© Tüm hakları saklıdır © 2020 Bizimbasin.com

Perinçek'ten, Akşener'e yaylım ateşi: 'Milliyetçi' maskeli, FETÖ görevine devam ediyor!

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, partisinin genel merkezinde, Türkiye ile Çin arasındaki “Suçluların iadesi anlaşması” ve İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmalara ilişkin açıklamalarda bulundu. Perinçek," ‘Meral Akşener, PKK/HDP ile aynı cephede buluştukları gibi DEAŞ çatısı altındaki Türkistan İslam Partisi’yle de işbirliği halindeler." dedi.

Türkistan İslam Partisi teröristleri, Fırat Kalkanı Harekâtı’nda Türk askerine kurşun sıkmış, Mehmetçiğin kanına girmiştir’ dedi. Perinçek, Akşener’in faaliyetlerini sıraladı:

  1. FETÖ bağlantısıyla bakan oldu
  2. Genelkurmay’a kulak yerleştirdi
  3. Emniyette FETÖ’cülerin önünü açtı
  4. 15 Temmuz FETÖ darbesinde dili tutuldu
  5. Sapanca’da etkili insanları Fetullah Gülen’e götürdü
  6. ABD, MHP’yi Akşener marifetiyle böldü
  7. Milliyetçileri HDP’ye yanaştırma görevini üstlendi
  8. Uygur halkına ihanet içinde
  9. Uygur kışkırtmasında ABD’nin emrinde
  10. Amacı Türkiye-Çin dostluğunu bozmak
  11. Akşener’in seviyesiz dili Türk milletinin dili değildir.

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “Milliyetçi” maskeli FETÖ görevine devam ettiğini söyledi. Perinçek, “Akşener, Uygur Türklerinin değil PKK’nın kardeşidir. Diyarbakır annelerini savunamayan Uygur annelerini savunamaz” dedi.

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, partisinin genel merkezinde, Türkiye ile Çin arasındaki “Suçluların iadesi anlaşması” ve İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmalara ilişkin açıklamalarda bulundu. Açıklamada, Genel Başkan Yardımcıları Hasan Korkmazcan ve Prof. Dr. Semih Koray da yer aldı.

“Bir Parti Başkanının prompterden karşısına konan metni okumak yerine, konuyu incelemesi beklenir” diyen Perinçek, önce, suçluların iadesi antlaşmasının kapsamına açıklık getirdi: “Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında 13 Mayıs 2017 günü imzalanan Antlaşma, Türkiye’nin daha önce imzalamış bulunduğu antlaşmaların Türkiye ile Çin arasında yinelenmesidir. Uluslararası Hukukta suçluları geri gönderme ilkesi, 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Statülerine İlişkin Sözleşme’de, 1959 tarihli Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi ve 1984 tarihli İşkence ve Diğer Zalimane, Gayri İnsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme’de düzenlenmiştir. Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti, şimdi uluslararası hukukta saptanmış ilkeleri bir Antlaşma olarak kabul etmektedirler.”

‘TÜRKİYE’NİN RET HAKKI VAR’

Perinçek, TBMM’de onaylanmayı bekleyen antlaşmaya göre, Çin’in Türkiye’de yaşayan, “suçlu” olarak tanımlanan Uygurların iadesini talep etmesi durumunda, Türkiye’nin zorunlu ret ve takdiri ret hakkı bulunduğuna dikkat çekti: “Türkiye, Antlaşmanın 3/b maddesine göre şu durumlarda iadeyi zorunlu olarak reddedecektir: İade talebi siyasal bir suçla bağlantılıysa, iadesi istenen kişi Türk vatandaşıysa ya da sığınma haklarından faydalanıyorsa. Antlaşmada bu ret gerekçeleri yanında, 4. Maddede takdiri ret gerekçeleri de bulunmaktadır.”

1949’DAN 2021’E OLAĞANÜSTÜ KALKINMA

Çin’in Sinciang bölgesinde mezalim yapıldığına dair ABD merkezli bir propaganda yürütüldüğünü kaydeden Perinçek, şöyle sürdürdü: “1977 yılından bu yana Sinciang bölgesine dört kez ziyarette bulundum. En son 2019 yılı Şubat ayında Urumçi’deydim. Bu ziyaretlerimde kentleri, üniversiteleri, fabrikaları, çarşıları, camileri gezdim. Kazak Özerk Bölgesi başkenti İli’ye ve Tanrı Dağları’nda Seyran Gölü’ndeki Kazak obasına kadar gittim. Her gidişimde yepyeni, daha ileri, daha zengin bir Sinciang-Uygur bölgesi gördüm. Çin’in azınlık milliyetlerin yaşadığı başka bölgelerini de 1975 yılından beri ziyaret ettim. Dünyayı da gördüm. Çin, milliyetler meselesinde bugün insanlığın en ileri, en eşitlikçi ve en insancıl modelini uygulamaktadır. Türkiye’den çok sayıda heyetler de gitti ve gördüler. 1949’da Çin Devrimi yapıldığı zaman ağır yoksulluk içinde bulunan Uygur halkı, gözle görülür bir şekilde çağ atlamıştır. Sinciang bölgesi Çin’in en hızlı gelişen bölgesidir. Eğitim Uygurca, Kazakça, Kırgızca, Tatarca ve Çincedir. Dünyada Türkiye Türkçesinden çevrilmiş en çok roman yayımlanan ülke, Sinciang Uygur bölgesidir.”

