Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Zirvesi'nde terör örgütleriyle ilişkinin kabul edilemez olduğuna dair net bir mesaj verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin başkenti Washington'daki Walter E. Convention Center'da gerçekleştirilen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nin ardından basın toplantısı düzenledi.
Tarihi bir zirveyi daha başarıyla tamamladıklarını belirten Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden'ın şahsında ABD makamlarına misafirperverliklerinden, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve ekibine ise gayretlerinden dolayı teşekkür etti.
Erdoğan, yaklaşık 2,5 yıldır devam eden Rusya-Ukrayna savaşı karşısında müttefikler olarak uluslararası hukuktan yana duruş sergilediklerini anımsatarak, şunları kaydetti:
"Önceki zirvelerde Ukrayna bağlamında aldığımız kararları gözden geçirdik. Ayrıca, yeni somut adımlar üzerinde mutabık kaldık. NATO'nun Ukrayna'ya güvenlik yardımı ve eğitim desteği girişimini onayladık. Ukrayna'ya çok yıllı mali destek sağlanmasını ve Kiev'e NATO kıdemli temsilcisi atanmasını kararlaştırdık. Türkiye, yıkıcı etkilerini hep birlikte hissettiğimiz, müşterek güvenliğimizi tehlikeye atan bu savaşın sona ermesine yönelik gayretlerini ilk günden beri yoğun şekilde devam ettirmektedir. İstanbul süreciyle başlattığımız, Karadeniz girişimiyle taçlandırdığımız temaslara yeniden başlanması ve diplomasiye şans tanınması en samimi arzumuzdur. Adil bir barışın kaybedeninin olmayacağına inanıyoruz. Bu değerlendirmelerimi zirve boyunca müttefiklerimizle bir kez daha paylaştım."
"İttifak harekat ve misyonlarına en fazla katkı sağlayan müttefiklerinden biriyiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nin ilk oturumunda, ittifak savunmasını ilgilendiren konuları etraflıca istişare ettiklerini vurgulayarak, "Krizlerin derinleştiği ve gerginliklerin arttığı bir dönemdeyiz. Mevcut uluslararası ortamda Türkiye'nin, her zaman olduğu gibi müttefiklerini savunma taahhüdüne bağlı olduğunu, sorumluluklarını yerine getirdiğini vurguladım. Savunma harcamalarında yüzde 2 hedef eşiğini aştık. İttifak harekat ve misyonlarına en fazla katkı sağlayan müttefiklerinden biriyiz. Tabii birlik ve dayanışma ruhunun 32 müttefikin tamamı tarafından samimiyetle benimsenmesi gerekiyor. 75 yıllık Washington Antlaşması ve geçmiş zirvelerde alınan kararlar ortadayken, müttefikler arasındaki savunma sanayi ticaretinde halen bazı engeller ve kısıtlamalar bulunmasının makul ve mantıklı bir izahı yok." diye konuştu.
"Bazı müttefiklerimizin kurdukları çarpık ilişkiyi kabul etmemiz mümkün değil"
NATO'nun Vilnius Zirvesi'nde alınan kararların tatbik edilmesinin, ittifakın birliği, bütünlüğü ve caydırıcılığı bakımından önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Ülkemizin bu konudaki hassasiyetini ve beklentilerini tekrar gündeme taşıdım. Terörle mücadele alanında müşterek çabaların arttırılması önemlidir. Bu kapsamda Madrid ve Vilnius zirvelerinde aldığımız kararları da takip etme fırsatımız oldu. Biliyorsunuz, NATO'nun terörizmle mücadele politikası ilkeleri belgesini geçtiğimiz yıl güncellemiştik. Sayın Genel Sekreter de Vilnius'taki kararlar doğrultusunda NATO tarihinde bir ilki teşkil edecek şekilde terörizmle mücadele özel koordinatörü atamasını gerçekleştirmişti. Teröre karşı mücadelede müttefikler arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesine ihtiyaç bulunduğunu görüyoruz. Türkiye, terörün vahşi ve kanlı yüzünü iyi bilen bir ülkedir. DAEŞ ile göğüs göğse çarpışan ve bu örgütü bozguna uğratan tek NATO ülkesiyiz. 40 yıldır bölücü terör örgütüne ve farklı terörist yapılara karşı ağır bedeller ödeyerek mücadele ediyoruz. NATO'nun tespit ettiği iki temel tehditten biri olan terörizmle mücadelede müttefiklerimizden dayanışma bekliyoruz. Müttefiklik hukuku da zaten bunu gerektirir. Finlandiya'nın ve İsveç'in NATO'ya katılım süreçlerinde aldığımız kararlar ve tesis ettiğimiz daimi istişare mekanizmaları, PKK başta olmak üzere terör tehdidinin boyutlarının daha iyi anlaşılmasına vesile oldu. Ancak bazı müttefiklerimizin, bilhassa terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD/YPG ile kurdukları çarpık ilişkiyi kabul etmemiz mümkün değil. İttifakın birliğine ve bütünlüğüne zarar veren bu hatalı politikalardan vazgeçilmesi çağrımı burada tekrarlıyorum."
