TBMM Başkanı Mustafa Şentop, TBMM himayesinde İstanbul Üniversitesi tarafından Milli Saraylar Saray Koleksiyonları Müzesi'nde düzenlenen "100. Yıl Perspektifiyle 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ve Milli Egemenlik Sempozyumu"nda konuştu.
Tarihteki birçok olağanüstü olayın 1919-1923 arasında yaşandığını anlatan Şentop, Milli Mücadele döneminin temel ukdelerine değindi. "İstiklal-i tam" ukdesinin önemini anlatan Şentop, o dönemde mümkün olduğu kadar temsil kabiliyetine haiz bir meclis olmasına dikkat edildiğini, "İstiklal-i tam" yolundaki mücadelenin esasen millete dayanarak yürütülmesinin benimsendiğini belirtti.
Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun 20 Ocak 1921'de kabul edildiğini anımsatan Şentop, saltanatın kaldırılmasına giden süreçte yaşananlara ilişkin bilgi verdi.
Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun o günün şartları içerisinde hazırlandığını ve o döneme mahsus bir düzenleme olduğunu belirten Şentop, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'ndan prensip bazında ilham alınacak birçok şey olduğunu ancak bugüne yönelik düzenlemeler bağlamında somut verileri itibarıyla bundan çok istifade edilemeyeceği kanaatinde olduğunu söyledi.
Şentop, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun o dönemde mahalli işgale karşı direniş hareketlerini ve ademimerkeziyet esaslı mücadeleyi hukuki temele oturtmaya çalıştığını, meşruiyet oluşturmak için düşünülmüş bir çalışma olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin anayasalarla ilgili tartışmalarının hala devam ettiğini aktaran Şentop, "Cumhurbaşkanımızın dile getirdiği yeni anayasa çerçevesindeki tartışmalar bir süre daha devam edecek. Belki Türkiye, tamamını milletin seçmiş olduğu serbest seçimlerle oluşmuş bir parlamentonun yapacağı anayasaya kadar bu tartışmaları da sürdürecek. Bunun esasında biraz anayasa hukuku ve siyasetle ilgili benimsemiş olduğumuz yaklaşımın etkileri var." değerlendirmesinde bulundu.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, kamu hukuku ve siyasette gelenek varsa kuralların yazılı olup olmamasının önemi bulunmadığını ifade ederek, Türkiye'de yazılı kurallar olduğunu, zamana, konjonktüre ve şahıslara göre farklı uygulandığını söyledi.
Anayasa'da parlamentoda cumhurbaşkanını seçtirecek şekilde düzenleme yapıldığını ve uygulandığını, rahmetli Turgut Özal ve Süleyman Demirel ile Ahmet Necdet Sezer seçildiğinde bir tartışma olmadığını anlatan Şentop, Türkiye'deki anayasa tartışmalarının temelinde yatan temel problemin, siyasetle ve kamu hukukuyla ilgili temel geleneklere uyulması gerektiği olduğunu dile getirdi
"ANAYASA TARTIŞMALARI SOMUTLAŞTIRILMALI"
Türkiye'de anayasa tartışmalarının yaşandığını anımsatan Şentop, şöyle devam etti:
"Adı konmamış bir anayasa tartışması zaten yaşıyoruz. Hükümet sistemi bağlamındaki tartışmalar kimse adını söylemiyor ama esasen anayasa tartışmasıdır. Çünkü hükümet sistemi değişikliği yapmak, parlamenter sisteme geri dönmek, güçlendirilmiş parlamenter sistem, iyileştirilmiş parlamenter sistem, ne denirse densin buna geri dönmek bir anayasa değişikliği gerektiriyor. Bu bakımdan hükümet sistemi değişikliği öneren herkes bir anayasa tartışması yapıyor yürütüyor."
TBMM Başkanı Şentop, Cumhurbaşkanı'nın da "Madem anayasayı tartışıyorsunuz, bölük pörçük, bölümler halinde tartışmayın. Gelin tamamını tartışalım." dediğini belirterek, "Herkes anayasayı konuşuyor da slogan düzeyinde, soyut bazı ilkeler düzeyinde konuşuyor. Somutlaştırmaya geldiğinde herkes ciddi sıkıntı içerisinde." dedi.
Anayasa tartışmalarının somutlaşmasının önemine değinen Şentop, hükümet sisteminin de slogan düzeyinde tartışıldığını dile getirdi.
Güçlendirilmiş parlamenter sistemde yürütmenin güçlendirildiğini vurgulayan Şentop, bu tartışmaları "Nasıl olursa olsun geriye dönelim." bağlamından çıkartıp yeni anayasa tartışmasının hedefi yapıp ileriye dönük tartışmaya çevrilmesi gerektiğini söyledi.
Şentop, "Bütünüyle yeni bir anayasa yapılmasına yönelik tartışmayı Türkiye'de genişleterek desteklememiz lazım. Önümüzdeki günlerde bu tartışmanın daha da yoğunlaşacağını ümit ediyorum, arzu ediyorum. Sadece birtakım slogan ve ilkeler düzeyinde bir tartışma, Türkiye'yi ileriye taşımaz." ifadelerini kullandı.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, tartışmaların yapıldığı ortamın da önemli olduğunu, insanların birbirlerini anlamaya yönelik gayret içerisinde bulunmaları gerektiğini dile getirdi.
Yorum Yazın