Geçtiğimiz yıl bu günlerde ‘2019'un ardından' başlıklı bir yazı yazmıştım. Yazıda genel olarak 2019'un bir değerlendirmesini yaparak 2020 için beklentilerimden bahsetmiştim. Bazı konular hala aynı olmakla birlikte bazıları netleşti.
Koronavirüs salgınının hayatımıza etkileri, hayatımızı ve zihinsel kodlarımızı nasıl etkilediği ya da nasıl travmalara yol açacağı ileride daha net anlaşılacak. Dünya ekonomilerine, küresel sisteme, egemen güçlerin geleceğine ayrıca etkileri olacak. ABD Başkanı'nın değişmesi ve Trump yerine Biden'in gelmesinin çok şeyi değiştireceğini düşünmüyorum. Amerika, her zamanki emperyalist Amerika olarak devam edecek. Geçen yıl yazdığım yazıda da bahsettiğim gibi Libya ile yaptığımız Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması'nın etkilerini Doğu Akdeniz ve Türkiye'nin artan etkinliğini konuşmaya devam edeceğiz. Kıbrıs Seçimleri de bu çerçevede değerlendirilmelidir. Kıbrıs seçimleri ile Türkiye'nin tezlerine yakın bir ekip işbaşına gelmiş Ersin Tatar'ın Cumhurbaşkanı olarak seçilmiş olması Doğu Akdeniz'deki Türk tezlerini güçlendirmiştir.
Azerbaycan ile birlikte kazanılan Dağlık Karabağ'daki zafer de otuz yılın ardından oldukça önemlidir. Doğu Akdeniz dışında Türkiye Kafkasya'da da etkin bir aktör olarak varlığını hissetirmiştir. Bu zafer Türk İHA ve SİHA'larının Zeytindalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı harekatı dışında da test edilmesini sağlamıştır. İHA ve SİHA'larımız batılı kaynakların da teslim ettiği üzere dünya savaş doktrinini değiştirmiştir. Tankların pek hükmü kalmamıştır. Geçmişte devlet ve siyaset içerisine yerleşmiş batılı işbirlikçilerin ve satılmışların engellemeleri ile engellenen Nuri Demirağ ve Vecihi Hürkuş'ların yeni dönem temsilcisi Selçuk Bayraktar büyük bir başarıya imza atmıştır. Nitekim bu başarı ülkemize savunma sanayi ihracı ile döviz kazandırmaya da başlamıştır. Geçmişte aldığı siparişleri yetiştirmemesi için birçok zorluk çıkarılan Nuri Demirağ'dan ‘Bayraktarlık' yapan İHA ve SİHA'lara ne kadar şükretsek azdır.
Birçok kez gördük ki Türkiye sahada olduğu müddetçe masada olmaya hak kazanıyor. Hem sahada hem masada kazanıyor. Geçmişteki gibi sahada ya da cephede kazandıklarını masada kaybeden bir Türkiye yok. Hem sahada hem masada kazanıyor. Kazanmaya da devam edecek.
2020'de bulunan altın rezervinin ekonomik değeri çok büyük olmasa da Karadeniz'de bulunan 405 milyar metreküp doğalgaz oldukça önemli bir rezerv. Bu buluşla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ‘”Her arayan bulamaz; ancak bulanlar arayanlardır.'' sözü ayrı bir anlam kazanıyor.
Türkiye arıyor, aramaya devam edecek. Türkiye'de kavga arayanlar ve Türkiye'nin aramasını istemeyenle,r Batı ne derse o direktifler dışında hareket edemeyenler arasındadır. Biz arayanlardan olacağız. Eminiz ki yarınlar arayanların olacaktır.
2020'de şüphesiz ülkemizi olduğu gibi tüm dünyayı Koronavirüs salgını esir aldı. Aşı bulunmuş olsa da kesin etkili olup olmadığı, etkisinin ne kadar süreceği konusunda kesin veriler henüz yok. Bu yüzden 2021 yılında da Koronavirüs Küresel Salgını ile karşı karşıya olacağız. Sağlık ve yaşam üzerindeki etkileri biyolojik olduğu gibi psikolojik olarak da kendisini gösterecektir. Virüsü önemsemeyenler olduğu gibi virüs korkusundan evden dışarı çıkmayanların oranı da oldukça yüksektir. Bu durumun etkileri sağlıkta olduğu gibi eğitimde de ciddi boyutta olacaktır. Bu dönemde eğitim görmüş olan tıp öğrencilerine ileride tedavi olmak isteyenlerin oranları oldukça düşük olabilir. Sınavlarda kopya çekilmesinin ötesinde bir durumdan bahsediyorum. Bu eğitim sistemi sınavlarda kopyayı artırmıştır. Ama asıl olan pratik eğitimlerin bitmiş olmasıdır.
