Korona virüs pandemisi tüm dünyada etkisini sürdürürken ,bilim insanları aşı çalışmalarına devam ediyor. Sürekli mutasyona uğrayan virüsün toplumu nasıl etkileyeceği ile ilgili bilgi veren Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği İdari Sorumlusu Prof. Dr. Hakan OĞUZTÜRK gazetemizin sorularını cevapladı.
“VİRÜS ARTIK %70 DAHA BULAŞICI”
Virüsün mutasyona uğradığı nasıl anlaşıldı?
Covid 19 hastalığı dünyada salgına sebep olduktan sonra, hem aşı çalışmaları hem de tedavi için bu virüs hakkında daha fazla bilgiye gereksinim oldu. Bu amaçla yapılan çalışmalardan belki de en önemlisi etken virüsün gen dizilim haritalarının belirlenmesi idi. Birçok ülkede gen dizilim sekans inovasyon birimleri oluşturuldu. İngiltere'de bu amaçla göreve başlayan konsorsiyum tarafından yapılan açıklamalar sonucunda mutasyon konusu bir kez daha gündemde yerini almış oldu. Virüsün spike proteini denilen bölümünde bazı dizilemsel değişikliklerin olduğu belirtildi. Kısa bir süre sonra Güney Afrika Cumhuriyeti bilim insanları tarafından da 501.V2 mutasyonlu virüs komuoyuyla paylaşılmış oldu.
Mutasyona uğrayan virüs ne kadar tehlikeli?
Mutasyona uğrayan virüs, %70 oranında daha fazla artan bulaştırıcılık oranına sahip olurken bulaştırıcılık katsayısı olarak ifade edilen R0 değerinde de 0,4 artışa neden olduğu açıklandı. Buna karşın ölüm oranı artışı veya hastalık şiddeti artışı hakkında herhangi bir kanıta dayalı bildirim bulunmamaktadır.
“MUTASYONA UĞRAYAN VİRÜS ÜLKEMİZDE YOK”
Mutasyona uğrayan virüs Türkiye’de de görüldü mü?
Şu an ki verilere göre böyle bir bilgi yok. Sağlık bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından ülkemizdeki vakalardaki korona virüsler gen dizilimleri açısından taranarak mutant virüsler olup olmadığı da araştırılmaktadır. Bu konuda bildirimler de olacaktır. Ama şu an itibarı ile o mutant virüsler ülkemizde var diyemeyiz.
-Yayılım hızı değişti mi?
Bu konuda kesin veriler henüz yok. Ancak dar kapsamlı bildirimlerde bulaş hızının arttığı ifade edilmekte olup istatistiksel olarak bildirilen bu artış şu an itibarı ile gerçekten laboratuvar ve klinik verilerle doğrulanmış değil. Önümüzdeki 2 hafta içinde daha gerçek bilgiler açıklanacaktır kanaatindeyim.
“KISITLAMALAR VAKA SAYILARINI 20 BİNİN ALTINA DÜŞÜRDÜ”
Rakamlar gerçeği yansıtıyor mu? Kısıtlamalar işe yaradı mı?
Ülkemiz sağlık bakanlığı resmi bildirimleri bizler için en güvenilir veri kaynağıdır. Bu anlamda bu değerler tabii ki gerçeği yansıtmaktadır. Türkiye genelinde hafta içi ve hafta sonu olmak üzere iki bölümde uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması işe yaradı diyebiliriz, vaka ve ölüm sayıları düşüşe geçti. Sağlık Bakanlığı'nın, paylaştığı Türkiye'nin günlük korona virüs tablosu sayesinde gördük ki yeni vaka sayıları 20000 altına düştü, yoğun bakım ve servis doluluk oranları da azaldı. Ankara Şehir Hastanesi özelinde de konuşacak olursak Acil Tıp Kliniğine başvuran Covid 19 hastalarının sayısı da %25 gibi azalmış durumda. Bu anlamda alınan tedbirlerin olumlu etkisinden söz edebiliriz. Eğer bu şekilde tedbirlere uyma konusunda gevşeme olmazsa rakamlar daha da azalarak yüzümüzü güldürecektir kanaatindeyim.
“KÜÇÜK MUTASYONLAR AŞIYI ETKİLEMEZ”
Mutasyonlar aşıyı etkisiz hale getirebilir mi?
Virüsler yaşamlarını devam ettirmek için bulaştırıcılık özelliklerini de artırmak zorundalar. Bu anlamda virüslerin RNA grubundan olan korona virüslerinde mutasyon anlamında özellikle noktasal tarzda olanlarının oldukça yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Bu virüs grubu spike proteinleri aracığıyla insan vucudunda ACE2 reseptörleri ile etileşime geçerek invazyonlarına başlarlar. İşte bu spike proteinleri Covid 19'u engellemek adına geliştirilen aşılar için başlıca hedeflerdir. Aşılar bu proteinlerin tamamına ait bir etkileme yaptığı için küçük mutasyonlar aşıyı etkisizleştiremeyecektir. Şu aşamada olumsuz bir durum olmadığı kanaatindeyim.
İnsanların aşıya olan önyargılarını nasıl kırarız?
Şuan dünyanın tamamına yakınını etkisine alan bir salgın dönemini yaşıyoruz ve insanlar yaşamlarını yitiriyor hastane servisleri ve yoğun bakımlarında uzun tedavi süreçleri yaşanmakta. İnsanların hem sosyal, hem ekonomik olarak negatif olarak etkilendikleri bu süreçte elimizdeki en güçlü müdahale unsuru aşı olacaktır. Hal böyle iken aşı konusunda var olan tereddüt ve endişelere yönelik bilgilendirmelere devam edilmesi hepimizin görevidir. Çinden sipariş verilip ülkemize getirilen aşı bilinen bir teknoloji ile üretilen inaktif dediğimiz bir nevi ölü virüsten üretilen aşı olup faz 1-2 çalışma sonuçlarına göre herhangi bir ciddi yan etki gözlenmemiştir. Bu inaktif virüs teknolojisi başka virüs türlerinde de kullanılmış olup üretici firma da bu konuda uzunca bir süredir çalışmakta olup önemli bir deneyime sahiptir. İnsanlarımızın bu konuda bilim insanlarımızın görüşlerine göre hareket etmeleri ve spekülasyonlara itibar etmemeleri gerekmektedir. Aşı virüse karşı en güçlü silahımız olacaktır.
Yorum Yazın