Emin olun, 6'lı Masa ve yanına kurdukları Sofra'ya oturttukları HDP kadar, kayıt dışı siyaset unsurları da bugünkü denklemde çok önemli. Bunlara ister CHP'li medya mensupları deyin ister sanatçı, ister eski siyasetçi veya iş insanı... Hepsinin ortak özellikleri, "sosyal medya öfkesini örgütlemelerinde ve Ankara'daki genel merkezleri baskı altına alan agresif karakterlerinde!" düğümleniyor.
Bakınız...
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, cumhurbaşkanı adayı olmak için gereken 100 bin imzayı toplayınca ortaya çıkan mahalle baskısı, öyle demokrasi isteyenlerin, hak, hukuk, adalet çağrısı yapanların alet olacakları türden değil. Esasen, "linç harekâtından" İYİ Parti Başkanı Meral Akşener de fazlasıyla nasibini almıştı. Masa'dan kalktığı dakika, Masa'yı şekillendiren, pek de yakından tanımadığı figürlerin, haliyle karşı mahallenin itibar suikastına uğramıştı. Oysa Muharrem İnce, yıllardır idealleri için mücadele ettiğini sandığını CHP'lilerin saldırılarına maruz kalıyor. Üstelik FETÖ'nün bu ülkenin başına bela ettiği metotlarla, algı operasyonuna karşı durmaya çabalıyor.
Meseleyi, CHP kanadı ve uzantılarının iç meselesi gibi görenler yanılırlar. İnce'yi, adaylıktan çekilmeye zorlayan ataklar, kullanılan dil, sahneye çıkarılan sivri isimler... Her biri, "Bir bölen" olarak gördükleri İnce'ye yönelttikleri kin duyguları ile esasen seçim sonrasının provasını da yapmış oluyorlar. Bir başka anlatımla, İnce örnek olayı dikkatlice analiz edildiğinde bir "pilot proje" ile karşı karşıya kaldığımız çok açık.
Nedir o proje?
Sevgi kelebeği görünümlü siyasilerin ve etraflarına toplananların her birinin aslında "intikam duygusu" ile yanıp tutuşmaları. Ülkeye barış ve huzur getirmekten ziyade "azgın azınlığın hislerine teslim olarak" önce devletten, sonra milleten rövanş alma kararlılıkları. "Her şey çok güzel olacak" masalı ile İstanbul'da sergilenen dışlama ve ötekileştirmenin, eğer fırsat bulurlarsa ülkenin her kurumuna ve her yanına yayılacağını şimdiden ilân etmeleri.
Yeri gelmişken...
Demek ki ne imiş? Muharrem İnce küçümsendiği kadar bir faktör değil, Masa ve HDP için baş ağrıtan ciddi aktörmüş!
Demek ki ne imiş? Muharrem İnce, "Eski bir öğretmen yeni bir politikacı. Muharrem İnce gel bakayım buraya" denilerek 5 yıl önce zoraki cumhurbaşkanı adayı yapılan, eziklenmiş kişi değilmiş!
Demek ki ne imiş? Muharrem İnce, Masa ve Sofra dengelerini etkileyebilecek kadar mesafe kat etmiş ve bunun dezenformasyon hikayelerindeki gibi AK Parti ile alakası yokmuş.
Kaldı ki... Siyaset bu, sağı solu belli olmaz...
Mayıs 2018'de adaylığı duyurulurken Kemal Kılıçdaroğlu için, "Kendisini eleştirmiş, karşısında aday olmuş birisini cumhurbaşkanı göstermek her babayiğidin harcı değildir" diye öven Muharrem İnce, son dakikada siyasetin inceliklerine göre manevra da yapabilir. Orası, kendi bileceği iştir. Nihayetinde sel gider kumu kalır.
Fakat...
Akşener'in yaşadıkları, İnce'nin katlandıkları, Türkiye'nin başına gelebileceklerin de bir özetidir. Gücü eline geçirenin başlangıçtaki niyeti yönetmek değil, devr-i sabıktır. Halihazırda hukuk devletinin işleyişinden şikayet edenlerin, imkân bulurlarsa hukuku ayaklar altına alacaklarını teyit eden tehlikeli beyanları, yıllara sari hastalıklı siyasal bilinç altının dışa vurumudur. İbret alınması gereken manzara da burasıdır!
Yorum Yazın