Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşürken sistem konusunu gündeme getiriyor. Parlamenter sistem yanlısı olmalarına rağmen Başkanlık sistemine mutlak olarak karşı olmadıklarını ifade ediyor. Ama mevcut sistemin denge ve denetleme boyutunun eksik olduğunu söylüyor. Hatta “Bu sistem en çok sizi yoruyor. Günde yüzlerce imza atmak zorunda kalıyorsunuz” diyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Başkanlık sisteminin istikrarı getirdiğini savunuyor. “50 artı 1’de fazla bağlayıcı olmuşuz ama onun ötesinde bu sistem hızla karar alma ve siyasi istikrar açısından çok yararlı” diyor.
ÇALIŞMA VAR MI?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Maalesef 50 artı 1 hariç Temel Bey’in açıklamaları gerçeği yansıtmıyor” dediği diyalog bu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Anayasayla ilgili karar mercii Parlamentodur” sözlerinden sonra AK Parti yüzde 50 artı 1’i değiştirmek için harekete geçecek mi, sorusu gündeme geldi.
Ancak Anayasa değişikliği için AK Parti’nin milletvekili sayısı yetmiyor.
MHP ile birlikte de yetmiyor. Ama zaten Bahçeli ‘yüzde 50 artı 1’i sistemin “mihveri” yani merkezi olarak tanımladı.
Peki böyle bir öneriye muhalefet destek verir mi? Mümkün mü?
Ayrıca seçime giderken AK Parti’nin yüzde 50 artı 1’i değiştirmek istemesi, “Bunlar kazanamayacağını anladı, o nedenle yüzde 50 artı 1’i aşağıya indirmek istiyor” algısına neden olur. Seçim sürecinde kaybediyor görüntüsü her zaman iktidarın aleyhine işler. AK Parti çevreleri bunun ancak seçimin kazanılmasından sonra gündeme getirilebileceğini ifade ediyor. Yani o yönde bir çalışma yok. Bu seçimlere de biz ‘yüzde 50 artı 1’le gideriz.
DİĞER ÜLKELERDE NASIL?
‘Yüzde 50 artı 1’in kaldırılması için AK Parti’nin harekete geçme yönünde bir kararı yok. Ama Meclis’in en kapasiteli milletvekillerinden biri olan AK Parti Afyon Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Başkan Vekili Ali Özkaya, bu konuda Meclis Araştırma Hizmetleri uzmanlarına bir çalışma yaptırmış.
Ali Özkaya, önemli bir hukukçu olarak tartışmaya entelektüel bir katkı yapmayı amaçlıyor. Kendisiyle konuştum. “Başkanlık ve yarı başkanlık sistemi ile yönetilen ülkelerde, yüzde 35-40’ı alan Cumhurbaşkanı seçiliyor” dedi. Şimdi Özkaya’nın yaptırdığı çalışmadan bazı bölümleri yansıtmak istiyorum:
1) ABD’de oyların mutlak çoğunluğu değil, ”Seçiciler Kurulu”nun mutlak çoğunluğu aranıyor. Trump, Hillary Clinton’dan 2.1 puan daha az oy almasına rağmen delegelerin oyu ile başkan seçilmişti.
2) Arjantin’de ise en çok oy alan aday yüzde 40’ın altındaysa ilk iki aday ikinci tura kalıyor. En çok oy alan aday yüzde 40-45 arasında oy almışsa ve ikinci ile aralarında 10 puan fark varsa seçimi kazanmış oluyor.
3) Bolivya’da ilk turda yüzde 50 oy alırsa ya da en az yüzde 40 oy alıp ikinci gelen adayla arasında 10 puan fark varsa seçimi kazanıyor. Aksi takdirde ikinci tura kalıyor. Orada basit çoğunluk geçerli.
4) Filipinler’de seçim tek turlu. En fazla oyu alan aday seçimi kazanıyor.
Bazılarının Türkiye için en iyi model dediğini duyuyor gibiyim.
