Akaryakıt zamlarına ve kötü ekonomik koşullarına tepki olarak başlayan ancak daha sonra Cumhurbaşkanı Macron yönetimine karşı gösterilere dönüşen sarı yeleklilerin eylemleri 4'üncü ayını doldurdu.
Fransa’da akaryakıt zamlarına ve kötü ekonomik koşullara tepki olarak başlayan ancak daha sonra Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yönetimine karşı gösterilere dönüşen sarı yeleklilerin eylemleri 4 aydır devam ediyor.
Fransa'da haftalardır aralıksız süren sarı yeleklilerin eylemleri, son yılların en uzun süren gösterileri oldu. Sarı yelekliler, hükümetten protesto ettikleri koşulların düzeltilmesini ve halkın ekonomik sorunlarını çözebilecek adımların atılmasını bekliyor.
Ülkede son haftalarda eylemlere katılanların sayısının azalması dikkati çekti. Gösterilerin başladığı 17 Kasım 2018’de 290 bine yakın kişi sokaklara çıkarken, bu sayı geçen hafta yaklaşık 28 bin olarak tespit edildi.
Eylemciler bugün başta başkent Paris olmak üzere ülke çapında gösteriler düzenleyecek. Göstericiler, Macron ve hükümete karşı tepkilerini daha etkili şekilde dile getirebilmek için protestolara katılanların sayısını artırmayı ve hareketi yeniden canlandırmayı hedefliyor.
Sarı yeleklilerin liderlerinden Priscillia Ludosky ve Jerome Rodrigues ile avukatları François Boulo, gösterilere ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Ludosky, sarı yelekliler hareketinin büyüdüğünü ve 4 ayda önemli mesafeler katettiklerini belirterek, "Gösteriler devam edecek. Sokaklarda olduğumuzu göstermek önemli." dedi.
Hareketle beraber birçok derneğin oluştuğunu ve bazı çalışmalar yaptıklarını ifade eden Ludosky, şöyle devam etti:
"Gösterilerde aşırı biber gazı kullanımı ve polis şiddeti var. Birçok soruşturma devam ediyor. Özellikle polisin göstericilere orantısız şiddet uyguladığı durumlar söz konusu. Bu nedenle eylemlerde özgür hareket edemiyoruz. Hükümetin güçlü adımlar atması halinde insanlar eylem düzenleyerek değil, farklı şekillerde mücadele edebilir. Hükümetin yapması gereken ama yapmadığı birçok şey var."
Fransa'nın gösterilerde eylemcilere karşı uygulanan baskı ve şiddet nedeniyle Birleşmiş Milletler (BM) tarafından uyarıldığını anımsatan Ludosky, "Fransa Cumhurbaşkanına "ülkemizin sorunlarıyla değil kendi ülkenin sorunlarıyla ilgilen" diyen bazı ülkeler oldu. Fransa'nın diğer ülkelere karşı bu tutumu dikkati çekiyor. Uluslararası toplumun gözleri Fransa'da." diye konuştu.
"4 ayda taleplerimize cevap vermek yerine baskı uygulandı"
Paris'teki bir gösteride biber gazı kapsülünün isabet etmesi sonucu bir gözünü kaybeden Rodrigues ise "Hükümet bizi dinleyene kadar gösteriler devam edecek. Hükümet, 4 ayda taleplerimize cevap vermek yerine bizi susturmak ve korkutmak için polisi kullanarak daha çok bize baskı uyguladı." dedi.
Ulusal Mecliste onaylanan ve eylemcilere karşı sert cezalar öngören yasa tasarısına da tepki gösteren Rodrigues, şöyle konuştu:
"Eylemcilere sert cezalar öngören yasa tasarısı bizim gösteri özgürlüğümüzü kısıtlayan bir tasarıdır. Bu tür yasaları hızlı bir şekilde oylayabiliyorlar ancak biz 4 aydır daha insani şartlarda yaşamak için taleplerimize cevap bekliyoruz."
"Venezuela ve Cezayir'e ders vermeye kalkan Macron halkına daha kötüsünü yapıyor"
Fransızları daha iyi temsil edebilen ve ekonomik olarak daha iyi şartlarda yaşamalarına imkan veren bir hükümet istediklerini belirten Rodrigues, hükümetin gösterilere katılanların sayısını düşük göstermeye çalıştığını ve paylaştığı rakamların doğru olmadığını savunarak, "Dünya, sarı yeleklilere yönelik şiddetten endişe duymalı. Venezuela ve Cezayir'e ders vermeye kalkan Macron, halkına daha kötüsünü yapıyor." ifadesini kullandı.
Halkın talepleri yerine gelinceye kadar gösterilerin süreceğini belirten sarı yeleklilerin avukatı Boulo ise "Sağır ve hiçbir şey dinlemek istemeyen bir hükümet var. Hükümet halkın itirazlarına ancak polis ve adli baskıyla cevap veriyor." diye konuştu.
Sarı yeleklilere karşı insan hakları ihlallerinin ciddi boyutlara ulaştığını belirten Boulo, eylemcilere sert ceza öngören yasa tasarısını insanların özgürlüklerini kısıtlayan "faşist" bir tasarı olarak niteledi.
Sarı yeleklilere yönelik şiddete karşı BM ve Avrupa Birliği'ne Fransa'ya karşı harekete geçme çağrısı yapan Boulo, "17 Kasım'dan önce insanlar kendilerini güçsüz hissediyordu ancak 17 Kasım'da insanların zihinlerinde ihtilal gerçekleşti. İnsanlar eylemler yaptı ve ortak bir güç yarattı." diye konuştu.
Yorum Yazın