Başak Demirtaş, eşini PKK’dan isteyebilir mi? HDP eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş da HDP önünde eylem yapmalı! Doğru adres HDP Diyarbakır İl Binası önünde 518 gündür evlat nöbeti tutan ailelerdir.
Başak Demirtaş; “PKK’ya yazıklar olsun, eşimi elimden aldınız. O siyaset yapacaktı ama örgütü desteklemek zorunda kaldığı için hapiste! PKK artık yakamızı bıraksın” dediği takdirde Kürtlerin ve Türklerin arasına giren kirli örgütü deşifre ederek vicdanlarda yer bulur. Ama o “vicdanları” tercih etmiyor!
“MERAL AKŞENER’DEN MÜTHİŞ İTİRAF”
Uzun zamandır bekliyordum; Demirtaş’ın kahvaltı davetlisi ve İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener nihayet itiraf etti. Kendilerine iki yolun tavsiye edildiğini belirten Akşener şöyle sıraladı:
1)İyi Parti tek başına seçime girmeli
2)İyi Parti ile beraber Saadet, Deva, Gelecek, Demokrat Parti şeklinde 3. ittifak olmalı ve burada CHP yanlarında olmamalı
Buradan çıkarım yapan Akşener; “Eğer bu yolları seçersek CHP ve HDP baş başa kalır” diyor.
Son yılların en önemli itirafı budur! Akşener bunları söylerken; “Bu yollara doğru ittiren bir el var. Ama bize yönelik bir el daha var” diyor. Akşener’e “başka bir el” tarafından; “Seçimlere zinhar yalnız girin” deniyormuş. Akşener “ellerin sahibinin” kendi cenahlarından kanaat önderi kabul edilen kişiler olduğunu ve Erdoğan’a da düşman olduklarını söylüyor. Akşener kendisini acayip bir denkleme mahkûm etmiş görünüyor ve burada HDP ile ittifakı ilk kez itiraf etmek zorunda kaldı! Dikkat çekici bir nokta da Akşener’in “ittiren eller” dediği kişileri yönetenlerden birinin de Erdoğan olduğunu ima etmesi! Yani onlar hem Erdoğan düşmanı hem de Erdoğan’a çalışıyorlar! Neyse bu alan psikiyatristlerin işi, biz fazla uzatmayalım!
Neticede Akşener; üçüncü ittifaka kapıyı kapatıyor. CHP’nin HDP ile “baş başa” görüntü vermemesi için araya tampon bölge olarak İyi Parti’yi koymaya devam edeceğini itiraf ediyor. CHP-HDP-İyi Parti şeklinde “sözde gizli” yola devam edeceklerini; bahsettiği diğer partilerin zaten buraya destek vereceğini öngören bir denkleme maalesef boyun eğmiş görünüyor.
Akşener; “Recep Tayyip Erdoğan’a düşman değilim” diyor ama ne kadar Erdoğan düşmanı varsa onlarla kol kola hareket etmekten geri durmuyor.
“MANSUR YAVAŞ HÂLÂ GÖKÇEK DİYOR”
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş sadece CHP’nin belediye başkanları değil, aynı zamanda İyi Parti’nin de belediye başkanları! Ama burada İyi Parti’nin dışlanmış görüntüsü dikkatinizi çekmiyor mu?
2 yıldır “hizmet yapmama” stratejisi güden ve “algılarla” belediyeleri yöneten başkanların imajı iyiden iyiye bozuldu. Ankara Büyükşehir Belediyesi Ak Parti Grup Başkanvekili ve Mamak Belediye Başkanı Murat Köse, “2 yıldır hani hizmet?” diye soruyor. Mansur Yavaş; “Ama Melih Gökçek dönemi” diyor!
Oysa Gökçek istifa etti. Madem kendinizi onunla karşılaştırıyorsunuz buyurun siz de istifa edin.
Bir yandan “dinozor” diyorlar diğer yandan “heykel” dikmeye devam ediyorlar. İkisi de heykel! Gökçek’i eleştirecek mevzular bulabilirsiniz, en azından “zevklerimiz uyuşmuyor” diyebilirsiniz. Ama yapılan koskoca ana yolları, 45 günde bitirilen alt geçitleri de görmezseniz gözünüzü dizinize falan durur, aman dikkat edin. Ankara’yı bugünkü haline getiren en önemli isimlerden biri Gökçek midir? Evet, Gökçek’tir! İstifa ederek ayrılmış mıdır? Evet, ayrılmıştır! O vakit siz eğer hâlâ “Gökçek” derseniz millet anlar ki Mansur Yavaş hiç iş yapmıyor. Geleceğe bakacak bir icraatı olmadığı için geçmişe sarılıp duruyor. Hülâsa, Ankara “yavaş yavaş” eriyor!
“LA HANİ ELEKTRİK, LA HANİ KABLOOO”
“Yavaş ve İmamoğlu yolsuzlukları açıklayacaktı ama yayın yasağı getirildi” diyorlar. Uyduruk haberlere getirilen “yayın yasağına” sanki “yolsuzluklar var ama duyurulmuyor” imajı yüklüyorlar. Ağzınızı kapatan mı var? Buyurun açıklayın da kamuoyu aydınlansın! Neden sustunuz?
“CHP KULİSLERİ”
Kılıçdaroğlu her ne kadar bize AKREDİTASYON uygulayarak basın toplantılarına çağırmasa da içeride neler olup bittiğini biliyoruz. 2023 için İmamoğlu’ndan vazgeçmek üzereler! Yavaş ismini ön plana çıkarmak “oy getirisi” açısından işlerine gelmiyor olsa gerek ki “Yavaş’ın” Y’si bile anılmıyor. İstifa furyası ve tecavüz tartışmalarının gölgesinde 2023’ü konuşuyorlar fakat henüz bir “isim” ortaya konulabilmiş değil! Mustafa Sarıgül’e ve Muharrem İnce’ye öfkeliler ancak bunu “belli etmek” istemiyorlar. Onun yerine “istihza” yoluyla alay ederek onları toplumda küçük gösterme stratejisi üzerinde çalışılıyor.
Yorum Yazın