Ali Karahasanoğlu bugün "Bu işin sonunda, bir de pompacılık var, Bülent Abi!" yazısını kaleme aldı.
Bülent Arınç Abi’miz şöyle buyurmuş:
“Devran’ı herkes okusun. Belki Demirtaş hakkında fikriniz değişmeyecek ama Kürtlerin neler yaşadığını anlayacaksınız, Kürtler konusunda fikriniz değişebilir.”
Emriniz olur abicim..
Hemen gidip bir Devran alacağım..
“Şeyini şey ettiğiminin şeyindendir” diyerek, Devran’ı bir çırpıda okuyup bitireceğim..
Kimbilir belki de fikrim de değişir..
Kürt köylüye dışkı yediren ulusalcılarla kahvaltılarda buluşmaya niyetlenen Selahattin Demirtaş’ı, belki daha iyi tanırım..
Bülent Abi’miz devam ediyor:
“Çözüm sürecinde bazı isimlerin tahliyesi sağlanmıştı. Bunun da tahliyesi sağlanabilir!”
Hemen abicim..
Selahattin Demirtaş’ın yanı sıra, başka isimler de varsa, onları da yaz, yolla sen..
Hemen tahliyelerini sağlayalım..
Ha bu arada, senin pompacı nasıl, Bülent abi?
Hani bir pompacı, Danıştay üyesi vardı..
İsmini açıklamanızı rica etmiştik..
Açıklamamıştınız..
Hatta, 15 Temmuz’dan sonra, sizin eve temizliğe gelen bir de daire başkanından bahsediyordunuz..
Ne durumdadırlar?
Gerçek hayatta mıdırlar?
Yoksa..
“Özgül ağırlığı ispat sadedi”nde ortaya karışık salata mıydılar?
Kimse ile alay etmiyorum..
Kim olduklarını merak ediyorum ki, gerçekten mağdur iseler, ellerinden tutalım..
Mesela, FETÖ’cü emniyet müdürlerinin işadamlarına şantaj yapıp, yine de himmet verilmedi ise, kesilen vergi cezalarını, sorgusuz sualsiz onayan bir Danıştay üyesi miydi?
Yoksa..
FETÖ’cü iftirası ile mağdur edilen, dürüst bir Danıştay üyesi miydi?
Sen ismini açıklamazsan, pompacı Danıştay üyesinin elinden, nasıl tutabiliriz ki, Bülent Abi?..
Sahi, “Bunun da tahliyesi sağlanabilir!” dediğin Selahattin Demirtaş’ın yanına, haksız yere cezaevine düşmüş olan, mesela erken evlilik mağdurlarını da ekleyebilir miyiz, Bülent Abi?
Talimat senden gelirse, hemen karşılık bulur..
Hakimler-savcılar ne yapıyorlar ki zaten?
Siz talimatı verin, cezaevi müdürleri, listedekileri tahliye ediversin..
15 bin hakim-savcıya da gereksiz yere maaş vermeyiz..
Bülent Abi’mizin tek itirazı, Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğuna değil..
Gerçi, Kobani olayları sebebi ile açılmış davada ismi geçiyor mu, geçmiyor mu bilmiyor ama..
Bunu da açık yüreklilikle itiraf ediyor ama..
“Tahliye edilmesi gerektiği”ni söylemekten de geri durmuyor..
Ne olur ki yani, Kürt vatandaşlarımızı sokağa çağırmış ise?
Ne olmuş ki, ortalık yangın alanına dönmüş ise?
Ne olmuş ki, o sokağa çağırma sonucunda 50’den fazla insanımız, kimisi vahşice öldürülmüş ise?
Sivas sanıkları yatıyor işte..
Orda da, insanları sokağa çağırdığı için yargılananlar oldu..
“Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” suçundan idam cezasına çarptırıldılar..
Bülen Abi’miz, onlar için bir defa olsun, “Bunun da tahliyesi sağlanabilir” cümlesi kurmadı..
Biz onların tahliyesini değil..
“Yeniden yargılanmaları”nı talep ediyoruz.
