlendirmeleri ve özellikle de yöneticilerimiz nezdinde kamuoyu ile paylaşılan eleştirileri dikkatlice ve üzülerek takip etmekteyiz." Vay canına.. Nihat Özdemir ve arkadaşları sadece "üzülüyorlarmış.." Ali Koç'un ayaklarına kapanıp yalvarıyor, Özdemir..
"Hakemlik kurumu Türk futbolu için önemli bir kurumdur. Kurumları korumak herkesin görevidir ve eleştirirken dikkatli olunmalıdır." Ama sonra gelen lafa bakın..
"Şu bilinmelidir ki, hakemlerimiz üzerinde oluşturulan baskı kültürü kitlesel lince dönüşmekte, bundan da en fazla zararı dünya kamuoyu nezdinde Türk futbolu ve ülkemiz görmektedir." Madem iş "kitlesel linç"e dönüşüyor, madem zararı Türkiye çekiyor, biliyorsun..
Biliyorsun da önlemenin yolu Ali Koç'un ayaklarına kapanıp yalvarmak mı, yoksa elindeki büyük gücü kullanmak ve Ali Koç'un ibreti âlem bir ceza almasını sağlamak mı, Nihat Özdemir Bey!.
Ve 6222 ve uygulamaları üzerine iki kitap yazdı Asım Ekren üstat!. Kim mi?. İstanbul ve Trakya Bölgesi İstinaf Mahkemesi Savcısı..
İki kitabı da bende var.. Sizde de var mı, Trabzon ve İstanbul Bölgeleri Özel 6222 savcıları?.
Başkaca hiçbir işiniz yok. Her gün sadece ve sadece 6222 ile meşgulsünüz. Hiçbir şeyi kaçırmayın diye size tek ve özel görev verdiler..
Hadi geçmişteki sessizliğinizi unutalım..
Bu "Fenerbahçe artık kendi haklarını kendi koruyacaktır. Beni ve sözlerimi, önerilerimi dikkatle izleyin. Yeniden toplanacak ve gerekenleri yapacağız. Ayaklanacağız. Bedel ödeteceğiz" çağrıları 6222 ihlali değilse, sorumlusu olduğunuz yasa neyi yasaklıyor, neyi suç sayıyor ve savcılar o suç ve suçlu için hangi eylemi yapıyor, hele bir söyleseniz?.
İstanbullular, hele de Kadıköylüler!.. Fener maçı olduğu gün sokağa çıkmayın!.
Benim elimden gelen sadece bunu yapmak!.
***
TEBESSÜM
Karım on yıldan beri, diş macununu, kapağını kapamadan bırakmamdan şikâyet eder. Evlilik yıldönümümüzde bu kötü alışkanlıktan vazgeçip, sevgili eşimi mutlu etmeye karar verdim. Bir hafta çok çok ama çok dikkatliydim. Dişlerimi fırçaladıktan sonra, macunun kapağını her defasında itinayla kapattım. Her gece de karımın bana teşekkür etmesini bekledim. Ama etmedi..
Sonunda dün gece banyodan çıktı, bana baktı ve sordu..
"Yatmadan önce dişlerini fırçalamaktan neden vazgeçtin?"
***
SEVDİĞİM LAFLAR
Düşünmek zor iştir. Bu yüzden pek az insan yapar. Albert Einstein
Yorum Yazın