Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın, ''HDP’nin kapatılması talebi İP Müdiresini rahatsız etmiştir. Millet bunları hep ayrılıkçı, hizipçi, Amerikancı, Fetöcü ve Soroscu tutumlarıyla hatırlayacaktır'' dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın İP Müdiresinin kriz çığırtkanlığına dair bir yazılı açıklama yaptı. Yalçın yaptığı açıklamada, ''İP hâlâ darbe senaryoları peşindedir. İP adına HDP/PKK ile anayasa yapma amacıyla masaya oturan A.Kamil Erozan’ın 2021 yılının ikinci yarısında iktidarı devralacaklarını açıklaması, müdiresinin “15 Temmuz’da başbakan olacağım” teranesini hatırlatmaktadır. HDP’nin kapatılması talebi İP Müdiresini rahatsız etmiştir. Millet bunları hep ayrılıkçı, hizipçi, Amerikancı, Fetöcü ve Soroscu tutumlarıyla hatırlayacaktır.'' ifadelerini kullandı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın'ın açıklamaları şu şekilde;
''Yaşadığımız korona virüs pandemisinin yarattığı sorunlarla başarılı şekilde mücadele eden, halkın güçlü desteğini ve Cumhur İttifakının kararlılığını arkasına alan bir yönetim ferasetle icra mevkiindeyken, kriz çığırtkanları çeşitli bahanelerle ortalığa velvele salmaya devam ediyor.
Kimi kaos bezirgânları durduk yere entrika masası kuruyor, kimi demokrasi düşmanları demokratikleşme yaveleri okuyor, kimi sistem muarızları Anayasa ve sistem tartışmaları açmaya çaba gösteriyor.
Lakin basiret sahibi aziz milletimiz, arkasında durduğu istikrarlı yönetimi antidemokratik yollardan iktidardan indirmeye ve rüştünü ispat eden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini yok etmeye dönük kirli oyunları görüyor ve gaza gelmiyor.
Sandık marifetiyle ve güçlü halk desteğiyle iş başında bulunan bir iktidara karşı, siyaset mühendisliği metotları kullanılarak kargaşanın ve demokrasi dışı müdahalelerin tohumlarını serpmeye çalışanların kirli tezgâhları, millî iradesinin yalçın duvarına çarpıyor.
Mevcut yönetim; dinamik şer güçlerin, antidemokratik kurumların ve siyaset dışı aktörlerin marifetiyle iş başına gelmedi. Cumhur İttifakı da gökten zembille inmedi.
Şu anda güçlü bir halk idaresi ve Cumhur İttifakının siyasi kudretiyle icra mevkiinde olan bir hükümet var. Bu sayede, ülkedeki bütün sorunlara rağmen istikrar ve huzur iklimi var.
Ayrıca tıkır tıkır işleyen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine halkın desteği artarak sürüyor.
Gerek korona virüs gündeminde; gerek Suriye, Doğu Akdeniz ve Libya gibi uluslararası krizlerde; gerekse AB ve ABD ile ilişkilerde takip edilen tutarlı ve haysiyetli politikalarla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi rüştünü ispatladı. Halkın da tasvip ve desteğini kazandı.
Bundan âlâ demokrasi mi olur? CHP, HDP ve İP gibi partiler iktidara gelecek halk desteğini alamayınca tribünler mesaj yollayıp hiç olmazsa kendi tabanlarını konsolide etmek için demokratikleşme palavralarını gündemde tutmaya çabalıyor.
Soruyoruz! Bugüne kadarki politikalarla kin, nefret ve düşmanlık üretmekten, binlerce masum Kürt kökenli vatandaşımızın ölümüne yol açmaktan, bin yıllık kardeşliğimize zarar vermekten başka HDP’lilerin ellerine ne geçti?
Jakoben ve müdahaleci zihniyette ısrarla, meşru iktidarları devirmek için antidemokratik yöntemlere başvurmakla, CHP’nin eline ne geçti? Yalan ve entrikadan vazgeçmemekle İP ne kazandı?
CHP, 15 Temmuz’un hemen ardından millî mutabakat zemininden koparak FETÖ’cülerin ve PKK’nin siyasi kanadının yanında konuşlanmıştır.
CHP; Türkiye’ye bölünmenin eşiğine getiren FETÖ darbesi sonrasında hukukun üstünlüğünden taviz verilmeden, kamuoyunun ve bütün dünyanın gözleri önünde, şeffaf bir anlayışla yargılanan vatan hainlerinin gül hatırı için hukuk ve adalet şampiyonluğuna soyunmuştur.