‘DÜNYADA NÜFUS BAŞINA EN ÇOK CAMİ ORADA’

Karız Kanalları, Kaşgarlı Mahmut Türbesi, Yusuf Has Hacip Türbesi gibi tarihsel değerlerin özenle korunduğunu vurgulayan Perinçek, şöyle konuştu: “Divanı Lügat-it Türk’ü Urumçi’de satın aldım. Türkiye basımlarından çok daha güzel, çok daha özenli. Sık sık televizyonlardan gösteriyorum. Çarşılarda, okullarda, trenlerde, gazinolarda, fabrikalarda Uygur yazısı kullanılmaktadır. Televizyonu istediğiniz yerde açın, Uygurca, Kazakça, Kırgızca ve Tatarca ayrı ayrı 24 saat yayın yapan kanallar bulunmaktadır. Dünyada nüfus başına en çok cami Sinciang-Uygur bölgesindedir. Türkiye’de 1000 kişiye bir cami, Mısır’da 800 kişiye bir cami, Sinciang’da 500 kişiye bir cami düşmektedir. Bir devletin egemenliğinin işaretlerinden biri olan paranın üzerinde bile Uygurca yazı vardır. Ayrıca Türkiye’de yaşayan Uygurlarla sık sık görüşüyorum. Onların verdiği bilgiler de farklı değildir.”

‘YALANLARLA ÜRETİLEN PROPAGANDA’

ABD’nin “Çin mezalimi” diye yaydığı propagandanın, aynı “Türkiye’de Kürtlere yapılan mezalim” başlıklı propaganda gibi yalanlarla üretildiğini kaydeden Perinçek, “Bu iddiaların uydurma olduğu belgelerle kanıtlanmakta, yayınlanan fotoğrafların başka ülkelerde çekildiği vb sürekli ispatlanmaktadır” dedi ve bir de örnek verdi: “‘Kamplarda öldü’ diye duyurulan Ozan Abdurrahim Heyit, ekranlara çıkıp kopuz çalmakta, ancak propaganda kampanyası başka uydurmalarla sürdürülmektedir. Çünkü ABD emperyalizminin Türkiye’yi, Çin’i ve Rusya’yı hedef alan emperyalist stratejisi bunu gerektiriyor.”

‘ÇİN DÜŞMANLIĞINI MESLEK EDİNENLER TÜRKİYE’Yİ YÖNETEMEZ’

“Vatan Partisi olarak, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Sinciang–Uygur bölgesine Türkiye’den bakıyoruz” diyen Perinçek, şu açıklamayı yaptı: “Siyasetlerimizi Türkiye’nin vatan bütünlüğü ve üretim ekonomisi açısından oluşturuyoruz. Türkiye, bugün güvenlik stratejisini ABD-İsrail eksenli tehditlere karşı oluşturmaktadır. Bu nedenle Türkiye, öncelikle bölge ülkeleri olan İran, Irak, Suriye, Libya, Azerbaycan ve Rusya’nın yanı sıra Asya derinliğinde yer alan Çin Halk Cumhuriyeti ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile ortak güvenlik siyasetleri oluşturmak durumundadır. İkincisi Türkiye, borç batağından çıkmak ve istihdam odaklı üretim ekonomisi kurmak için, Rusya ve Çin başta olmak üzere bölge ülkeleriyle işbirliği olanaklarına sahiptir. Özellikle Türkiye-Çin ilişkileri, bu darboğazdan çıkmada çok önemlidir. Korona virüsün getirdiği zor koşullarda, Türkiye’de Çin ile birlikte bir üretim üssü kurmak gerçekçidir ve ülkemiz bu yola girmiştir. Türkiye, bütün dünyadaki dengeleri değiştiren Kuşak Yol Girişimi’nin doğal ortağıdır. Paylaşarak Gelişme Stratejisinde Çin ile işbirliği yapmaktadır. Çin düşmanlığını meslek edinenler, Türkiye’yi yönetemez, bu nedenle iktidar olamazlar.”

