MHP Genel Başkanı Basın Danışmanı Yıldıray Çiçek, "MHP'den ihraç edilen CHP'nin dalları, İP'in yaprakları" başlıklı yazısını kaleme aldı. Çiçek, "MHP Ankara İl Başkanı Turgay Baştuğ’un “Başka bir siyasi partide faaliyetleri açık olan; Servet Avcı, Suat Başaran ve Harun Öztürk’ün İl Disiplin Kurulumuz tarafından yapılan tetkikler sonucunda partimizden ihraçları karara bağlanmış olup, ilişikleri kesilmiştir” açıklamasıyla duyurduğu ihraçlarla birlikte ruhu-bedeni başka yerde olanların MHP’ye yönelik hızlandırılmış kara propagandalarına şahit olduğum için öncelik olarak bu konuyu yazıyorum." dedi.
MHP Genel Başkanı Basın Danışmanı Yıldıray Çiçek'in yazısından satır başları;
Uzun bir aradan sonra siz değerli okuyucularımıza yeniden merhaba…
Dünyamız ve ülkemiz aylardır Çin’de başlayıp yayılan Koronavirüs salgınıyla mücadele ediyor. Bu hastalık dünya genelinde milyonlarca kişiye bulaştı ve yüz binden fazla insan hayatını kaybetti. Gün geçtikçe de Koronavirüs’ün bulaşıcı ve ölümcül etkisi artıyor. Avrupa bu manada adeta felç olmuş durumdadır.
Türkiye’de ilk vakaların görüldüğü günlerde Koronavirüs belirtilerinden olan aşırı kuru öksürük ve boğaz ağrısı sebebiyle ben de hastaneye gittim. Bir gün Başkent hastanesinde, 1 hafta da evde karantina altında kaldım. Yapılan iki Covid-19 test sonuçlarım da çok şükür negatif çıktı. Daha sonra Kayseri-İncesu ilçesindeki köyümde sosyal izolasyon çerçevesinde dinlenme süreci yaşadığım için yazılarıma ara vermek zorunda kaldım. Biraz kendimi toparladığım için yazılarıma bugün itibariyle başlıyorum.
Hastalığım sürecinde defalarca şahsımı arayarak sağlığımı soran başta Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’ye, her an sağlık durumumu takip eden MHP Genel Başkan Özel Kalem Müdürü Murat Çeliker’e ve kıymetli yardımcılarına, “geçmiş olsun” dileklerini ileten MHP Başkanlık Divanı üyelerine, MHP MYK üyelerine, MHP milletvekillerine, MHP Belediye Başkanlarına, gazeteci dostlarıma, Ülküdaşlarıma ve Türkgün gazetesi ailesine çok teşekkür ediyor ve şükranlarımı sunuyorum. Bir parantezde Başkent hastanesinde her şeyimle ilgilenip, evde karantina altında olduğum günlerde de evime kadar gelip sağlığımla yakından ilgilenen TBMM İdare Amiri, MHP Ankara Milletvekili Sayın Erkan Haberal’a ve hastane-eczane işlemlerinde yardımcı olan makam şoförü Kamil Doğan’a, evdeki karantina sürecimde ihtiyaçlarımla yakından ilgilenen MHP Özel Kalem Müdür Yardımcısı M. Bilal Aydın’a ve Özgür Özer’e, hastanede acile girdiğim ve çıktığım andan itibaren her gelişmeyi dikkatlice takip eden Sayın Turan Kalyoncu ve Başkent hastanesindeki görevli doktor olan kızı Fatma Serra Kalyoncu hanımefendiye, hastaneye gittiğim gece eşi de hamile olduğu halde büyük risk alarak beni evden hastaneye götürmeye gelen Türkgün gazetesi muhabiri Bahadır Çoban’a, hastane ve ev karantina sürecindeki ilgi ve alakası sebebiyle Kutlu Sesleniş Dergisi Editörü Burak Özcan’a ayrıca teşekkür ediyorum.
Hastalık yüzünden ayrı kaldığımız ve Koronavirüsü’nün yaşandığı bu süreç içinde PKK-FETÖ provokasyonlarını, belediyelerin yardım kampanya polemiklerini, CHP’nin DHKP-C aşkını, CHP ve HDP’nin terörist Demirtaş’ı tahliye çabalarını, CHP-HDP ve İP’in infaz yasası ile ilgili ayak oyunlarını, Koronavirüs’ten daha tehlikeli fitne mikropları yayan Sebahattin Önkibar isimli müptezelin açıklamalarını, devrimci, PKK’lı, FETÖ’cü alçakların MHP’ye yönelik ahlaksız saldırılarını ve Koronavirüs önlemleri çerçevesinde yaşanan olayları işleyemedik. İnşallah önümüzdeki günlerde hepsini işlemeye çalışacağız.
İL BAŞKANI TURGAY BAŞTUĞ’UN AÇIKLAMALARINDA YANLIŞ NE VAR
Bugün yazımı MHP’deki bazı isimlere yönelik yapılan ihraçlara ayırdım.
MHP Ankara İl Başkanı Turgay Baştuğ’un “Başka bir siyasi partide faaliyetleri açık olan; Servet Avcı, Suat Başaran ve Harun Öztürk’ün İl Disiplin Kurulumuz tarafından yapılan tetkikler sonucunda partimizden ihraçları karara bağlanmış olup ilişikleri kesilmiştir.” açıklamasıyla duyurduğu ihraçlarla birlikte ruhu-bedeni başka yerde olanların MHP’ye yönelik hızlandırılmış kara propagandalarına şahit olduğum için öncelik olarak bu konuyu yazıyorum.
“MHP, Ülkü Ocakları Genel Başkanlarını ihraç ediyor” spotu çıkararak MHP’ye saldırdığını sanan CHP, İP, FETÖ ve bunların içimizdeki uzantılarının bu propagandası aslında ihraç edilenlerin kendi ayıplarını da ortaya seriyor. MHP Ankara İl Başkanı Turgay Baştuğ’un yaptığı açıklama da yanlış olan nedir?
Bu ihraç edilen kişiler, MHP’nin parti politikasına ve aldığı kararlara uygun davranırken mi ihraç edildiler?
MHP’ye oy mu veriyorlardı?
MHP’nin aldığı kararlar dışında davranmak, başka partilerin zaferi için çabalamak elbette onların tercihleri, daha süslü ifadeyle demokratik hakları olduğu gibi, MHP’nin onları ihraç etmesi de tüzüğünün ve disiplin iradesinin bir hakkıdır.
Sen çık, referandumda CHP-HDP’nin yanında, MHP’nin karşısında duruş sergile, sen çık Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “Muharrem İnce-Meral Akşener’i destekleyeceğiz” de, sen çık yerel seçimlerde ortada HDP ve Kandil ile çok açık ittifak yaparak seçimlere giren CHP adaylarını destekle, sen çık eline kalem ve mikrofon aldığın her vakit MHP’ye saldır, MHP Liderini itibarsızlaştırmaya çalış… Sonuç olarak ne bekleniyordu? Yıllar önce Ülkü Ocakları Genel Başkanlık makamlarında oturduğunuz vakitlerde gençlere anlattıklarınızı, makamdan ayrılınca siz niye yaşamıyor ve uygulamıyorsunuz ki?
Hadi CHP’li Servet Avcı, Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in Müslümanlığını, Ülkücülüğünü bile beğenmeyip çekip gidendi de, ya Suat Başaran, ya Harun Öztürk sizin derdiniz ne ola ki?
Siz de hayatında hiçbir çizgi kırıklığı olmayan, ömrünü davasına adamış MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “Ülkücülüğünü” beğenmeyip, CHP’yi PKK’nın, DHKP-C’nin, FETÖ’nün siyasi kampı haline getirdiği halde “Ben de Ülkücüyüm” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ülkücülüğüne mi inanıp Ankara ve İstanbul’da CHP’nin başarılı olması için gayret gösterdiniz?
CHP’nin her zaferi aynı zamanda terör örgütlerinin moral ve motivasyon kaynağı olmadı mı?
Mesela ihraç edilen isimlerden birisi olan Suat Başaran “CHP’ye oy verebilirim” diyerek şunu yazabildi: “İstanbul’da İmamoğlu’na sıcak bakmamın nedeni partisi değil, kişiliğidir... Onu milliyetçi bir babanın, İslâm imanına sahip, mukaddes değerlerine saygılı, sosyal demokrat oğlu olarak görüyorum...”
E o zaman bizim gördüğümüz, bir terörist için “Demirtaş’ın suçu nedir?” “Demirtaş serbest bırakılsın”, “Uygun bir zamanda cezaevine Demirtaş’ı ziyarete gideceğim” diyen, terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık yapan HDP’li belediyelere kayyum atanmasına karşı çıkan, görevden alınan HDP’li Belediye Başkanlarını Diyarbakır’a kadar gidip ziyaret eden, Avrupa’ya gidip Türkiye’yi HDP’li belediyelere kayyum atanmasından dolayı şikâyet eden, Barış Pınarı Harekâtına karşı çıkan, Belediye bünyesindeki kültür merkezinde PKK’nın kurucularından teröristbaşı Sakine Cansız’ın kitaplarını sattıran, eşini terörist Demirtaş’ın eşinin yanına yollayıp doğum günü kutlatan, terörist Demirtaş’ın kitabının sahneye yansıtıldığı tiyatroya eşini yollayan, 15 Temmuz kahramanı Ömer Halisdemir’in ismine alerji duyan Ekrem İmamoğlu kim peki? Daha sayayım mı Suat abi?
SÖZLERİNDE SAMİMİ DEĞİLSİN SUAT ABİ
Suat abi demişken yıllar önce (2004) Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nde sohbet ederken “Yıldıray biz birbirimize sevgimizi kaybettik” demiştin. Ölçülerden, ideallerden bahsetmiştin. Ben de o sohbetten çok etkilenip, edebiyat dergisi olarak çıkardığımız Türkü isimli dergi için oturup “Arıyoruz Suat Abi” başlıklı bir yazı kaleme almış ve orada “İlk sihiri sen çözdün, yüreklerimizden perdeyi ilk sen kaldırdın ve sonra diğer yüreklerden gelen itiraflar başladı ardın sıra “Sevgimizi Kaybettik”
Hayat damarımız kesildi, sevgimiz pıhtılaştı...
Gözler yalancı, sözler yalancı, yürüyüşler yalancı ,sevginin katilleri gibi duruyorlar. Katiller şehirde serbest geziyor, sevgiler hapis, sevgiler kelepçede, sevgiler işkencede !
Dünü sen bilirsin, geleceği bize sor... Sevgisiz gelecekte yol mu bulunur, iz mi takip edilir?” diye sormuş ve “Sevgiyi arıyoruz abi, sevgiyi…” diye yazmıştım.
Oysa sözlerinde samimi değilmişsin, çok güzel rol yapmışsın be Suat abi…
İstanbul merkezli iç siyasi mücadele yapıp, tıkandığın günlerde, hani Liderimize “İçeride tek başına oturan…” diye başlayıp devam ettirdiğin seviye ve ölçü yoksunu bir yazın vardı ya… İşte o yazını hatırlayınca “Gözümden düşen düşene” şarkısının yarattığı hüzün aklıma geliyor. O yazıyı nasıl yazdın, düğününde nikâh şahidi olduğunda “Babam” dediğin MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye o sözleri nasıl söyleyebilmiştin be abi?
Sevgimizden ziyade, tümden kendini kaybetme hali mi oluyor bu?
Yere batsın makamlar, yere batsın konumlar, yere batsın koltuklar… Değer miydi bunlar için tüm ölçüleri ayaklar altına almaya?
Artık ben sevgi falan aramıyorum Suat abi!
Çünkü hataymış… Çünkü sevgi çok ucuz değil, çok pahalı ve herkeste bulunmuyor.
İnsan gördükçe uzaklaşıyorum. İki kişi yanyana görsem yolumu değiştiriyorum. Güvenirken, inanırken birden balon gibi uçan sizin gibi insanları gördükçe zaten umut namına hiçbir şey kalmıyor. Etrafımda da, çevremde de çok böyle insanlardan… İkiyüzlü davranan kimi hissetsem anında hayatımdan çıkarıyorum. Dostluğu da, düşmanlığı da makam için, para için olanlardan, hesapçılardan uzaklaştıkça huzur buluyorum. Hayal kırıklıklarıyla kalabalıklar içinde yalnız yaşamak diyorlar herhalde buna. Allah’tan önümüze manevi ışık olan, dava adamlığına, ilkesine, ölçüsüne, vefasına güvendiğimiz bir liderimiz var da, bizi hayata o bağlıyor.
Ama siz hayata artık farklı bağlanıyorsunuz tabi!
İmamoğlu’nda, Mansur Yavaş’ta, Meral Akşener’de, Kemal Kılıçdaroğlu’nda, Muharrem İnce’de bulduğunuz milliyetçiliği, ülkücülüğü ömrünü MHP’ye ve Ülkücü Hareket’e adamış Liderimiz Devlet Bahçeli’de bulamadınız öyle mi?
MHP’den ihraç edilen Suat Başaran, Harun Öztürk, 2014 yılından bu yana CHP’li olan Servet Avcı…
Vallahi de, billahi de kavganız ideolojik değil, kaygınız dava çizgisi değil. Öyle olsa 15 Temmuz sonrası Türkiye şartlarına bakar ve ona göre MHP’nin hem haklı duruşunu görür, hem de MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin adımını desteklerdiniz.
Hem de bunu geçmişte AKP aleyhinde Türkiye’de en fazla yazı yazmış ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından hakkında en çok dava açılmış yazar olarak söylüyorum.
Kılıfınızı getirip getirip MHP-AKP birlikteliği üzerine niçin giydiriyorsunuz?
AKP-MHP birlikteliği tarihin en büyük terörle mücadelesini yaparken, her manada terör örgütü PKK’nın avukatlığını yapan, terörle mücadele önünde engel olmaya çalışan CHP’nin başarısı için çalışmanız mı ideolojik kaygınız, dava çizginiz?
Şimdi PKK açılımları yapmaya çalışan, PKK’lılarla düşüp kalkan, HDP’den ayrı nefes alamayan kim? CHP mi yoksa AKP mi?
SERVET AVCI, BİZE CHP-PKK İLİŞKİSİNİ ANLAT
Dün, biz AKP’nin açılım adına yaptıklarına karşı mücadele etmişken, siz bugün PKK açılımları yapan CHP’yi niye destekliyorsunuz?
Afrin’de 4600 YPG’li teröristin öldürülmesine yönelik operasyonu başlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı desteklemeyip, “YPG terör örgütü değil. Vatanını koruyan oluşum” diyen, “YPG bize saldırmaz” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nu mu desteklememiz gerekiyor?
CHP’de terör örgütü YPG’yi desteklemeyen bir tane kişi gösterebilir misiniz?
Bana “dün şu oldu, şunu dediniz, şunu yazdınız” diye değil, bugün kim nerde duruyor onunla gelin… Biz zaten dünün mücadelesinde aşılmaz set olduk.
Suat Başaran’ın geçmişteki şiirleri ve fotoğraflarıyla aklınca algı yapmaya çalışan, 2014 yılından beri CHP’li olan Servet Avcı, anlat hele bize CHP-PKK ilişkisini? CHP’nin son beş yıldır PKK ile yaptığı yoldaşlıkları? CHP’nin HDP’den ayrı nefes alamayışını? Var mı bir tane eleştiri yazın? Benim Cumhur ittifakı içindeyken bile AKP’nin gördüğüm yanlışlarına karşı yazdığım tonlarca eleştiri yazım var.
İhraç edilen diğer isim Harun Öztürk’e hiçbir şey sormuyorum. Çünkü o konular hakkında ne düşünüyor bilmiyorum. Sosyal medya kullanmıyor. Bir yerde köşe yazısı yazmıyor. O hayata “yolunda A.Ş” olarak bakıyor. CHP’li Mansur Yavaş’a takılıp işlerine-güçlerine bakma gayreti içinde… Servet abisi kılavuzluk yapıyor, o da o yoldan ilerliyor. Neyin ideolojisi, neyin davası? MHP’yi “CHP’leşmekle” suçlayıp CHP’ye ilk gidip aday olduğunda "Bugün 40 yıllık geçmişimi geride bırakarak, CHP adayı olmamla, geride kalan bütün tartışmalar bitecektir. Örgütle birlikte, el ele çalışarak Ankara'yı kazanacağız." Diyen Mansur Yavaş’ın yanında zaten ne davası, ne ideolojisi olacak?
Engin Alan gibi bir komutan MHP’ye geldiğinde ona isyan edip, MHP’den ayrılan Mansur Yavaş’ın Sezgin Tanrıkulu, Canan Kaftancıoğlu gibilerle CHP’de yaşadığı zevke, sizden ancak mutluluk çubuğu olur.
1 Kasım 2015 seçimleri sonrası, FETÖ’nün MHP’yi ele geçirme operasyonlarında Servet Avcı’da, Harun Öztürk’te zaten bir ideolojisi, davası olmayan, DYP’den Anavatan’ın kapısına, Anavatan’ın kapısından, AKP’nin kapısına, oradan da MHP kapısına gelmiş Meral Akşener’e omuz verip Türkiye’yi beraber gezerek, karakterlerini bir kez daha göstermişlerdi. Meral Akşener yeni bir kapı daha buldu ama bunların hepsi için ana kapı CHP olmuştur. Bedenleri CHP içinde, ruhları İP’te… Ama MHP-Ülkücü kimliğini de hiç bırakmıyorlar nasıl oluyorsa…
Bu ihraç edilenler için “Köküne yabancılaşan dal, Döner kusuru yaprakta arar” sahiplenmesi gösteren Atila Kaya (başkanım), Allah için şu savunduklarında dal mı kalmış, yaprak mı kalmış?
ATİLA KAYA’NIN EMEKLERİNİ GÖRMEZDEN GELEMEM, AMA...
Ben, Sayın Atila Kaya’nın Ülkücü Hareket için ailece ödediği bedelleri, çektiği çileleri, verdiği emekleri görmezlikten gelerek hadsizlik edecek değilim. Ama kendisi için hep “Evladım” diyen, her zaman sahiplenmeyi göstermiş Liderimizi 1 Kasım sonrası yalnız bırakması, MHP’yi ele geçirme operasyonlarında FETÖ mahkemelerinin verdiği kararlar karşısında suskunluğu, referandumda MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye güvenmeyip Hayır cephesindeki CHP, HDP, Meral Akşener (parti kurmamıştı o zaman) gibilerle hareket etmesi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce FOX Tv’ye çıkıp "İkinci turda sayın Akşener kalırsa ona oy veririz. Sayın İnce kalırsa ona veririz. MHP 'nin ülkücü zihniyetten uzaklaşmasını kabul etmiyoruz." Demesi, adaylarına oy verdiği CHP’nin PKK, HDP, Demirtaş ilişkilerine susması, Canan Kaftancıoğlu’nun, Ekrem İmamoğlu’nun, Muharrem İnce’nin, Meral Akşener’in HDP-Demirtaş-PKK aşkına hiçbir şey olmamış gibi davranması benim için hem eleştirilecek, hem de hayal kırıklığı olan bir durumdur.
