Biliyorsunuz Ahmet Kural-Sıla davasını ilk günden beri yakından takip ediyorum. Dava sürecinde yaşananları birçok defa buradan aktardım. Bu hafta da davada önemli bir gelişme yaşandı. İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen mahkumiyet hükmüne karşı yapılan istinaf başvuruları karara bağlandı.
Kural'ın 1 yıl 4 ay 20 günlük cezasının onandığı davayı konuşmak için Kural'ın avukatı Sibel Aydın'ı aradım. "Bizim için hukuki süreç devam ediyor" diyen Aydın, şöyle devam etti:
"Karar sonucu müvekkilim Ahmet Kural'ın aldığı ceza ertelendi. Dava sonucu kamuoyu tarafından net anlaşılsın diye söylemek istiyorum, müvekkilim Ahmet Kural hapse girmeyecek. Hukukun müvekkile tanıdığı bütün hakları sonuna kadar kullanacağız. Hukuki süreç henüz bitmedi, gerekirse Anayasa Mahkemesi'ne başvuru hakkını da kullanacağız. Adalete güvenimiz tam."
***
İZZET YILDIZHAN YİNE BİR 'KADIN' KONUSUYLA GÜNDEME GELDİ
İzzet Yıldızhan'ın kadın sanatçıların sahne kostümlerine yönelik yaptığı açıklama, her yere haber oldu. Kendisi aksini iddia ediyor ama açıkçası Yıldızhan'ın bu açıklamayı dikkat çekmek ve gündeme gelmek için yaptığını düşünenlerdenim. Niye mi? Sanatıyla, projeleriyle medyaya haber olamayanların fi tarihinden beri başvurduğu bir yöntem de ondan. Eğer ses getiren popüler şarkılara, projelere imza atamıyorsanız tek yol kalıyor: Dikkat çeken, polemik yaratacak açıklamalar yapmak. Yıldızhan da gördüğüm kadarıyla eski popülaritesini koruyamamış, sanatı yerine 'kadına şiddet, taciz' gibi konularla medyanın gündeminde olmuş bir isim. Yine gündeme bir 'kadın' konusuyla geldi. Bu sefer de kadınların sahne kostümlerine yönelik "Burası Türkiye, herkes bu topluma göre yaşamalı.
Külotla sahneye çıkmasınlar bir zahmet" dedi. Öncelikle şunu sormak istiyorum: Yıldızhan bu 'herkes'in içine kendini de katıyor mu? Çünkü kendisinin de özel yaşamı çok da toplumun genel kuralları ile örtüşmüyor. Kadına şiddet veya taciz haberlerinin yanı sıra, bilmeyenler için yazıyorum, 9 çocuk babası olan Yıldızhan'ın resmi nikahlı eşlerinin yanı sıra imam nikahlı eşleri de var. Tüm bunlar ortada dururken hâlâ kadın sanatçıların kostümleriyle uğraşması ise bize 'kadına şiddet sorununda hangi zihniyetle' mücadele etmemiz gerektiğini gösteriyor. Kadına şiddetle mücadele için toplumun el ele verdiği, gencecik kızlarımızın öldürüldüğü bir ortamda hâlâ kadını metalaştıran, değersizleştiren açıklamalar yapılması çok üzücü. Yıldızhan, eleştirdiği kadın sanatçılar için "Ben ekranlarda böyle şeyler görmek istemiyorum" demiş. Valla biz de artık Türkiye'de böyle zihniyetleri görmek istemiyoruz.
Yorum Yazın