Pek çoğunuz 7 Ağustos 2016 tarihini hatırlıyordur. Yenikapı'daki büyük buluşmayı... Cumhur İttifakı'nın temellerinin atıldığı, 5 milyon vatanseverin katıldığı tarihi mitingi. Vatanın birliğine, milletin bölünmezliğine ve bu büyük davanın liderine sahip çıkma buluşmasıydı o...
7 Mayıs 2023... Bu kez Atatürk Havalimanı... 1.7 milyon katılım... Yanı sıra, yollara dökülen yüz binler... 7 yıl sonra aynı ruhla, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın çağrısı ile yeniden ayağa kalkan kitleler... Yine milli birlik ve beraberliği, Türkiye'nin gelecek yüzyılını ve liderini sahiplenen vatandaşlar...
14 Mayıs Cumhurbaşkanı ve Milletvekilliği Seçimleri hakikaten ilginç bir hal aldı. Artık son düzlükteyiz. Seçime etki eden onlarca faktör giderek sadeleşmeye başladı...
İlk günlerin gündemi çok doluydu...
Ekonomik şartlar, büyük kentlere özgü yoksunluk, 4.9 milyon genç seçmen, siyasal bilinci yükselmiş kadınlar, konsolide edilmiş muhalefet, yabancı medya operasyonları, Kürt kökenli seçmeni bir yöne doğru sevk ve idare etme gayretleri, yurtdışı seçmenin ilgisi, deprem bölgesinden göç eden, seçim için günübirlik dönecek olan veya şehrinde kalan seçmenin son dakika kararı, siyasal yatkınlığı belli olmakla birlikte sandığa gittiğinde anlık ve duygusal davranacak seçmenlerin oranı, seçmenin iradesine müdahale amaçlı algı çarpıtması girişimleri, istikrar ile değişim arasında tercihle baş başa bırakılan insanların yoğunluğu...
Gelinen aşamada...
Cumhur İttifakı'nın geçmişten geleceğe kurduğu köprü, "Tek Vatan, Tek Devlet, Tek, Millet, Tek Bayrak" ülküsü etrafında inşa ettiği geniş ortak payda, her alanda kabuğunu kıran özgüvenli Türkiye profili, çarşı-pazar gerçeklerine, kiralara, piyasa profesyonellerine de duyarlı siyaset tarzı, bölgesel güç kimliği ve küresel ölçekte etkili liderliği bir tarafta...
Şekillendirilen aşamada ise...
Millet İttifakı'nın, "değişim için değişim isteyen" belirsiz siyaseti, çok başlı ve çok parçalı yönetim modeli, terör örgütünün siyasi uzantıları ile açık edilen işbirliği, uluslararası güç odaklarının yörüngesine girmeye hevesli hali, Kürt ve Alevi kartını kısa vadeli çıkarlar için ileri sürmekten çekinmeyen fırsatçılığı, yerli sermayeyi kriminal hale getiren varsayımsal hesapları da diğer tarafta...
***
Ben, mütevazı bir yaklaşımla şöyle bir tablo çıkardım:
2018 yılındaki seçimlerde, seçmen kütüğüne kayıtlı 59 milyon 367 bin kişiden, 51 milyon 198 bini oy kullanmış. Seçime katılım oranı yüzde 86.24 olmuş. Kullanılan 50 milyon 58 bin geçerli oyun yüzde 52.59'una karşılık gelen 26 milyon 331bin oyu Recep Tayyip Erdoğan almış.
Bu yıl... Seçmen sayısı 64 milyon 191 bin. Seçime katılımın yüksek olması ve en az 55-56 milyon seçmenin oy kullanılması kuvvetle muhtemel. Önceki seçim trendleri gösterge kabul edildiğinde 54.5 milyonun üzerindeki oyun geçerli sayılması da ihtimal dahilinde. Yani... İlk turda seçimi kazanacak adayın 27-27.5 milyondan az olmayan oy alması zaruri.
Bu projeksiyona göre, Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanı seçilebilmesi için, 2018'deki oy toplamına 1 milyon oy ilave etmesi gerekiyor.
Peki, bu gerçekleşebilir mi?
Anketlere göre değil!
Ama meydanların diline göre... Erdoğan'ın Anadolu'yu ve Anadolu'da siyasal ağırlığı olan büyük şehirlerdeki siyasal tabanını artık kenetlediği söylenebilir. Geriye kritik il olarak İstanbul kalmakta. İstanbul'da da mitinge katılanlar kadar, miting alanına giremeyeceğini bile bile sadece Erdoğan'ı desteklemek için yürüyen coşkulu kalabalıklar göz önüne alındığında, bu işin ilk turda bitmesini öngörmek mümkün!
Yorum Yazın