Erdoğan, NATO'nun güneydeki ortaklarıyla çok daha yakın koordinasyon içinde bulunması gerektiğini dile getirerek, "Bu doğrultuda zirvenin ilk oturumunda NATO'nun güneye yönelik yeni yaklaşımının çerçevesini çizen önemli kararlara da imza attık." ifadesini kullandı.
"Karşımızda hukuk tanımayan gözü dönmüş bir yapı var"
Gazze'de 7 Ekim'den bu yana büyük bir katliamın yaşandığına, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 40 bine yakın masum insanın İsrail'in saldırılarıyla hayatını kaybettiğine dikkati çeken Erdoğan, şu görüşleri paylaştı:
"Yaklaşık 90 bin yaralı var. Tüm temaslarında Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında süregiden mezalime dikkat çektim. İsrail, Filistin meselesine kalıcı çözüm getirmeden, küresel barış ve istikrardan bahsedilemeyeceğinin altını çizdim. İsrail, soykırım suçlamasıyla yargılandığı Uluslararası Adalet Divanı'nın ihtiyati tedbir ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararlarını ısrarla uygulamıyor. Netanyahu yönetimi yayılmacı ve pervasız politikalarıyla sadece kendi vatandaşlarının değil, tüm bölgenin güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Gelinen noktada şu durumun netleştiğini görüyoruz. Karşımızda savaş hukuku dahil, hiçbir hukuk, nizam, değer ve sınır tanımayan gözü dönmüş bir yapı var. Küresel vicdanın, Filistinli sivilleri hedef alan saldırıların durdurulması için sokaklara döküldüğü mevcut ortamda İsrail'e askeri desteğin sürdürülmesi kabul edilemez. Oturumdaki hitabımda, bu konunun üzerinde hassasiyetle durdum. İttifakımızın temel değerlerini ayaklar altına alan İsrail yönetiminin, NATO ile ortaklık ilişkisini sürdürmesi mümkün değildir. Filistin topraklarında kapsamlı ve sürdürülebilir barış tesis edilene kadar İsrail ile NATO nezdinde işbirliği yapılması yönündeki girişimler, Türkiye tarafından onaylanmayacaktır."
"Garantörlük dahil her türlü inisiyatifi almaya hazırız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 yıllardır işgal ve zulüm altında, kendi topraklarında acı çeken Filistinlilerin, kendi bağımsız ve egemen devletlerine sahip olma hakları teslim edilmeden, kalıcı bir barışın tesis edilemeyeceğini belirterek, şöyle devam etti:
"Uluslararası camianın sorumluluk sahibi üyelerinin, 1967 sınırları temelinde iki devletli çözüm için el ele vermesi önemlidir. Aynı şekilde, tüm baskılara ve yıldırma girişimlerine rağmen Filistin'i tanıyan ülkelerin sayısının artmasından büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Türkiye olarak önce ateşkesin ilanı, sonra da kalıcı barışın temini için garantörlük dahil her türlü inisiyatifi almaya hazır olduğumuzu tekrar ifade etmek istiyorum. Buradan tüm müttefiklerimizi, ateşkesin sağlanması ve 9 aydır açlıkla imtihan edilen Gazze halkına insani yardımların kesintisiz ulaştırılması için Netanyahu yönetimi üzerindeki baskılarını artırmaya çağırıyorum."
