Ertuğrul Özkök

Ertuğrul Özkök

Mail: djghdgd@hotmail.com

24 saat kala: ‘Dün’ tamam ama ‘bugün’ ve ‘yarın’ ne

Galatasaray’ın yeni başkanı konuşulurken dün futbol dünyasına bir başka bomba düştü.

Üç yıldır sessizliğe gömülmüş bulunan Fenerbahçe’nin eski başkanı Aziz Yıldırım bu perşembe günü bir basın toplantısı düzenleyecekti.

Basın toplantısının yapılacağı tarih ilginç: 24 Haziran Perşembe...

Yani Fenerbahçe’de başkanlık seçimi yapılacak kongreye 24 saat kala yapıyor bunu Aziz Yıldırım...

Üç yıl önce başkanlık yarışını kaybettiği günden beri sessizliğe büründü.

O günden beri Şükrü Saracoğlu Stadı’na adımını atmadı.

Şimdi perşembe günü, hem de Çırağan Oteli’nde, niye böyle bir basın toplantısı yapıyor?

Her Fenerbahçeli gibi benim de kafamda bazı sorular vardı.

Dün bunların cevabını aradım.

24 saat kala: ‘Dün’ tamam ama ‘bugün’ ve ‘yarın’ ne

Tabii çoğu insanın aklına gelen ilk soru şu: Hem futbol hem basketbolda üst üste geçen 2 başarısız sezondan sonra Aziz Yıldırım’ın yeniden başkanlık sinyali mi bu?

Hemen cevap vereyim. Kesinlikle hayır.

Aziz Yıldırım’ın başkanlığa dönüşü diye bir şey artık kesinlikle söz konusu değil.

Eski başkan hayatının o dönemini kapattı.

*

Öyleyse kongreye 24 saat kala niye bu çıkış?

Aziz Yıldırım ayrıldıktan sonra en fazla “kulübü çok büyük borç yükü altında bıraktığı” eleştirisi ile karşılaştı.

Kulübün yeni yöneticileri Aziz Yıldırım’ı direkt hedefe alıp eleştiri yapmadı.

Ancak çok sık kulübün borçları dile getirildi.

Aziz Yıldırım perşembe günkü basın toplantısında kulübü bırakırken mali yapısı konusunda ayrıntılı bilgiler verecek.

Yani hangi kuruşun nereye harcandığını ve devrettiği mali tabloyu açıklayacak.

*

Üç yıl sonra neden böyle bir şeye ihtiyaç duydu?

Çünkü kulübün son 2 yılda aldığı kötü sonuçların hep eski mali tabloya bağlanmasını içine sindiremiyor.

*

Bir soru da şu: Niye böyle bir basın toplantısı için kongreden bir gün öncesini seçti?

Bu sorunun cevabı ise şu:

Birincisi bu kongrede Ali Koç’tan başka bir aday yok. Dolayısıyla bu çıkışının adaylardan biri lehine gibi yorumlanması söz konusu değil.

İkincisi sezon kapandı. Takımın psikolojisinin etkilenmesi de söz konusu değil.

*

Gelelim en kritik ve en merak edilen soruya:

Basın toplantısının duyurusunda şöyle bir cümle var:

“Hepimizin ortak sevdası olan Fenerbahçe’nin dünü, bugünü ve yarını üzerine konuşacağımız bir basın toplantısı düzenliyorum.”

Fenerbahçe’nin ‘dünü’, yani onun dönemine ait değerlendirme tamam.

Ama kongreye 24 saat kala ‘bugün’ ve özellikle ‘yarın’ üzerine söyleyeceği sözler ne olacak?

BİR: Son iki yılda alınan sonuçları eleştirecek mi?

İKİ: Yarın hakkındaki sözlerinin sınırı ne olacak?

Tek aday olan Ali Koç’a yönelik samimi tavsiyeler mi?

Yoksa onu aşan sert eleştiri de olacak mı?

*

Dün biraz nabız yokladım.

Aziz Yıldırım yarın yakın çevresinden bazı arkadaşları ile bir araya gelip toplantıda söyleyeceklerine son şeklini verecek.

Aldığım hava da şu: Yarına yönelik görüşlerini anlatacak ama bugün ile ilgili eleştirilerini de dile getirecek.

Üslubu nasıl olur? Sert mi daha yumuşak mı...

Onu basın toplantısı sırasında göreceğiz.

KÜÇÜK BOTOKS DOKUNUŞU NE DEMEK ALLAH AŞKINA

HÜRRİYET Pazar’da Hakan Gence’nin Mustafa Sandal’la yaptığı mülakatın bir bölümünde şu soru var:

*

50 yaşındasın ama asla göstermiyorsun. Estetik harikası mısın?

Galiba şunu hâlâ anlamadık.

Bu çağda 50 yaşında bir erkeğin yaşını göstermemesi için estetik bir mucizeye ihtiyaç yok.

