Abdulkadir Selvi

Abdulkadir Selvi

Mail: dfdkgjdlgk@hotmail.com

6’lı masa dağılır mı?

Kılıçdaroğlu, seçimlere kadar ne yapıp edip 6’lı masayı ayakta tutmak istiyor. O yüzden onlara her türlü tavizi veriyor. Çünkü cumhurbaşkanlığı seçiminde onların oylarına ihtiyacı var.

O yüzden 6’lı masa dağılacak diye ödü kopuyor.

Ancak iktidar yeni Seçim Yasası’yla birlikte Kılıçdaroğlu ve Akşener’in eline büyük bir koz verdi. Seçimlerde partilerin aldıkları oyların sayılması, küçük partilerin ‘Girerim ittifaka, kaparım üç beş milletvekilliği’ hesabını bozdu. Küçük partilerin iktidarına son verdi. Artık Ali Babacan’ın, Ahmet Davutoğlu’nun kaderi Akşener ve Kılıçdaroğlu’nun elinde.

Ama cumhurbaşkanını halk seçeceği için Kılıçdaroğlu da onların oylarına muhtaç.

İki anahtarı olan bir kilit durumu söz konusu. Anahtarın biri Akşener ile Kılıçdaroğlu’nun, diğeri ise Babacan, Davutoğlu, Karamollaoğlu ve Gültekin Uysal’ın elinde.

 BOMBANIN PİMİ

6’lı masanın üzerinde karabulutlar dolaşmaya başladı. Gültekin Uysal, “20 yıllık AKP döneminde sorumluluğa ortak olmamış olmak” çıkışıyla bombanın pimini çekip masanın altına koydu. Bu sözlerin muhatabı Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan.

Şimdi 24 Nisan’da 6 lider, Gültekin Uysal’ın ev sahipliğinde toplanacaklar. Ama bu sözden sonra Davutoğlu ile Babacan nasıl gidecek? Giderlerse bunu tabanlarına nasıl izah edecekler? Karizmayı çizdirmezler mi? Giderlerse nasıl yüz yüze bakacaklar?

AYAR VERİYORLAR

Şöyle bir formül geliştiriyorlar. Kılıçdaroğlu ya da Akşener araya girsin, iki liderin gönlünü alsın, onlar da toplantıya katılsın.

Aslında gitmeye istekliler de görüntüyü kurtarmaya çalışıyorlar.

Kılıçdaroğlu ve Akşener ise, Davutoğlu ve Babacan’a Gültekin Uysal aracılığıyla ayar veriyor.

Daha seçim kazanmadan, iktidar olmadan birbirlerine çelme atmaya başladılar. Bir de seçimi kazansalar Allah memleketin yardımcısı olsun.

Kılıçdaroğlu’nun hele yeni Seçim Yasası’yla eli iyice güçlendikten sonra, Davutoğlu ya da Babacan’ın masayı dağıtacağı gibi bir kuşkusu yok.

AKŞENER FARKI

Kılıçdaroğlu’nun en büyük kâbusu, Akşener’in masayı dağıtması.

24 Haziran 2018 seçimlerinde Akşener, Abdullah Gül planını bozmuştu.

Bu kez ise Kılıçdaroğlu’nun adaylığına kategorik olarak karşı çıkmamasına rağmen hep “seçilecek aday” formülünü masaya sürüyor.

Gültekin Uysal’ın sıraladığı üç maddeden biri de, “Seçilebilirlik.”

Bu bir şifre gibi.

 MASAYI DAĞITIR MI

Model şu:

Eğer Erdoğan’a karşı Kılıçdaroğlu ile kazanabileceklerini görürlerse onay verecekler. Ama yok Kılıçdaroğlu ile kazanamayacakları ortaya çıkarsa o zaman her şey değişir.

Kılıçdaroğlu buna rağmen cumhurbaşkanı adaylığında ısrar ederse Akşener’in masayı dağıtıp Ekrem İmamoğlu’nu aday göstermesinden korkuyorlar.
Ben CHP tarafındaki kaygıyı aktarıyorum.

MANSUR YAVAŞ HAMLESİ

Akşener ve Kılıçdaroğlu’nun, Ümit Özdağ’ın usta manevrasıyla ismi birden ön plana çıkan Mansur Yavaş’la apar topar görüşmelerinin de altında bunun yattığı söyleniyor.

Mansur Yavaş’ın ‘Ben aday değilim’ demesi bekleniyormuş ama o, “Herkesi kucaklayarak eşit bir şekilde hizmet etmeye çalışıyorum. Bazen bu tür konuşmalara şahit oluyoruz ama çizgimi hiç bozmadım, hiçbir zaman cevap vermeyeceğim. Ben siyasetin içinde değilim, kendimi kamu görevlisi olarak görüyorum” diyerek mükemmel bir cumhurbaşkanı adayı olduğunun tarifini verdi.

Zaten Mansur Yavaş’ı da cumhurbaşkanı adayı olarak ön plana çıkaran bu özellikleri.

BU KADARINI BEKLEMİYORDUM

Akşener ve Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş’tan imambayıldı tarifi beklerken o baklava tarifi vermeyi tercih etti.

“Benim belediyecilik anlayışıma göre bir belediye başkanı sadece görevini yapmalı. Ne diğer siyasi partilere ne genel başkanlarına laf söylemeli, içişlerine karışmalı. İşini yapmalıdır” sözleriyle Ekrem İmamoğlu’na kılçık atıp oradan ayrıldı.

Eğer Ekrem İmamoğlu’nda ısrar ederseniz ben buradayım mesajını verdi.

Doğrusu bu kadarını beklemiyordum. Mansur Yavaş’ın siyasi zekâsına şapka çıkarttım.

KEYFİNE BAK MURAT

İstanbul’u felç eden karın yağdığı gün Ekrem İmamoğlu’nun İngiliz Büyükelçi ile balıkçıda keyif yapması, İstanbul’daymış gibi yayınlara bağlanıp medyaya ayar vermeye kalkışan sözcüsü Murat Ongun’un Cenevre’de kayak tatilinde olduğunun ortaya çıkması İstanbulluları iyice çileden çıkarmıştı.

Millet cefada, başkan sefada...

Zaten o olaydan sonra İmamoğlu’nun grafiği inişe geçti.

Millet yoğun kar yağışından yollarda donma tehlikesi atlatırken, Murat Ongun’un İsviçre’de kayak tatiline devam etmesi ise tam bir vurdumduymazlık örneği olarak tarihe geçti.

İMAMOĞLU’NU ARAMIŞ

İletişimci olan Murat Ongun bu hatayı nasıl yapar? Hadi günler öncesinden uyarılmasına rağmen kar yağışını bilemedin. Ama İstanbul’un yaşadığı felaket, Ekrem İmamoğlu’nun sebep olduğu skandal ortaya çıkmışken tatile devam etmek neyin nesi yönünde eleştiriler yapıldı.

Ama Murat Ongun’a biraz haksızlık etmişiz. Çünkü Murat Ongun, ‘Döneyim mi’ diye Ekrem İmamoğlu’nu aramış.

O da, “Ne döneceksin Murat, herkes diyeceğini dedi zaten. Bak keyfine, kafanı dinle, iyi bir tatil yap” demiş.

O da “Zaten keyfime bakıyorum Başkan’ım”, diye karşılık vermiştir.

Murat Ongun bunu Haber Global’de Buket Aydın’ın programında açıkladı. Biz de böylece “Bak keyfine Murat” yönetiminin ne olduğunu öğrenmiş olduk.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar