Avrupa Birliği'nin davetlisi olarak Brüksel'deyiz. AB'nin karar alıcı kritik isimleri ile açık, net, hatta sert sohbetler gerçekleştirdik. Ziyaretimiz özel bir güne de denk getirildi. Adı "Genişleme Paketi" diye değişse de bu bildiğimiz "İlerle-me Raporu!"Konuştuğumuz üst düzey tüm AB yetkilileri bu raporu, "güncel durum tespiti" olarak takdim etti ve pek de olumlu olmadığının altını çizdi. Ki Türkiye-AB ilişkilerinin son dönem seyri dikkate alındığında, Ankara'nın öncelik ve hassasiyetleri ile AB'nin tek yanlı değerlendirmeleri hesaba katıldığında bu içerikte bir rapor sürpriz değil. İlgilenenler detayları zaten okuyacaklardır.
Görünen o ki... AB, somut kriterlerinin yanına örtülü iki kriter daha ekleme eğiliminde.
1- Hamas'ı terör örgütü olarak kabul edin (Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Hamas'ı tanımlama biçimi Avrupa politik dünyasını derinden sarsmış ve bunu ifade etmekten de geri durmuyorlar!)
2- Kuzey Avrupa'nın savunma hattını zayıflatmayın (!) İsveç'in NATO üyeliğini onaylayın!
Bu açıdan bakıldığında, ister AB Komisyonu'nda (teknokrat kanat) isterse AB Konseyi'nde (siyasi kanat) olsun, Türkiye için verilen mesajın ortak paydası şu:
"AB, Türkiye ile ilişkileri sürdürecek ama bu, giderek zorlaşıyor!" (AB Konseyi Başkan Yardımcısı MargaritisSchinas/Yunanistan)
Bunun yanında, "Her şeye rağmen Türkiye'yi masada tutmaya çalışıyoruz"diyen de vardı, "Türkiye'nin hala 10aday ülke arasında olması güzel" diyen de...
AB, Türkiye için katılım müzakerelerini sürdürmekten ziyade, yörüngede yedekleyeceği, tamamen siyasi saiklerle şekillenen "ikinci bir rapor" daha hazırlatıyor. Esasen AB'nin karar organı durumundaki Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi, Eurokratların oluşturduğu (AB bürokratları) Komisyon'dan "pozitif gündeme odaklı" özel bir rapor sunmasını istemişti. Türkiye- AB İlişkilerinin yakın dönem seyrini belirleyecek olan bu rapor, kasım ayı sonunda açıklanacak. Ve 14-15 Aralık'taki AB Zirvesi'nde oylanacak.
Peki, ne olacak?
1- Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarının adil paylaşımı için Ankara'nın aldığı önlemleri bahane ederek, Temmuz 2019'da bir dizi yaptırım ilan eden AB, şarta bağlı olarak bunları kaldıracak.
2- Böylece, AB fonlarına erişim imkanları hem miktar hem de prosedür olarak rahatlatılacak.
3- Avrupa Yatırım Bankası kredileri üzerindeki blokaj kalkacak.
4- Vize serbestisi değil ama "vize kolaylığı" sağlanacak. Erasmus öğrencileri, iş insanları, gazeteciler, sanatçı ve sporcular için hızlı ve uzun süreli vize kapısı açılacak.
5- Göç yönetimini, yeşil ve dijital dönüşümü merkeze alan programlar üzerinden ilerlenecek.
6- Gümrük Birliği güncelleme dosyasının açılması teşvik edilecek.
7- Karşılıklı üst düzey ziyaret trafiği artacak ve Türkiye-AB ortak mekanizmaları hareketlendirilecek.
Ancak dikkatle not etmek gerekir ki...
8- Kıbrıs'ta iki devletli çözüme karşı çıkılarak, BM Özel Temsilcisi gözetiminde yeniden ve federatif esaslı görüşmelerin başlatılması istenecek.
9- AİHM kararlarının uygulanması gereği vurgulanacak ve yanına Kavala- Demirtaş-FETÖ'ye dair hükümlere uyulması talep edilecek.
10- Hukukun üstünlüğü, demokratik standartlar diye söze başlayan AB, bu konularla doğrudan ilgili 23 ve 24. fasılları açmaya yanaşmayacak.
Özetle...
AB cephesinde yeni bir şey yok. Erdoğan sendromunu aşamıyorlar. Kaotik küresel ortamda Türkiye'den vazgeçemiyorlar. Fakat "kuyruğu da dik tutmaya"çalışıyorlar. Bir AB yetkilisinin dediği gibi... "Brüksel'de kötümserliğinentelektüel çekiciliği" hakim. Hele konu Türkiye olunca bu ruh hali her şeyin önüne geçiyor!
Yorum Yazın