Cumhurbaşkanı Erdoğan, AİHM’yi ikiyüzlülükle suçlamış ve Demirtaş için 6-8 Ekim olayları sırasında Yasin Börü başta olmak üzere 53 kişinin katili olduğunu belirterek, “Kobani teröristi” demişti.
AİHM’nin Demirtaş hakkında iki kararı bulunuyor. AİHM İkinci Daire’nin 20 Kasım 2018 tarihli kararı ile yeni tartışmaya neden olan 22 Aralık tarihli Büyük Daire kararı. AİHM’nin Selahattin Demirtaş’ın “derhal serbest bırakılması”yla ilgili kararı şimdiye kadar avukatların attığı tweet’ler ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sert tepkisi üzerinden tartışılıyor. 160 sayfadan oluşan AİHM kararını ve iki muhalefet şerhini inceleme fırsatı buldum. Gürcistanlı hâkim Lado Chanturia ile Türk hâkim Saadet Yüksel’in muhalefet şerhleri dikkatle incelenmeye değer. Bunları başlıklar halinde aktarmak istiyorum.
ÖNCE AİHM KARARI
1) Türkiye’nin ‘parlamentolar arası birlik kararı bulunması’ nedeniyle başvurunun kabul edilemez olduğu yönündeki itirazı oybirliği ile reddedilmiş.
2) Anayasa Mahkemesi önündeki bireysel başvuru yolunun tüketilmediğine ilişkin itirazı başvurunun kabul edilebilirliğine ilişkin karardan önce yapılmadığı için reddedilmiş. Oyçokluğuyla alınan bu karara itiraz, muhalefet şerhlerinde önemli bir yer tutuyor.
3) Tazminat yolunun tüketilmediğine ilişkin itiraz ise Demirtaş hakkında etkili bir hukuk yolu olmadığı gerekçesiyle reddedilmiş. Ancak muhalefet şerhinde bu karara ilişkin itirazlar da yer alıyor.
MAKUL ŞÜPHEYİ KARŞILAMAYAN DELİL ELEŞTİRİSİ
AİHM Büyük Daire’nin kararını incelerken yargımızın ciddi olarak tartışması gereken bir hükümle karşılaştım: “Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nce sunulan delillerin, sözleşmenin 5’nci maddesinin gerektirdiği makul şüphe kıstasını karşılamadığı, objektif bir gözlemcinin bu delillerle başvuranın (Demirtaş) tutuklandığı suçları işlediğine ikna edilemeyeceği gerekçesiyle sözleşmenin 5. maddesinin 1. fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmiştir” deniliyor.
MİLLETVEKİLİ OLMASI
AİHM, yapılan Anayasa değişikliği ile Demirtaş’ın dokunulmazlığının kaldırılarak yargılanmasının önünün açılmasına değinmiyor. Ancak Demirtaş’ın tutuklu olması nedeniyle Meclis çalışmalarına ve seçim kampanyalarına katılamadığı, siyasi tartışma özgürlüğünün bastırıldığı kanaatine varıyor. Ve derhal serbest bırakılmasını istiyor.
LADO CHANTURIA’NIN MUHALEFET ŞERHİ
Lado Chanturia, muhalefet şerhinde AİHM’ye esaslı eleştiriler getiriyor.
1)Anayasa Mahkemesi’nin Demirtaş’la ilgili olarak 9 Haziran 2020 tarihinde verdiği uzun tutuklulukla ilgili ihlal kararının AİHM tarafından kabul edilmeme kararına katılmadığını belirtiyor. AİHM’ye, adil ve orantılı bir karar verebilmek için Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararını kabul etmesi gerektiğini hatırlatıyor.
2)Anayasa Mahkemesi ihlal kararında Demirtaş’a uzun tutukluluk nedeniyle tazminat ödenmesine hükmetmişti. Chanturia haklı olarak AİHM’ye “Bu tazminat miktarını incelemelisiniz” diyor. “Tazminat miktarı incelenmeden orantısız olduğu değerlendirilemez” itirazında bulunuyor.
CİDDİ UYARI
3)Chanturia, AİHM içtihatlarında yer alan ulusal mahkemelerle diyaloğun, Anayasa Mahkemesi söz konusu olunca neden kabul edilmediğini sorguluyor. “Önemli bir ilke olan uluslararası yargı işbirliği ilkesi göz ardı edilerek ulusal mahkemelere ne tür bir mesaj verilmek istenmektedir?” diye soruyor. Yani “AİHM olarak yerel mahkemeye gözdağı mı veriyorsun” diyor.
SAADET YÜKSEL’İN MUHALEFET ŞERHİ
Baştan itiraf edeyim. AİHM yargıcı Saadet Yüksel’in muhalefet şerhinin başlı başına bir yazı konusu yapılması gerekiyor. Saadet Yüksel’in değerlendirmelerine muhalefet şerhi demek kanaatimce haksızlık olur. Yüksel, Demirtaş kararı üzerinden AİHM’nin yaklaşımını ciddi bir sorgulamaya tabi tutuyor.