"Günümüzde küresel krizlerin etkileri sınır tanımıyor"
Zirvenin ikinci oturumunda, Asya-Pasifik ortakları Avustralya, Güney Kore, Japonya ve Yeni Zelanda devlet ve hükümet başkanları ile Avrupa Birliği Liderliğinin de kendilerine katıldığını vurgulayan Erdoğan, NATO'nun bu ülkelerle ilişkilerinin ne şekilde ilerletileceğinin yanı sıra bölgedeki gelişmeleri ele aldıklarını aktardı.
Günümüzde küresel krizlerin etkilerinin sınır tanımadığına işaret eden Erdoğan, Asya-Pasifik bölgesindeki ortaklarıyla hem ikili düzeyde hem de NATO aracılığıyla siyasi diyaloglarını ve kapsamlı işbirliklerini sürdürmelerinin tabii olduğunu dile getirdi.
Bu işbirliğinin müşterek değerleri ekseninde, üçüncü bir ülkeyi asla hedef almadan, muhtemel işbirliği imkanlarını dışlamayacak şekilde ilerletilmesi gerektiğini ifade ettiklerini aktaran Erdoğan, dünyanın zaten yeterince gerilim yaşadığını ve buna yenilerini eklemenin hiçbir manasının olmadığını bildirdi.
"Dengeli ve hakkaniyetli tavrı kararlılıkla devam ettireceğiz"
Zirvenin son oturumunun, geçen yıl ihdas edilen NATO-Ukrayna Konseyi formatında tertiplendiğini anlatan Erdoğan, "Toplantımız, ittifakın ve müttefiklerin Ukrayna'ya desteklerinin altının çizilmesi bakımından faydalı oldu. Oturumda ülkemizin, Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine desteğinin tam olduğunun altını çizdim. Aynı zamanda diplomasinin dışlanmaması gerektiğini, müzakerelerin teslim olmak anlamına gelmediğini vurguladım. NATO'nun, Ukrayna'daki savaşın tarafı haline getirilmesine asla geçit verilmemesi gerektiğine dair görüşlerimi burada açık yüreklilikle paylaştım. İki komşumuz arasındaki çatışmalarda ilk günden beri ortaya koyduğumuz dengeli, soğukkanlı ve hakkaniyetli tavrı bundan sonra da kararlılıkla devam ettireceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Zirve kapsamında Macaristan, Yunanistan, İtalya, Almanya, Ukrayna, Fransa ve Birleşik Krallık liderleriyle ikili görüşmeler gerçekleştirdiğini, İsveç, Finlandiya, Slovenya ve Slovakya devlet ve hükümet başkanlarının yanı sıra NATO Genel Sekreteri ile ayaküstü görüştüklerini, Amerika Birleşik Devletleri, İspanya, İzlanda, Polonya, Romanya, Estonya ve Hollanda liderleri ve Avrupa Birliği Konseyi Başkanı ile de sohbet ettiklerini anımsatan Erdoğan, görüşmelerinde hem müttefikleriyle ikili ilişkileri geliştirmenin yolları hem de NATO bünyesindeki işbirliği üzerinde durduklarını belirtti.
Erdoğan, Hollanda eski Başbakanı Mark Rutte'nin, bütün müttefiklerin onayıyla yeni NATO Genel Sekreteri olarak ilan edildiğini hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı:
"Sayın Rutte'nin görevi boyunca müttefiklerin menfaatlerini ve hassasiyetlerini gözeteceğine güveniyorum. Ayrıca kendisinin, ittifak dayanışmasını ve NATO'nun Avrupa-Atlantik güvenliğindeki merkezi rolünü önceleyen bir yaklaşım takip edeceğine inanıyorum. Sayın Rutte'ye, üstleneceği bu yeni ve zorlu görevinde muvaffakiyetler diliyorum. Göreve geldiği 2014 yılından bu yana İttifakın birliğinin ve dayanışmasının korunması yolunda gayret gösteren değerli dostum Genel Sekreter Stoltenberg'e de burada hassaten teşekkür ediyorum. Şahsımla ve makamlarımızla yakın işbirliği sergileyen Sayın Stoltenberg, özverili çalışmaları ve başarılı hizmetleriyle, bizimle birlikte herkesin takdirini kazanmıştır. Bir kez daha kendisine şahsım ve milletim adına en kalbi şükranlarımı iletiyorum. Washington Zirvemizin hayırlara vesile olmasını diliyorum."
Yorum Yazın