© Tüm hakları saklıdır © 2020 Bizimbasin.com

Son dakika: Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Son dakika.. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği Üyesi Ülkelerin Ankara Büyükelçileri ile Toplantısı'nda konuşma yapıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle; Dışişleri Bakanımla az önce yapmış olduğunuz toplantının verimli geçtiğine inanıyorum. Geleneksel tehditlerin yanı sıra salgın hastalıklar, tabi felaketler, iklim değişikliği, terör gibi asimetik meydan okumaya maruz kaldık. Küresel fay hatlarının ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gördük. Son asrın en büyük sağlık krizi olarak nitelenen bu salgında, yardımlaşma, paylaşma gibi değerler geri plana itilirken pek çok ülke içine kapanmayı tercih etti. Salgının 8,5 milyarlık insanlık ailesini birbirine yaklaştırmak yerine toplumlar arasındaki uçurumu derinleştirdiğini görüyoruz.

Küresel sisteme, demokrasiye, sosyal barış ve istikrara risk oluşturan bu tehditlerden hiç bir ülke azade değildir. Bu olumsuz iklimden Avrupa Birliği de etkilenmiştir. Brexit süreci ile alevlenen tartışmalar salgınla birlikte yeni bir boyuta taşındı. Bu durum pek çok önemli konunun geri plana itilmesine yol açtı. Ortak göç politikası oluşturulması, İslam düşmanlığı başta olmak üzere pek çok kemikleşmiş sorun karşısında kayda değer hiç bir adım atılmadı. Birliğin karşı karşıya olduğu bu tehditlerin aşılmasında anahtar ülkenin Türkiye olduğunu görmekte ikrar ve itiraf etmektedir.

Kritik dönemeçte Türkiye ve Avrupa Birliği'nin ilişkilerini daha da ileriye taşıması daha da ileriye taşınmıştır. Katılım perspektifi temelinde olumlu gündemin hayata geçirilmesi maksadıyla çaba gösterdik. Yüksek düzeyli diyalog toplantıları gerçekleştirdik. Bize karşı oyalama taktikleri uygulandı. Haklarını kötüye kullanan kimi ülkelerin engelleyici davrandıkları ortadadır. Esas hesaplaşılması gereken birliğin iradesinin bir kaç devlet tarafından esir alınmış olmasıdır. Türkiye'nin tam üyelikte sabırlı tutumuyla birlik içindeki yazılım hatalarının görülmesine katkı sağladığına inanıyorum.

"AVRUPA BİRLİĞİ TARAFINDAN BEKLEDİĞİMİZ KARŞILIĞI GÖREMEDİK"

Aşıya adil erişim ve salgının olumsuz yükünü omuzlama konusunda yaşanan adaletsizlikler devam ediyor. Avrupa Birliği tarafından beklediğimiz karşılığı göremedik.

Mevcut krizler çözülmedikçe göç baskısının azalması mümkün değildir. Göç krizi derinleşerek devam edecektir. Türkiye olarak politikamızı bu hakikatler ışığında değerlendiriyoruz. Türkiye'nin terörden arındırdığı bölgelerde bugün 4 milyonun üzerinde Suriyeli hayatını idame ettiriyor. Gerek PKK/YPG/PYD'nin gerekse rejimin saldırılarına rağmen bu insanlar kendi topraklarında kalarak hayatta kalması mücadelesini veriyor.

"AB'DEN BEKLENTİMİZ SADECE ADİL YÜK VE SORUMLULUK PAYLAŞIMI"

Şayet, Türkiye'nin olağanüstü çabaları olmasaydı bugün hem Suriye hem de Avrupa çok farklı bir manzarayla karşı karşıya kalacaktı. Göç krizi daha fazla derinleşecek, can kayıbı daha fazla artacak, istikrarsızlık çok daha geniş bir coğrafyaya yayılacaktı. Yine 500 bine yakın Suriyeli misafirimizin evlerine gönüllü ve güvenli dönüşünü sağlamış olmamızda ülkemizin bir diğer başarısıdır. Türkiye Avrupa Birliği'nden anlamlı bir destek alamadı. Suriyelilerin terörden arındırılmış bölgelere dönüşüne yönelik çalışmalarımız desteklenmedi. Burada bir kez daha altını çizmek isterim ki, göç konusunda AB'den beklentimiz sadece adil yük ve sorumluluktan ibarettir. Yine bu süreçte geri itme hadiselerine ve göçmenlere yönelik uygulamalara da son verilmesi şarttır. Özellikle basına da yansıyan Ege'deki olaylara yönelik Avrupa'nın sesini yükseltmesini bekliyoruz.

AB İLE VİZE SERBESTİSİ

Önümüzdeki dönümde vize serbestisi ve gümrük birliği konularında ilerleme kaydetmemiz gerekiyor. Vize serbestisinde üzerimize düşen görevi zaten yerine getiriyoruz. Vize serbestisi turizm ve ticaret yanında Türkiye'nin tam üyelik önündeki önyargıların kırılmasında önemli bir adım olacaktır. Müzakerelerin başlatılması bir çok konuda uzlaşmanın yolunu da açacaktır. Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ortak menfaatimizdedir.

Birlik içi dayanışma bahanesinin özellikle ardına sığınılarak Türkiye-Avrupa ilişkilerinin sabote edilmesinin önüne geçilmelidir. Bunun için de bazı üyelerin Türkiye ile problemlerini Birlik koridorlarında çözmeye çalışmaktan vazgeçmesi gerekiyor.

Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik 50 yıldır devam eden müzakere süreçlerinin neden başarıya ulaşmadığı hepinizin malumudur.  Türkiye'nin Kıbrıs meselesine ilişkin duruşu da nettir. Rumlar kendilerini adanın tek sahibi olarak gören Kıbrıs Türklerini yok sayan zihniyetten maalesef kurtulamadı. Kıbrıs Türkü'nün hakkını, hukukunu görmezden geldiler.  Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin tescil edilmesi çözümün önünü açacaktır.

AB'YE TAM ÜYELİK

AB'ye üyelik için çaba harcıyoruz. Üyelik sürecimizin ayrıntılarına vakıf olduk. 20 yıllık zaman diliminde Avrupa'da sayısız lider, Cumhurbaşkanı, Bakanla görüştüm konuştum. Tam üyelik yolunda attığımız adımların nasıl engellendiğini, ülkemizin nasıl bir çifte standarda maruz bırakıldığını gördüm. Bu tecrübeler ışığında şu gerçekleri ifade etmek isterim. Maruz kaldığımız adaletsizliğe rağmen Türkiye Avrupa Birliği tam üyelik hedefine bağlıdır. AB bizim stratejik önceliğimiz olmayı sürdürüyor. Nitekim bu yönde gayret göstermeye devam ediyoruz.

Paris İklim Anlaşmasını onayladık. Sıfır emisyon hedefimizi ilan ettik. Avrupa Yeşil Mutabakatı Eylem Planımızı yürürlüğe aldık. Son 20 yılda ülkemize tahsis edilen toplam 9,2 milyar euroluk Avrupa Birliği fonu sayesinde 900'e yakın büyük ölçekli proje gerçekleştirildi.

Türkiye, AB münasebetlerinde yeni bir sayfanın açılmasına destek olmanızı özellikle bekliyorum.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER