Optimar Araştırma Dan. A.Ş Başkanı Hilmi Daşdemir Star - Açık Görüş'te, bu hafta '6'lı masanın uzlaşı ve anlaşmazlıkları'nı kaleme aldı.
Optimar Araştırma Dan. A.Ş Başkanı Hilmi Daşdemir'in yazısı şöyle;
6'lı masanın temel uzlaşısı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığından öteye gitmiyor. Erdoğan, uluslararası camiada kendisini ve Türkiye'yi hedef alanlar tarafından Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonucu oluşan süreçteki izlediği tutum dolayısı ile takdir ve teşekkürlerle karşılandı. İçerideki Erdoğan düşmanları ise ne olursa olsun Erdoğan düşmanlığından ve nefretinden vazgeçmedi. Muhalefetin en önemli uzlaşılardan birisi 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' çıkışı idi. Ancak, bu sistemin de kamuoyu nezdinde bir karşılığı yoktu. İyi Parti'nin geçmişte MHP'den taşıdığı seçmen için verdiği mesajlar masaya dışarıdan destek veren HDP ve Deva Partisi'ni rahatsız etti. Masadaki CHP, İyi Parti, Demokrat Parti siyasetçilerinin nefrete varan düzeyde Suriyeli ve göçmen karşıtlığı var. Dolayısıyla bu konuda da partiler arasında ciddi anlaşmazlıkların olduğu biliniyor.
Erdoğan 3 Kasım 2002'de Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandıktan sonraki süreçte uzun süre iktidarda kalacağını düşünmedi muhalefettekiler. 2007 seçimlerinde de Erdoğan oyunu artırarak, yüzde 47 oy alarak tekrar seçilmesi üzerine, Cumhuriyet mitingleri adı altında mitingler düzenlendi. Bu mitinglerde 'ordu göreve' davet edildi ve sloganları atıldı. E-muhtıra verildi.
367 gibi bir karar alınabildi!
Cumhurbaşkanı meclis tarafından seçildiği dönemde seçim kriterleri yargı tarafından seçim sürecinde değiştirilerek 367 gibi bir karara imza atıldı. Türkiye ve Erdoğan bu süreçlerin hepsinden başarıyla geçti. Türk Milleti kendi iradesini sandıkta tecelli ettirdi. Gezi olayları düzenlendi. Hükümetin bu olaylarla devrileceği varsayıldı. Yetmedi tüm bunlar. Bu sefer devlet içerisinde bir casusluk şebekesi ve paralel yapıyı oluşturan FETÖ, 17-25 olayları ile yargı ve polisteki adamları ile darbe girişiminde bulundular. Yine Erdoğan'ın dirayetli duruşu ile bu süreç de aşıldı. 2014 seçimleri öncesi FETÖ bazı kişilere parti kurdurdu. Ancak, kurulan partilerin karşılıkları olmadı. FETÖ elemanları bağımsız olarak milletvekili adayı oldular. Ancak, toplumda karşılıkları olmadığı görüldü.
'Hakkı tutar kaldırırım'
Nihayetinde FETÖ 15 Temmuz gecesi darbe girişiminde bulundu ve yine Türk Milleti kendi iradesine sahip çıktı. Üstelik bu sahip çıkış darbecilere karşı milletin bedenleri ve çıplak elleriyle karşı duruşu şeklinde oldu. Türk Milleti iradesine sahip çıkmak için gazi oldu, şehit oldu. Akif'in tabiriyle ''Çiğnerim, çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım'' dercesine mücadele etti. Sonraki süreçte MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin teklifi ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildi. Bu sistem öncesi şu an İyi Parti Genel Başkanı olan Meral Akşener, MHP'de genel başkanlık yarışına girmiş sonrasında MHP'den ayrılmıştı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu henüz partisi olmayan Meral Akşener, Saadet Partisi ve HDP de 'hayır bloku' partileri ya da ekibi idiler. Ali Babacan ve Davutoğlu da o dönem AK Parti milletvekili olmalarına rağmen 'hayır' için çalışmışlardı. O dönemde Babacan Abdullah Gül'ün ortak adaylığı için kurulan masada olduğunu da kendisi itiraf etmişti. Bunları neden anlatıyorum? Çünkü geçmişte muhalefetin çeşitli yollarını deneyenler Erdoğan karşıtlığı etrafında buluşarak güç birliği yaptılar.
İttifak sistemi ve sonrası
24 Haziran seçimleri 'ittifak' sistemi ile girilen ilk seçimler oldu. Muhalefetin oy oranı en büyük partisi olmasına rağmen CHP Genel Başkanı kendi partisini öne çıkarmak yerine İyi Parti'nin önünü açtı. Seçilecek yerlerde kendi partisinden birileri yerine Saadet Partisi'nden isimleri listesinden meclise taşıdı. İyi Parti'ye milletvekillerini göndererek grup kurmasını sağladı. Yetmedi, 2019 seçimlerinde CHP'nin yüzde 10- 20 oy oranına sahip olduğu on ilde aday göstermeyerek oraları İyi Parti'ye bıraktı. Böylelikle de 2018 seçimleri sonucunda almış olduğu yüzde 9,8'lik oy oranını muhafaza etmesini sağladı. Bu da o dönemde Kılıçdaroğlu'nun kendi partisi için yaptığı bir fedakârlık ve muhalefet blokunun o dönemdeki uzlaşısıydı. 2019 yerel seçimleri sonrasında muhalefet blokunun HDP'nin de desteği ile Ankara ve İstanbul seçimlerini kazanmasından sonra AK Parti'den ayrılmış olan Babacan ve Davutoğlu da cesaret gösterip partileştiler.
Öncesinde başlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile olan münasebetleri toplantılara dönüştü. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu bir masa etrafında buluştular. Yemekli toplantılar yaptılar. Bu toplantılardan da kamuoyunun beklediği tarzda Cumhurbaşkanı adayı vb gibi bir karar çıkmıyordu. Herkes de merakla bekliyordu. Sanki 'evlik oyunu' oynar gibi toplanıp toplanıp dağılırken 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' adı altında bir formül ortaya çıktı.
Muhalefetin özlemi
Muhalefetin en önemli uzlaşılardan birisi 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' çıkışı idi. Ancak, bu sistemin de kamuoyu nezdinde bir karşılığı yoktu. İyi Parti'nin geçmişte MHP'den taşıdığı seçmen için verdiği mesajlar masaya dışarıdan destek veren HDP ve Deva Partisi'ni rahatsız etti.
Deva'nın liberal programı ya da söylemi zaman zaman CHP ile çelişti. Gelecek Parti'sinin Deva Parti'sine ''Birlikte hareket edelim'' teklifini Ali Babacan '' Davutoğlu, Saadet, Gelecek ve Deva İttifak yapalım, diye önerdi. Başkanlık kurulunda 21'de 21 reddedildi. Bir kişi bile desteklemedi.'' şeklinde bir açıklama yaptı. Gelecek Partisi Kurucular Kurulu Üyesi Abdülkadir Baykay ''En büyük hata sizi adam yerine koyup bu teklifi götürendedir'' şeklinde çok sert bir açıklama yaptı. Deva ve Gelecek arasındaki anlaşmazlık böylelikle net ve çok açık bir şekilde kendisini göstermiş oldu.
Anlaşmazlık konuları
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun Suriye politikasındaki takındığı tavır da masa için büyük bir problem olarak kendisini gösteriyor. Nihayetinde masadaki CHP, İyi Parti, Demokrat Parti siyasetçilerinin nefrete varan düzeyde Suriyeli ve göçmen karşıtlığı var. Dolayısıyla o konuda da ciddi anlaşmazlıkların olduğu biliniyor. Bir diğer anlaşmazlık konusu ise LGBT ile ilgili olan tutumlar. Saadet ve Gelecek partileri LGBT karşısında bir tutum ortaya koyarken diğer partilerden ya ses çıkmıyor ya da LGBT'yi destekleyen tarafta kalıyorlar. Hatta en ateşli LGBT savunucusu Bahadır Erdem İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı yapıldı. İBB'de LGBT ile ilgili müdürlük kuruldu. Yine masada dindarlara ilişkin nefret suçuna varan açıklama ve eylemler konusunda Saadet ve Gelecek Partisi'nin daha farklı bir yerde durdukları ve bu konuda net bir açıklama yapmadıkları görülüyor.
Sonuç olarak; masanın temel uzlaşısı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığından öteye gitmiyor. Öyle ki bu düşmanlık ittifak içerisinden zaman zaman da ittifak dışından HDP'nin hakaretlerini görmezden gelmeye de sebep olabiliyor. Erdoğan, uluslararası camiada kendisini ve Türkiye'yi hedef alanlar tarafından Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonucu oluşan süreçteki izlediği tutum dolayısı ile takdir ve teşekkürlerle karşılandı. İçerideki Erdoğan düşmanları ise ne olursa olsun Erdoğan düşmanlığından ve nefretinden vazgeçmediler. Bakalım bu nefret ve düşmanlık 2023 seçimlerinde nasıl bir sonuç verecek.
Yorum Yazın