1)Yüksel, Anayasa Mahkemesi’nin 9 Haziran 2020 tarihli ihlal kararını hatırlatarak, Demirtaş’ın tutukluluğunun devam ettirilmesinin, Meclis faaliyetlerine katılamaması ve siyaset yapamaması gibi kısıtlamaların yerel mahkemelerce dengelenmediğine karar verdiğinin altını çiziyor.
2) Anayasa Mahkemesi’nin birinci kararında Demirtaş’ın ilk tutukluğunun Anayasa’ya uygun olduğuna karar verdiğinin altını çiziyor. İkinci kararında ise tutukluluğun uzatılmasında ihlal kararına vardığını hatırlatıyor. AİHM’ye “Dikkate almadığınız Anayasa Mahkemesi birinde Anayasa’ya uygunluk, diğerinde ise hak ihlali verdi” diyor.
3)Saadet Yüksel de Chanturia gibi AİHM’nin Anayasa Mahkemesi’nin Türkiye aleyhine verdiği tazminat miktarını incelemesi gerektiğini söylüyor. Oysa AİHM, incelemeye gerek görmeden reddetmişti.
DERHAL BIRAKILMAYA İTİRAZ GEREKÇESİ
4) Saadet Yüksel kapsamlı muhalefetinde AİHM’nin Demirtaş’ın, derhal serbest bırakılmasıyla ilgili kararına geniş yer veriyor. “Yerel mahkemeler önünde derdest olan, taraflar arasında ihtilaflı olan ve davanın kapsamına girmeyen bir hukuki meseleye dayalı olarak yapılan, alışılmışın dışında bir değerlendirme temelinde devleti, başvuranın derhal serbest bırakılmasını sağlamaya davet ettiği sözleşmenin 46. maddesinin uygulanmasına karşı oy kullandığımı saygılarımla belirtirim” diyor. Burada AİHM’nin Demirtaş’ın serbest bırakılması için oybirliği ile karar aldığı iddiası çöküyor. İki üye muhalif kalmış.
ANAYASA MAHKEMESİ’NE SAYGI GÖSTERİLMELİYDİ
5)AİHM yargıcı Saadet Yüksel, AİHM’yi uyarıyor. Yüksel, Demirtaş’ın ikinci tutukluluğu konusunun Anayasa Mahkemesi’nin önünde derdest olan bir bireysel başvuru olduğunu hatırlatıp, AİHM’yi “İzlenmesi gereken, ikincilik ilkesi doğrultusunda yerel mahkemelerin yetkisine saygı göstermek olmalıydı” diye uyarıyor.
DEMİRTAŞ HAKKINDAKİ CEZA DAVASI HATIRLATMASI
6)Saadet Yüksel’in önemli eleştirilerinden birini de AİHM’nin karara varırken bütünlük içinde hareket etmemesi noktası oluşturuyor. Yüksel, Demirtaş’ın hem ilk tutukluluk kararının hem de mevcut tutukluluk kararının aynı olgulara dayalı suç isnadı ve aynı ceza yargılamaları nedeniyle olduğunun AİHM tarafından belirtilmemesine dikkat çekiyor.
Demirtaş, 6-8 Ekim tarihleri arasında 53 kişinin ölümüne neden olan Kobani olayları ve teröre destek ile PKK terör örgütüne ilişkin beyanları nedeniyle yargılanıyor. AİHM’nin görmek istemediği nokta burası.
ESASLI ELEŞTİRİ
7)AİHM yargıcı Yüksel, AİHM’yi ciddi bir sorgulamaya tabi tutuyor.
Yüksel, “Bildiğim kadarıyla mevcut dava, büyük dairenin ihlal tespit ettiği bir şikâyetten ziyade olgusal bir meselenin diğer olgusal meselelerle birlikte sözleşmenin 18. maddesi kapsamında değerlendirilmesine dayalı olarak bir başvuranın serbest bırakılmasının tavsiye edildiği ilk Büyük Daire davasıdır” diyor.
AİHM sadece “Serbest bırakılmalı” demiyor, “Derhal serbest bırakılmalı” diyor. Gereğinden fazla angaje bir karar.
ÖNEMLİ NOKTA
Yerim kalmadı ama bir noktaya değinmeden geçersem büyük eksiklik olur.
8)AİHM yargıcı Yüksel, AİHM’nin “makul şüphe” konusunda görmek istemediği bir noktaya dikkati çekiyor. Demirtaş’ın 6-8 Ekim olayları sırasında attığı tweet’i ve PKK ile Öcalan konusundaki açıklamalarını sıralayıp “Makul şüpheye dayalı olarak yakalandığı ve tutuklandığı kanaatindeyim” diyor.
Dedim ya, AİHM yargıcı Yüksel’in muhalefet şerhi başlı başına bir yazı konusu olmayı hak ediyor.
Yorum Yazın