24 saat kala: ‘Dün’ tamam ama ‘bugün’ ve ‘yarın’ ne

Musti soruya gülerek “Estetik mi? Biraz daha yakından bakar mısın” diyerek esprili bir cevap vermiş.

Cevabın ciddi kısmında ise “estetiğe karşı olmadığını, ama yaptırmadığını” söylemiş.

Takıldığım ise ondan sonra gelen cümle:

“Estetiğe karşı değilim. Son zamanlarda çok yaygın olduğu gibi ben de belirli aralıklarla küçük botoks dokunuşları yaptırıyorum o kadar...”

*

“Küçük botoks dokunuşu” ne demek anlamadım.

Bu işleri bilen bir kadın arkadaşıma sordum.

“Botoks bir estetik operasyon değil. Ama botoksun küçüğü büyüğü olmaz. Bal gibi botoks yaptırmış” dedi.

EURO 2020 ÇÖKÜŞÜ 3 TEMMUZ FETÖ DARBESİ İLE Mİ BAŞLADI

“BRANDDAY.NET” ekonomik haberler sitesi dün şu başlıkla bir analiz yayınladı:

“Türkiye’de futbol ekonomisi çöktü. Bu çöküş milli takıma yansıdı.”

Yazıda Türk futbolunun çöküşünün 3 Temmuz 2011 günü Aziz Yıldırım’ın gözaltına alındığı FETÖ darbesi ile başladığı belirtiliyor.

İkinci vuruşun ise Trabzonspor maçında takım otobüsüne ateş açılmasının olduğu belirtiliyor.

Birinci darbeyle takımın yönetiminin tasfiye edilmesinin, ikinci saldırı ile de oyuncuların çökertilmesinin hedeflendiği anlatılıyor.

Buna ben de bir ölçüde katılıyorum.

3 Temmuz FETÖ darbesi sadece Fenerbahçe’ye değil, bütün Türk futboluna büyük darbe vurdu.

‘KAF KAF’ TÜRK FUTBOL İŞLETMECİLİĞİ İÇİN YENİ BİR MODEL KURABİLİR Mİ

GEÇEN pazar günü Hürriyet Ege’de Sıtkı Şükürer’in köşesinde okudum.

İzmir’de Karşıyaka kulübünde futbol işletmeciliği açısından ilginç bir proje hayata geçiriliyormuş.

Kulübe gönül vermiş işinsanları 100 milyon TL sermayeli bir şirket kurma yolunda önemli adımlar atmış.

Kurulacak şirket 25 bin TL’lik sermaye paylarından oluşuyormuş. Hiç kimsenin payı yüzde 5’i geçmeyecekmiş.

Bu şirket Karşıyaka’yı yöneten dernekten futbol şubesini sınırlı bir süre için aktif ve pasifiyle devralmayı hedefliyormuş.

Tabii bunun için önce dernek genel kurulunun onayı, sonra da Futbol Federasyonu’nun izni gerekiyor.

İzmir’de “Kaf Kaf” olarak bilinen kulübü Yaşar Holding bugüne kadar milyonlarca dolara ulaşan bir katkıyla destekledi.

Bu şirketleşme çabası İstanbul ve Anadolu’nun öteki kulüpleri için de yol gösterici olabilir.

Çünkü Türk futbolunu artık bugünkü işletmecilik zihniyeti ile daha ileri götürmek mümkün olmayacak.

24 saat kala: ‘Dün’ tamam ama ‘bugün’ ve ‘yarın’ ne

EVDEKİ SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ’NÜN ŞARKISI

GEÇEN cuma streaming platformlarına konan en güzel şarkı benim için “Evdeki Saat” grubunun “Zaman Mekân” isimli şarkısıydı.

Çok güzel bir yaz ritmi... Tam iskele ve beach saatlerinin ısınma şarkısı.

Sözleri de harika... Özellikle de şu dizeler:

“Zaman mekân kayar gider elimden tutamam

Unutamamam...

Kolaysa gel seni koy kendi yerime unutamam

Kolaysa gel unuttur o zaman...”

Vallahi ilginç bir unutma ve unutturma formülü...

Banko bu yaz şarkılarımdan biri oldu şimdiden...

24 saat kala: ‘Dün’ tamam ama ‘bugün’ ve ‘yarın’ ne

BILLIE EILISH'TEN SONRA YÜKSELEN YENİ GENÇ İSİM

DÜNYA listelerinde son iki ayın en önemli şarkılarından biri “Driver Licence” adlı parça.

Olivia Rodrigo isimli bir kız söylüyor.

Aslında Disney’in “High School Musical” filmlerinden gelen genç bir sanatçı.

Ama öylesine özgün bir söyleme tarzı var ki, son günlerde nereye baksam o konuşuluyor.

O şarkının başarısından sonra şimdi de o eski filmden “Rose Song” adlı parçası da yükselmeye başladı.

KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar