Yanlış anlamayın...
Bu gemiler Türkiye tarihinin en kapsamlı hidrokarbon operasyonu için oradalar. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın (TPAO) envanterindeki Fatih, Yavuz ve Kanuni sondaj gemilerinin yanı sıra 50'den fazla gemi gece gündüz Karadeniz'de... Türk gazının ilk fazını yetiştirmek için hem masada hem de sahada büyük emek harcayan herkesten Allah razı olsun.
Biliyorsunuz, 20 Nisan'da bu çalışma gazın karaya ulaşmasıyla taçlanacak.
Zonguldak Filyos'un 165 kilometre kuzeyinde Türk gemilerinin keşfettiği gaz, 2 bin 200 metre deniz derinliğinde kurulan üretim tesisinden deniz altına döşenen borularla karaya çıkacak. Törende de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan müjdeleri duyuracak.
Şu anda keşfedilen rezerv 710 milyar metreküp...
Ama bu işin ilk fazı...
Sakarya Gaz Sahası Geliştirme Projesi kapsamında ilk fazda 10 kuyu açıldı. Bu kuyulardan günde 10 milyon metreküp doğalgaz üretilecek. Projenin ikinci fazının da 2024-2025 yıllarında tamamlanması öngörülüyor. O dönemde 30 kuyu daha açılacak, hatta o dönemde deniz altına yeni bir boru hattı da döşenecek, günlük üretim 40 milyon metreküpe çıkacak. Tam kapasiteye ulaşıldığında Türkiye'nin mevcut yıllık doğalgaz ihtiyacının yüzde 30'unu tek başına karşılayacak.
Deniliyor ki, Sakarya Doğal Gaz Sahasından plato değerde yıllık 15 milyar metreküp doğalgaz üretilirse ülke ekonomisine katkısı 15 milyar dolar. Üstelik sadece bu da değil...
Türk gazı ülkenin küresel doğalgaz piyasasındaki pazarlık gücünü de artıracak. Zira, 2025-2026 yılları arasında Rusya ve İran ile doğalgaz kontratları bitiyor. Türkiye'nin kendi gazını üretmesi bu ülkelerle pazarlık masasında elini güçlendirecektir. Bu da yeni kontratlarda ithalat faturasına yansıyacaktır. Dolayısıyla, bu başarının bir de stratejik tarafı var.
Velhasıl, Karadeniz gazı hem arz güvenliğine ciddi katkı sağlayacak hem de tüketicilerin daha uygun fiyatlarla doğalgaz tüketmelerinin yolunu açacak.
Peki yeni keşif olur mu?
Bence Türkiye artık o psikolojik bariyeri yıktı.
Şöyle bir düşünün, bugüne kadar hangi mesajlar kafamıza kazındı? Ülkeye "Küçüksün sen, küçük düşün" denilmedi mi? Çaresizlik duygusu bilerek ve düzenli şekilde topluma bulaştırılmadı mı?
Zamanında milli enerji politikasını çizerken Berat Albayrak'ın dediği gibi, yıllardır hepimize giydirilmeye çalışılan bir öğrenilmiş çaresizlik psikolojisi vardı. Bunun yıkıldığını gördük.
O yüzden bundan sonrası çorap söküğü gibi gelecektir.
Öyle ya...
Daha önümüzde Doğu Akdeniz var.
Yorum Yazın