‘ABD FİTNE VE FESADININ ÜÇ PROPAGANDA ARACI’

ABD emperyalizminin de, Türkiye-Rusya-Çin işbirliğinin dünya dengelerini belirleyen önemini çok iyi saptadığını belirten Perinçek, “Bu nedenle resmî belgelerde Türkiye’yi ‘hasım devlet’, ‘haydut devlet’, ‘düşman devlet’ sınıflaması içine yerleştirmiştir ve yaptırım uygulamaya yönelmiştir” dedi, “ABD, Türkiye düşmanlığını yürütmek için, ülkemiz ile Çin, Rusya ve İran arasında fitne çıkarmaya yönelik tertiplerini tezgâhlamaya başlamış bulunuyor. ABD fitne ve fesadının propaganda düzleminde başlıca üç aracı bulunmaktadır: Birincisi, PKK’yı desteklemek amacıyla yürütülen ‘Türkiye’nin Kürt kitlelerine uyguladığı zulüm ve soykırım’ yalanlarıdır. İkincisi, ‘Türkiye’nin FETÖ mensuplarına karşı uyguladığı baskı ve zulüm’ yalanıdır. Üçüncüsü, Çin Halk Cumhuriyeti’nin ‘Uygur halkına yaptığı mezalim’ yalanıdır ve Türkiye’nin kredi alma karşılığında sessiz kaldığı uydurmasıdır.”

‘UYGUR HALKININ İNSANCA YAŞAMA HAKLARININ GERÇEK SAVUNUCUSUYUZ’

Vatan Partisi’nin, Uygurların Çin Halk Cumhuriyeti’nin bütünlüğü içinde insanca yaşaması, her alanda gelişmesi ve Çin’in ve özerk bölgenin yönetimine aktif katılımı için her çabayı gösterdiğini ifade eden Perinçek, şöyle devam etti: “Vatan Partisi, Türkiye’de veya Çin’de yaşayan Uygurların, Çin Halk Cumhuriyeti içindeki çeşitli sorunlarını çözmede etkili ve başarılı olmaktadır. Bu konuda Çin makamlarının da anlayışlı ve yapıcı bir tutum içinde olduklarını tecrübeyle saptamış bulunuyoruz. Uygurların hakları, teröristleri destekleyerek değil, Türkiye-Çin dostluğu zemininde çözülür. Uygurlar da bunu istemektedir. Çin’e karşı terör eylemlerini desteklemek, Uygurların değil, ABD emperyalizminin politikasıdır. Uygurlar, Türkiye-Çin dostluğu ve işbirliğinde köprü görevi yapmaktadırlar. Bu konumları özenle geliştirilmelidir. Uygurların geleceği için güvence, Çin’in sosyalizm yolunda ısrar etmesi yanında, Türkiye-Çin dostluğudur. Uygurlara kötülük etmek isteyenler, Çin’i sosyalizm yolundan çevirme planlarına alet oluyorlar ve Çin-Türkiye dostluğunu bozmaya çalışıyorlar. Asya’nın iki ucundaki ülkelerimiz arasında karşılıklı güven, Uygurlar için de güvencedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Dışişleri bakanımızın vurguladıkları üzere, Türkiye’nin güvenliği Çin’den başlar ve Çin’in güvenliği de Türkiye’den başlar.”

‘UYGUR HALKINA İHANET İÇİNDELER’

Biden Tayfasının ve ABD’nin FETÖ Gladyosu’yla bağlantılı olarak 30 yıldır mesai yapan Meral Akşener’in, ABD’nin Türkiye-Çin işbirliğini tahrip görevi yürüttüğünü belirten Perinçek, “Bu gayretleri, Uygur halkına da büyük kötülüktür” dedi ve ekledi: “Meral Akşener’ler, ABD güdümlü terör örgütlerinden Türkistan İslamî Partisi’ni açıkça destekliyorlar. Tıpkı HDP/PKK ile aynı cephede buluşmaları gibi DEAŞ çatısı altındaki, sözü geçen terör örgütüyle de işbirliği halindeler. Türkistan İslamî Partisi teröristleri, Anadolu Ajansı bültenlerinde belirtildiği üzere, Fırat Kalkanı Harekâtında Türk askerine kurşun sıkmış, Mehmetçiğin kanına girmiştir. Sinciang-Uygur Bölgesinde veya Türkiye’de yaşayan Uygurlar içinde Türkistan İslamî Partisi adındaki terör örgütünü destekleyenlerin oranı yüzde 3’ün altındadır.”

‘AKŞENER’İN YANIT VEREMEYECEĞİ SORULAR’

Akşener’in grup toplantısında yaptığı konuşmayı da hatırlatan Perinçek, “Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli Türkiye cephesinde oldukları için, Çin ile ilişkilerde doğru siyasetler üretiyorlar. Akşener, Türkiye cephesi içinde fitne yaratma gayretiyle kendi kimliğini sergilemektedir” dedi ve ekledi: “Çünkü bu propaganda, doğrudan doğruya ABD psikolojik harekât merkezleri tarafından piyasaya sürülmektedir. Bu nedenle üzülerek belirtiyoruz: Meral Akşener, ABD fitnesinin esiri olmuştur. Akşener, Doğu Perinçek için ‘Çin Merkez Komitesi Türkiye Komiseri’ ve ‘Cinping Perinçek’ gibi hezeyanlarla da psikolojik harekât görevini açığa vurmaktadır.”

