Okan Müderrisoğlu

Okan Müderrisoğlu

Mail: dfdgdgd@hotmail.com

6’lı Masa... Siyasetçinin “aslı ile taklidi!”

Fenerbahçe-Slavia Prag Avrupa Konferans Ligi maçı sonrası, spor yazarı Uğur Meleke, her iki takımla ilgili oldukça ilgi çekici tespitler yaptı. Bir Fenerbahçeli olarak katılmamam mümkün değil. Fenerbahçe'nin bu yıl da umut veremediğinin bilinci ile ben, o yorumdan hareketle konuyu siyasi sahaya çekmek istiyorum.
Hoş, ne zaman "6'lı Masa"yı analiz etsek, bu bileşene neredeyse hayatını adamış bir kesimden, yemediğimiz laf, işitmediğimiz hakaret kalmıyor ya neyse!
Az önce işaret ettiğim gibi...
FB-Prag takımlarının kadrosu, oyun düzeni, teknik heyeti ve neticesi üzerinden yapılan yorumun siyasi versiyonu üzerinden gidecek olursak... (Üzgünüm FB, evindeki maçı kaybetti!)
 6 partili yuvarlak masadakilerin "denemeleri var", Cumhur İttifakı'nın ise "net fikirleri ile düne ve yarına dair söyleyecekleri."
 CHP, İYİ Parti, Saadet, DP, Deva, Gelecek Partisi genel başkanlarının bir "takım oluşturma gayreti" var, Cumhur İttifakı'nın ise test edilip, onaylanmış ve oturmuş "siyasi oyun kurgusu" var.
 6 partili blokun seçimlere ilişkin "ümidi" var, Cumhur İttifakı'nın ise "seçim kazanmaya odaklı politik kurgusu" var.
 Ve nihayet... 6'lı Masa'da "sağdan ve soldan toplanmış teknik isimler" varken Cumhur İttifakı'nın Tayyip Erdoğan gibi maç kazandıran "siyasi oyuncu-teknik direktörü" var.
Hal böyle iken...
6 parti ile genişleyen ittifaka bel bağlayanların, taraftarlık güdüsünden ve karşı mahalleye dönük nefret psikozundan bir an olsun sıyrılarak toplumun geneline bakmaları halinde görecekleri tablo, umdukları tablo olmayabilir.
Israrla söylüyoruz...
Türk siyasetinde, Tayyip Erdoğan markası üzerinden şekillenen, asimetrik bir siyasi denge söz konusu. Yani, Erdoğan'ın özellikli siyasetçi kimliği ve kritik anlarda şüphe götürmeyen devlet adamlığı, özetle liderliği tüm siyasi rakiplerini zorluyor. Tek tek başa çıkamayanlar, demokrasi dışı yolları deneyenler hep hüsrana uğradılar. Şimdi, hepsi bir araya gelerek, Erdoğan'ı yıkıcı sonuç elde edeceklerini varsayıyorlar.
Lakin siyasetteki matematik, sosyolojik aritmetik, teorik oy oranlarını alt alta toplayıp ulaşılan sonuçtan ibaret olmuyor. Sandığın nihai toplamı ise ilkesel manada dar alana sıkışan partilerin sayısına göre değil; ülkenin geçmişi, bugünü ve geleceğiyle ilgili sözlere, siyasal aktörlerin sorun çözme kapasitesine, seçmenin mesajlarını okuma becerisine ve yine seçmendeki ahde vefa duygusuna göre şekilleniyor.
Bütün bunlara rağmen...
Rakip ne gözde büyütülür ne de küçümsenir. Olması gereken; rakibe göre oyun kurmak değil, rakibe kendi oyununu kabul ettirmektir.
Bu açıdan bakıldığında...
AK Parti ve MHP'nin göreceli üstünlüğü tartışmasız gerçektir.
Ancak...
AK Parti gövdesinden kopan dallar, "muhafazakâr demokrat ve milliyetçi" tabanda yeşerme ihtimallerinin azaldığını gördükçe CHP başta olmak üzere başka ağaçların gövdesinde yaşamaya yönelmekte. Buna siyasi aşı olarak bakan da olabilir benim gibi siyasi doku uyuşmazlığı olarak uyarıcı yorum yapanlar da...
Ama...
"Davutoğlu-Babacan aklının", CHP-İYİ Parti eksenine sadece parlamenter sisteme dayalı küçük işbirliğinden ziyade, ekonomiyi ve dış politikayı da merkezine alan, seçim sonrası hükümet programını da içeren bakış açısı kazandırdığı gerçeği de göz ardı edilemez.
Ha, "Bu maya ne kadar tutar?" O ayrı konu. Yine de 6'lı masayı gevşek bağlarla da olsa seçime kadar bir ortak paydada tutabilir.
Peki, bundan sonra ne mi olur?
Etekteki taşlar dökülür, siyasetçinin aslı ile taklidi ayrışır!

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar