Çalışanlara verilen ücretin SGK'ya asgari ücret seviyesinden bildirilmesi hem çalışanlara, hem de SGK'ya zarar veriyor. Bu nedenle bu gibi durumların tespiti halinde işveren eksik tutarları, gecikme zammı ve cezasıyla SGK'ya ödemek zorunda kalıyor.
Kayıtdışı istihdam azalsa da SGK'ya düşük ücretten bildirilme sorunu ne yazık ki halen devam ediyor. En az sigortasız çalışma kadar önemli bir konu olan, çalışanın SGK'ya düşük ücretten bildirilmesi hem çalışana, hem SGK'ya zarar veriyor. İşverenlerin pek çoğu bunun ne kadar büyük bir risk olduğunun ne yazık ki farkında değil. İşte Cem Kılıç'ın hem işçiyi hem de işvereni ilgilendiren yazısı:
Çalışanların önemli bir bölümünün sigortası yapılıyor, ancak SGK'ya gerçek ücretleri üzerinden değil, asgari ücretten bildiriliyor. Yani çalışan 6 bin TL maaş alıyor fakat SGK'ya 5.004 TL'den bildiriliyor.
Bunun yanında çalışanların maaşlarının asgari ücret kadarı bankadan, kalanı ise elden ödeniyor. Beş ve daha fazla çalışanı bulunan işverenler, ücretleri bankadan ödemek zorunda. Bu nedenle ücretlerin asgari ücret kadarı bankadan, kalanı elden ödeniyor. Bu şekilde işveren ortada herhangi bir delil bırakmadan çalışanını düşük maaştan sigortalı göstermiş oluyor. Çalışan açısından ise bu durumun sonuçları çok vahim.
Emekli aylığı düşük oluyor
Asgari ücretten çalışmamasına rağmen asgari ücret üzerinden SGK'ya bildirilen kişi için en büyük problem emekli aylığının düşüklüğü.
Ayrıca kişi rapor aldığında da olması gerekenden az rapor parası alıyor. Diğer bir sonuç da SGK açısından toplanan prim miktarının düşük kalması. İşveren düşük prim ödeyince SGK'nın prim gelirleri de azalıyor. Yani eksik bildirim yalnızca primi eksik bildirilen kişi için değil, bütün çalışanlar için sorun. Asgari ücretten SGK'lı olmayı kabul eden çalışan bugününden çaldığı gibi yarınından da çalıyor. Hastalandığında, işsiz kaldığında devletten aldığı para düşük oluyor. İşsizlik ve rapor parası SGK'ya bildirilen prime orantılı olarak hesaplanıyor. Böyle olunca da SGK'ya düşükten bildirilen çalışanın işsizlik parası da, rapor parası da düşük oluyor.
En önemli sorun ise SGK'ya düşükten bildirilen çalışanın, emekli olduğunda emekli aylığının da gerekenden düşük olması.
E-Devlet’ten takip edin
Çalışanlar işverenlerin kendileri adına sigorta primini yatırıp yatırmadıklarını ve hangi ücret üzerinden sigortalı gösterildiklerini E – Devlet üzerinden sık sık takip etmeliler.
Bu kontrolü yaparak durumu fark edip gerekli önlemleri alabilirler. Bu durumu fark eden çalışan işverene ihtar çekebileceği gibi ALO 170 ve CİMER gibi şikayet kanallarını da kullanabilir. Şikayet kanallarını kullanırken isim verilmesi zorunlu olmadığı için çalışan işini de riske atmamış olacaktır.
Tazminat talep edilmeli
SGK'ya gerçek ücreti üzerinden bildirilmeyen çalışanlar haklı nedenle iş sözleşmelerini feshederek kıdem tazminatlarını alabilirler. Bu durumdaki çalışanların öncelikle işverene uyarı çekmeleri, işveren hala asgari ücret üzerinden SGK'ya bildirmeye devam ediyorsa istifa ederek önce arabulucu, sonra mahkeme yoluna gitmeleri gerekiyor.
Yargıtay pek çok kararında gerçek ücreti üzerinden SGK'ya bildirilmeyen çalışanın istifa ederek kıdem tazminatı alabileceğine hükmediyor. Yani çalışanlar önce işvereni uyarıp daha sonra gerçek ücreti üzerinden SGK'ya bildirilmediği için istifa ederse kıdem tazminatlarını alabilirler. Ancak bunun için arabulucu ve mahkeme sürecinin tamamlanması gerekir.
Yüksek para cezası var
İşçilerinin ücretlerini SGK'ya eksik bildiren işverenin bu nedenle başı ciddi belaya giriyor. Öncelikle bu durum çalışanlara kıdem tazminatını alarak işten ayrılma hakkı veriyor. Yani işveren bu şekilde ücret ödenmesini kabul etmeyen çalışanına tazminat ödemek zorunda kalıyor. Ayrıca bu durumun tespiti halinde işveren hem eksik ödediği tutarları SGK'ya ödemek zorunda kalıyor, hem de bu tutarlara ilişkin gecikme zammı ve cezalarına katlanıyor. Bunun yanında geriye dönük bu bildirimleri yapmak için idari para cezası ödüyor. Dolayısıyla işveren için eksik bildirim büyük bir sorun haline geliyor.
Yorum Yazın