İP ise hâlâ darbe senaryoları peşindedir. İP adına HDP/PKK ile anayasa yapma amacıyla masaya oturan A.Kamil Erozan’ın 2021 yılının ikinci yarısında iktidarı devralacaklarını açıklaması, müdiresinin “15 Temmuz’da başbakan olacağım” teranesini hatırlatmaktadır.
HDP’nin kapatılması talebi İP Müdiresini rahatsız etmiştir. Millet bunları hep ayrılıkçı, hizipçi, Amerikancı, Fetöcü ve Soroscu tutumlarıyla hatırlayacaktır. Bu şüphe ve güvensizlik, sırtlarına bir yafta veya damga gibi yapışmış; bırakın siyasi hayatlarını, ölünceye kadar peşlerini bırakmayacaktır.
Bir gayriciddi müennesin siyaset erbabını ciddiyete davet etmesi evlere şenlik bir durumdur. Kripto Abla tamamen insani ve siyaset ötesi konularda algı saptırması ve karalama kampanyası derdine düşmüştür. Millî dayanışmayı genişletme ve toplum olarak maneviyatımızı yüksek tutma gibi bir derdi yoktur.
Puslu ve netameli korona günlerinde esnaf geziyorum bahanesiyle karnı guruldayarak ava çıkan İP Müdiresinin politika tilkisi rolüne bürünmesinin amacı, fırsattan istifade ederek boş midesini siyasi rantla doldurmaktır.
Kripto Abla’nın; hemen her konuda çıkar devşirmeyi yeğlemesi ve milletin acılarına sırtını dönmesi, utanç vericidir.
B.Arınç ve N.Kurtulmuş ile ilgili olarak da İP müdiresi aklınca müzevirlik yapmakta, Cumhur İttifakı ve milletle MHP’nin arasını bozmaya çalışmaktadır. Necis suyla abdest alınamayacağına göre; şeytanlık, yalan, iftira ve desise ile de MHP’nin millet vicdanında edindiği yerin yok edilmesi mümkün değildir.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin CHP-İp-HDP şer ittifakına gösterdiği tepki ve tedbirler Zillet bloğunu telaşlandırmıştır. FETÖ iltisaklı partileri aynı ipe dizerek “ittifakı genişletmek ve demokrasi kılıfına uydurmak!!!” Çabasındaki CHP’nin asıl amacı ittifakın içerden çatısı olmak, dışardan ise HDP’yi destekleyici çatı haline getirmektir.
Ancak Türklük düşmanı uluslararası aktörlerin davulunu çalarak, Türkiye’nin önünü kesmek isteyen sömürgeci ülkelerin yöneticileriyle ağız ve iş birliğine giderek zillet ittifakı ne elde edebilir ki? Koca bir hiç!
Asıl demokratikleşmesi ve ezici halk iradesine boyun eğmesi gereken, CHP, İP ve özellikle de HDP’dir. Unutulmamalıdır ki demokratik nizamın temel düsturu, HALK İRADESİNE SAYGI’dır.
Anlaşılan, ülkemizdeki istikrar ve sağlam halk desteği, müzmin muhaliflerin ve felah bulmaz muarızlarımızın uykusunu kaçırmaktadır.''
Sanki ortada içinden çıkılamayan bir kriz, ülkenin yönetilememesinden doğan bir otorite boşluğu, en önemlisi de bir halk hoşnutsuzluğu varmış gibi ısrarla kaos çığırtkanlığı yapılması da bu tahammülsüzlük nöbetlerinden kaynaklanmaktadır.
Zilletçiler; sistemin tıkır tıkır işlediğini elbette görmüyor değil, fakat görmek ve kamuoyuna itiraf etmek istememektedir. Doğruluk yerine ikiyüzlülüğü, hakikatler yerine halka yalan söylemeyi, hakkaniyet yerine iftira ve desiseyi tercih etmeleri de bu yüzdendir.
Bizden söylemesi… Asıl parmağı size bizzat halk sallayacak. Halka kulak vermeyip ÜÇ MAYMUNU oynayarak kriz tellallığı yapanların demokrasi kabristanında biten ibret verici ve acıklı encamına dair yakın tarihimizde bir yığın örnek mevcuttur.
Yorum Yazın