“MHP 'nin ülkücü zihniyetten uzaklaşmasını kabul etmiyoruz." Diyerek Meral Akşener’i ve Muharrem İnce’yi desteklemek gerçekten nasıl bir duygunun ve düşüncenin ürünü gerçekten çok merak ediyorum.
“MHP'nin ülkücü zihniyetten uzaklaşması” AKP ile birlikte Cumhur ittifakını kurmasından mı kaynaklanıyor bunun izahı çok net yapılmalıdır. Çünkü sizin durduğunuz yer gerçekten çok tartışmalı…
Eğer bu sebepten, Ülkücü zihniyete Kemal Kılıçdaroğlu gibi şimdi adeta PKK’nın Eşbaşkanı olmuş biriyle yakınlaşılıyorsa ortada gerçekten büyük bir garabet vardır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun şehit cenazesinde yediği yumrukla yakından ilgilenen, çok üzüldüğünü ifade eden Sayın Atila Kaya’nın, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bizzat destek verdiği terör örgütlerinin şehit ettiği askerlerimiz hakkında da bütüncül bir açıklama yapması, tepki göstermesi gerekmiyor mu?
HEPSİNİN ORTAK NOKTASI, TERÖRİST DEMİRTAŞ ÇİZGİSİNDEKİ CHP
MHP’ye “Ülkücü zihniyetten uzaklaşma” iftirasını atarken, peşinden gittikleri CHP-HDP yancısı Meral Akşener bakın ne diyordu:
“Tayyip beyin FETÖ'cülüğü yoktur”
“FETÖ terör örgütü ile yapılan mücadelede Sayın Cumhurbaşkanı çok samimi.”
"Gazi Mustafa Kemal'den, Aziz Atatürk'e" geçiş son derece sevindiricidir.”
“Ayakların, Türk Milliyetçiliğinden çekilerek Malazgirt ovasına Otağ kurmaya yönelişi, Kızılelma seslenişi gayet memnuniyet vericidir.”
"Kerkük" sözcüklerinin duyulacak kadar seslendirilmesi bile, tarafımızda memnuniyetle karşılanmaktadır.”
“Terörle çok ciddi mücadele ediliyor”
Bu cümleleri operasyon korkusundan söyledi, şundan-bundan söyledi bilemeyiz. Ama Atilla Kaya, Suat Başaran, Servet Avcı, Harun Öztürk olarak desteklediğiniz Meral Akşener bunları söyleyerek aslında MHP’nin Cumhur ittifakıyla Türkiye’de neyin mücadelesini verdiğini de itiraf etmiştir.
Ortak noktaları CHP olan Suat Başaran, Servet Avcı ve Harun Öztürk’ün MHP’den ihraç edilmelerinden 2-3 gün önce de CHP’de sırf “CNN Türk kanalındaki programlara çıktılar” diye 3 popüler CHP’li ihraç edilmişti. Adeta partileri olmuş CHP, “televizyona çıktılar ve eleştiri yaptılar” diye kendi partililerini ihraç ediyor. Ama 2014 yılından beri CHP’ye çalışan, CHP’li adaylara oy vereceğini konuşan, yazan, veren ve her fırsatta MHP’yi milyonların huzurunda eleştiren bunlar ihraç edilemezmiş… Bak sen. Zaten böyleleri ihraç edilsin diye parti tüzüğü yazılmış…
Bu isimlere tavsiyem önümüzde bir CHP kongresi var. CHP’nin yaprağını, dalını analiz ederek CHP’nin PKK kanadının parti içindeki gücünü sorgulamaları ve Atatürk’ün çizgisinden terörist Demirtaş çizgisine gelen CHP’yi değerlendirmeleri olacaktır. Servet Avcı içinizdeki en eski ve kıdemli CHP’lidir. O size iyi kılavuzluk yapmaktadır ve yapmaya devam edecektir. Az da CHP’nin dalını ve yaprağını değerlendirirsiniz… Ama HDP’nin logosundaki dallar ve yapraklar olmadan değerlendirmeleriniz asla kabul edilmeyecektir.
Yorum Yazın