Son bir kaç yıla kadar Temmuz Ağustos ayları dendi mi, akla yakıcı sıcaklar gelirdi. Dahası hele hele güneydeyseniz, geceleri sıcaktan uyuyamazdınız!
Şimdilerde, Temmuz ayının bugünlerinde bir yandan yağmur, sel, fırtına derken, artık geceleri soğuktan tir tir titrer hale geldik!
Bir de tekrardan başlayan Covit 19 derken, bir de Maymun Çiçeği
yaygarası(!)
Allah muhafaza, bir daha kapanma gündeme gelir de tekrardan insanlar maskelerin, kapıların, dört duvarın arasına hapsedilirse, ortada ne kalır düşünmek bile istemiyorum!
Bakınız, bir kapanmanın neticesinde kapıları açıp, sokağa çıktığımızda nelerle karşılaştık? Yanıbaşımızda savaş ve savaşın getirdiği gıda krizi, yani açlık tehlikesi...
Maskeleri takıp çevremizdeki pis kokulardan habersiz dört duvar arasına girmeden önce, yanıbaşımızda yüzbinlerce tır silahla, sözümona bir Kürt devlet kurdurmaya çalışan ABD,
maskeleri çıkarıp dört duvarın arasından sokağa çıktığımızda yine gördük ki, diğer yanımızda Dedeağaç'ta bir başka oyun tezgahlamakta!
Aslına bakarsanız, cambaza bak oyunuyla bizleri meşgul ederlerken, bir yandan tavan yapan dövizle ceplerimiz boşaltılmakta, diğer yandan da birileri bize sınır çizmekteler!
Böyle hassas olaylarla karşı karşıya kalan bizler, içeride, havalarda uçuşan kasetlerle gündem oluyoruz!
Yazık yazık yazık...!
Kasetler en sonunda, tasavvuf dergahlarına kadar dayandı!
Oysa, bundan tam 103 yıl önce Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi, dağlardaki eşkiyaları cepheye indirmek için, oğlunu dağlardaki eşkiyalara esir bırakmıştı!
Bir yandan da içimizde ensar muhacir çatışması tezgahlanması!
Oysa aynı kaderi paylaşan, aynı acıları yaşayan, aynı medeniyetin çocukları değil miydik?
Geçenlerde bu ülkenin kurucu Cumhurbaşkanı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu partinin genel başkanı Balıkesir Mitingi yaptı. Aslına bakarsanız, hiç olmazsa Balıkesir Mitingi'nde bütün yaşananların idrakine varmış bir Kılıçdaroğlu olur diye, umutlanmıştım.
Hey had ki ne hey had!
Bakınız, bundan tam 103 yıl önce tam da bugün toplanan (26 Temmuz 1919) Balıkesir Kongresi'nde, tüm bölgede seferberlik ilan edildi ve 1885-1895 doğumluların cepheye sevk edilmesine karar verildi. Ayrıca, kazalarda da direniş teşkilatlanmasının kurulmasına, çetecilikten uzak durulmasına, Yunanlılarla hiçbir suretle müzakere edilmeyip, hiçbir ürünün satılmaması da kararlaştırılmış ve Milli Mücadele'nin ilk kurşunu, işte bu topraklarda sıkılmıştır!
Dönüp baktığımızda, bu ülkede acaba kaç kişi Balıkesir Kongresi'ni ve alınan kararlarını biliyor...?!
Oysa...!
Neyse, o oysalara girmeyeceğim!
Bu vatanda yaşıyorsanız ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşı olmaktan şeref duyuyorsanız, Balıkesir Kongresi'ni bilmek zorundasınız!
23 Ocak 1920 tarihinde, Balıkesir Zağanospaşa Camii kürsüsünden merhum Mehmet Akif Ersoy nasıl haykırıyor, "Karesi'nin, yani bu kahraman İslam muhitinin vaktiyle büyük fedakarlıklar gösterdiği herkesin malumudur. Rumeli'yi baştan başa fetheden hep bu topraktan yetişen babayiğitlerdi. O kahraman ecdadın torunları olduğunuzu göstermelisiniz. Anadolu'yu müdafaa hususunda diğer vilayetlere ön ayak olma şerefine nail oldunuz. Sayiniz meşkurdur. İnşallah bu şan ve şeref kıyamete kadar artar gider."!
Merhum Akif'in haykırışında geçen bir yer ismi var, Karesi...
Ben, şimdi Karesi neresi ve ne önemi var diye, Sayın Kılıçdaroğlu'na sorsam, neyse...
En azından bu ülkede Karesi Hutbesi'ni bilen birileri de var hamd olsun! Balıkesir her daim yapması gerekeni yapmış ve yapacaktır da inşallah! 1299'da Karesi Camii'nde yaptığı gibi, okunan hutbe Osmanlı'nın kuruluşu sayılır... [1]
Yorum Yazın