Önümüzdeki dönemde tarımın önemini yaşadığımız kuraklıkla daha net anlayacağız. Geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanı Erdoğan büyük bir ileri görüşlülükle ‘'Ekilmedik alan bırakmayacağız.'' demişti. Ancak bunun ne kadar yapıldığı tartışılır boyuttadır. Dünya ciddi anlamda kuraklık ve kıtlıkla karşı karşıya. Dünyadaki tahıl rezervlerinin yarısı – muhtemelen daha sonra daha yüksek fiyata satmak için- Çin tarafından stoklanmış durumdadır. Tahıl üretimi dahil olmak üzere ciddi bir tarımsal üretim sorunu var ki buna ilişkin daha teşvik edici uygulamalar hayata geçirilmelidir. Elbette doğal tarım, tarım ilaçları tarafından zehir haline getirilmemiş ürünler, genetiği ile oynanmamış tarımsal ürünler tercihimizdir. Muhtemelen 2021 yılında kuraklık ve etkilerini daha çok hissedeceğiz, yaşayacağız.
İç siyasete gelecek olursak; bir yıl önceki yazımda Abdullah Gül ve Ali Babacan ‘ın kuracağı partinin CHP ile birlikte hareket edeceğini yazmıştım. Bu öngörü için elbette müneccim olmaya gerek yoktu. Emareleri bolca vardı. Nitekim 16 Nisan 2017 Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Halkoylaması'nda ‘Hayır Bloku' içerisinde yer alarak göstermişlerdi. Ahmet Davutoğlu da aynı şekilde değerlendirilebilir.
2020 yılında CHP ve İYİ Parti kurultay ve kongrelerini yaptılar. İkisi de partilerinde kendilerine muhalefet etmeyecek bir parti yönetimi oluşturdular. İki parti içerisinde de parti içi muhalafet oluştu. CHP içerisinde Muharrem İnce ve Mustafa Sarıgül harekete geçti. İYİ Parti içerisinde Aytun Çıray, Yavuz Temizer ve Feridun Bahşi gibi isimlerin çıkışları, Meral Akşener ile MHP içerisinde muhalif hareketin liderlerinden olan Ümit Özdağ'ın İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu ile ilgili ortaya attığı FETÖ iddiaları oldukça sarsıcı oldu. Geçmişte parti dışında dillendirilen FETÖ iddiaları şimdi parti içerisinden yapılıyor, nitekim kamuoyunda da etkisi belli ölçüde hissedilmeye başlandı. Bu iddialara inananların oranı da oldukça yüksek. İYİ Parti içerisinde ‘Kadro' ve ‘taban' hareketi olarak kendilerini tanımlayan bir ekip var. Ümit Özdağ onlarla mı hareket eder yoksa başka bir siyasal hareket mi başlatır ya da başlatır mı? Onu zaman gösterecek.
HDP içerisinde de ciddi bir sorgulama başlamış durumda. Ayhan Bilgen, Altan Tan bunların başında geliyor. Diyarbakır Anaları sonuç alıyor. Yaptığımız araştırmalarda yeni bir partiye ihtiyaç var diyen HDP seçmenleri % 30'lar civarında. HDP'nin PKK'nın çağrısına cevap vermiyor atık bölge halkı. Kürt siyasal hareketi sivil bir yola giriyor. Şüphesiz bu süreçte İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun terör ile ilgili yapmış olduğu etkin mücadelenin büyük bir rolü var. Siyasetin önünü açarak teröre ‘Dur' deme dönemi başladı.
2021 tüm bu gelişmelerin etkisini hissedeceğimiz bir yıl olacak. Ben salgının hemen bitmesini beklemiyorum. Ancak bu ülkemiz ve insanlık için sağlık dilememize engel değil. Sağlık, huzur, refah ve umut dolu bir yıl diliyorum.
Yorum Yazın