5) Güney Kore’de seçim tek turlu. En fazla oy alan kazanıyor. Kore filmlerinin başarısında bunun etkisi var mı orasını bilmiyorum ama güzel bir sistemleri var.
6) İrlanda’da seçim tek turlu. En çok oyu alan kazanıyor.
7) Meksika’da seçim tek turlu. En çok oyu alan aday kazanıyor.
8) Nijerya’da seçim tek turlu. En çok oyu alan kazanıyor.
9) Kosta Rika’da seçimi kazanmak için ilk turda yüzde 40 oy almak gerekiyor. Hiçbir aday bunu sağlayamazsa ikinci turda en çok oyu alan iki aday yarışıyor.
10) Paraguay’da seçim tek turlu. En çok oyu alan kazanıyor.
11) Tayvan’da seçim tek turlu. En çok oyu alan aday kazanıyor.
MUTLAK ÇOĞUNLUK ŞARTI OLAN ÜLKELER
Avrupa: Avusturya, Bulgaristan, Fransa, Finlandiya, Hırvatistan, Litvanya, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Sırbistan, Slovakya ve Slovenya.
Amerika: Brezilya, Ekvador, Kolombiya, Şili, Peru, Uruguay.
Asya: Endonezya, Kırgızistan, Moğolistan.
Afrika: Benin, Gana, Zambiya, Mali, Mozambik ve Nambiya.
Görüldüğü gibi tek bir sistem yok.
AK PARTİ’NİN ANAYASA ÇALIŞMASINDA NE VAR
PROF. Dr. Yavuz Atar başkanlığında yapılan yeni Anayasa çalışmasında ise denge ve denetleme konusunda yeni düzenlemeler getiriliyor.
Yeni düzenlemede güvenoyu yer almıyor. Cumhurbaşkanını doğrudan halk seçtiği için güveni halktan almış oluyor. Ama başkan yardımcıları ve bakanlar Meclis tarafından görevden alınabilecekler. Böylece parlamenter sistemde kalan gensoru müessesesi yeniden getiriliyor. Ama yeni anayasa çalışmasında yüzde 50 artı bir yer alıyor mu? Ya da yeni bir sistem öneriliyor mu? Onu ben de merak ediyorum.
KARAMOLLAOĞLU’NUN TAKTİĞİ
Görünen o ki ‘50 artı 1’i daha çok tartışacağız ama ben başa dönmek istiyorum, Erdoğan-Karamollaoğlu görüşmesine. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Temel Karamollaoğlu’nun açıklamalarına belli ki bozulmuş.
İade-i ziyaret yapmak istediğini ama bu açıklamalardan sonra bunun gündemden düştüğünü söylüyor. “Sakıt oldu” tabirini kullanıyor.
Peki Temel Karamollaoğlu bunu öngöremedi mi? Tam aksine Temel Karamollaoğlu tam da bunu istiyordu.
1- Oğuzhan Asiltürk, AK Parti ile ittifakı istiyordu.
2- Temel Karamollaoğlu buna karşıydı.
3- Oğuzhan Asiltürk vefat edince Temel Karamollaoğlu, milli görüşün tek lideri oldu. Saadet Partisi Genel Başkanlığı’nın yanı sıra Yüksek İstişare Kurulu Başkanlığı’nı da üstlendi.
4- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki kez birlikte öğle yemeyi yiyelim diye teklifte bulunmasına rağmen Temel Karamollaoğlu kabul etmedi. Böylece çok yakın görüntü vermek istemedi.
5- Temel Karamollaoğlu, AK Parti ile ittifakı istese Erdoğan’ın öğle yemeği teklifini değerlendirirdi.
6- Temel Karamollaoğlu, AK Parti ile ittifak köprüsü kurulmaması için Erdoğan’la görüşmenin olumsuz yönlerini servis etmeyi tercih etti.
Temel Reis yaman çıktı. Ama bakalım bu tarz, seçimde Saadet Partisi’ne ne kazandıracak?
Yorum Yazın