“Bunun yeniden yargılanması sağlanabilir” de demedi, Bülent Abi’miz..
Ama..
Selahattin Demirtaş için, hakkında hangi davalar var, onu da bilmediğini itiraf ederek, “tahliyesini istedi” Bülent Abi’miz..
Tek derdi, Selahattin Demirtaş da değil, Bülent Abi’mizin..
Bir de Osman Kavala var..
“İddianameyi, ifadeleri” götürüp vermişler Bülent Abi’ye..
Bülent Abi bu..
Dosyaya bakmasına gerek yok..
Hangi dosyadan tutukluluk kararı verildiğini araştırmasına gerek yok..
Dosyanın başlığına baktı mı..
Şıppadanak anlar her şeyi..
Kavala’da da anlamış..
“Ey hakim ve savcılar; Osman Kavala’nın hâlâ tutuklu kalmasına hayret ediyorum, tahliye edilmesi lazım” diyor Bülent Abi’miz..
O zaman hemen tahliye edelim..
İddianame için, “Çocuk bile yazmaz bunları. Zanla, şüpheyle, kıyas yoluyla delil uyduramazsınız” diyor ve tahliye emri veriyor, Bülent Abi’miz..
Ben de düşünüyorum..
Osman Kavala, Gezi isyanında gençleri teftişe gittiğinde..
Onlarla birlikte gösterilere katılırken..
“Zan ile, şüphe ile delil uydurulmuş” durumuna düşürülüyorsa..
Bakın 1993’te Sivas’ta yaşanılan olaylarda, sadece ve sadece, tam da Osman Kavala için getirilen savunmadaki gibi..
“Ben sadece otel önündeki gösteriye katıldım” diyen ama idam cezasına çarptırılan, cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrilen mazlumlar var..
Hani Bülent Abi, onlar için bir çift lafını duyamladık biz?
Bırakın gösteriye katıldığını kabul edeni..
“Ben o tarihte Sivas’ta değildim” diyenler var..
Ama onlar da idam/ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı..
Onlar için bir tahliye, bir “yeniden yargılanma” talebiniz olacak mı, Bülent Abi?
Yoksa..
“Sivas” denilince sen sadece, kangal köpeğini mi bilirsin?
1993’den bu yana devam eden o zulmü, hiç duymadın, okumadın mı?
Üstelik bunlar, sadece tutuklu değil, Bülent Abi..
Bunlar, o Kavala için bahsettiğin, “Çocuğun yazmayacağı” kararlarla, 27 yıldır cezaevinde, Bülent Abi..
Kavala’nın tutuklu kalmasına hayret ediyorsun da, Sivas’ta kendi halinde (karakol yüzü bile görmeden) yaşarken, Aziz Nesin’in ortalığı karıştırması sonucu cezaevine düşen, giriş o giriş, 27 yıldır cezaevinden çıkamayanların haline hiç hayret etmiyor musun, Bülent Abi?
Türkiye’deki Gezi isyanı ile birlikte..
Mısır’da da benzer sokak hareketleri organize edildi..
Mısır’dakiler o sokak hareketlerini iyi okuyamadıkları için..
Sonuç darbe ile tamamlandı..
Mısır’ın Kavala’ları kazandı..
Sisi, Mursi’nin koltuğuna oturdu..
Mursi’yi cezaevinde öldürdüler, Bülent Abi..
O Sisi, şimdi Mısır’ın Kavala’ları ile, ele geçirdikleri ülkeyi despotça yönetiyorlar.. İdama çarptırılan insan sayısını, kimse bilmiyor, Bülent Abi..
Ama sen diyorsan ki, “Tahliye edin Kavala’ları. Bitiremedikleri işleri tamamlasınlar. Yeni Kavala’lar da cesaretlensin..”
Emrin olur abi..
Ama bu işin sonunda, Mursi’lik bize düşerse, “şehit” olur, kurtuluruz bu dünyadan, Bülent Abi..
Ama.. Bu işin sonunda, tersi olursa, bir de başkaları için pompacılık var, ben hatırlatmış olayım Bülent Abi..
Yorum Yazın