Akşener’in yanıt veremeyeceği sorular olduğunu belirten Perinçek, o soruları şöyle sıraladı.

‘MİLLİYETÇİLİK ADINA KONUŞABİLECEK YETENEKLERİ KALMADI’

“Ermeni Soykırımı yalanını bitirerek Türk milliyetçiliğinin yakın tarihteki büyük başarısına önderlik eden kişi, ‘Çin Merkez Komitesi Komiseri’ midir?

“Silivri Duvarının yıkılmasına önderlik ederek, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve Vatan Partisi’ni esaretten kurtaran ‘Cinping Perinçek’ midir, yoksa Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek midir?

“15 Temmuz 2016 gecesi, Genelkurmay’ın işgal edildiği saatlerde, televizyon ekranlarına çıkarak, ABD Gladyosunun FETÖ darbesine karşı Türk ordusunu, Türk polisini ve Türk milletini mücadeleye çağıran ‘Cinping Perinçek’ midir?”

Perinçek, şöyle sürdürdü: “Aynı saatlerde Meral Akşener’in FETÖ Gladyosu Hükümetinde hangi koltuğa kurulacağı hayalleri içinde olduğu da bilinmektedir. Amerikancı FETÖ darbesi sırasında dili tutulanların milliyetçilik adına konuşabilecek yetenekleri de kalmamıştır. Türk devletinin bağımsızlığı ve Türk milletinin başı dik yaşaması için Ermeni Soykırımı yalanını bitiren, Silivri duvarını yıkan, FETÖ darbesinin önlenmesinde kararlı tavır alan hizmetlerimizi Türk milliyetçiliğinin şerefli tarihine armağan ediyoruz. Akşener ise, FETÖ örgütüyle bağlantılı hayatıyla ancak Biden milliyetçiliğine piyon hizmeti sunabilmektedir. Bugün Türk milletine ve Uygur halkına düşman mevzilerdeki gayretinin de başka bir anlamı bulunmuyor.”

‘TÜRKİYE’NİN YARINLARINDA OLMAYACAKLAR’

Perinçek, HDP’nin siyasi partilere yapacağı ziyaretlere ilişkin gazetecilerin sorusunu da şöyle yanıtladı: “Bu ittifak içinde Akşener de var. Ancak Akşener’in sıkıntısı, tabanın milliyetçi olmasıdır. CHP, İyi Parti, HDP ve Saadet Partisi aynı cephededir. HDP ile İyi Parti, TBMM’de de aynı önergelere el kaldırıyorlar. Uygur konusunda iki önerge verildi. PKK ile İyi Parti bu önergelere birlikte, aynı oyu verdi. Orada bile uyanmadılar. Saadet Partisi hiç olmazsa dürüst davranıyor. İyi Parti ise maskeli. Bu parti bir operasyon partisidir. Türkiye’nin yarınlarında İyi Parti diye bir parti olmayacaktır.”

‘DİYARBAKIR ANNELERİNİN YANINDA OLMAYAN UYGUR ANNELERİNİN DE YANINDA DEĞİLDİR’

Meral Akşener’in, Uygur halkının yanında konumlanmadığını belirten Perinçek, “O, Türkiye’nin de ‘terör örgütü’ olarak kabul ettiği, ABD güdümlü terör örgütünün yanındadır. Bu karanlık konumunu, ‘Türk Milliyetçiliği’ gibi kutsal kavramlarla maskelemektedir. Ne var ki Meral Akşener, Türk milliyetçiliği maskesini kullanmak için çok elverişsiz bir elemandır” dedi ve şu bilgileri verdi: “Çünkü 1990’lı yıllardan beri FETÖ örgütüyle ilişkilidir. Siyasal hayatının başladığı İzmit-Sapanca-Sakarya döneminden beri FETÖ’ye eleman bulmaya çalıştığı kanıtlıdır. Bu amaçla bölgenin bazı etkili insanlarını bizzat Fethullah Gülen’e götürdüğü herkesçe biliniyor. Akşener’in bu hizmet döneminden sonra Çiller Özel Örgütü içine yerleştirilmesi de doğrudan doğruya Fethullah Gülen marifetiyle olmuştur. Meral Akşener, FETÖ bağlantısı sayesinde Tansu Çiller’in İçişleri Bakanı yapıldı. Akşener, Kadir Sarmusak’ı Genelkurmay’a kulak olarak yerleştirdi. Genelkurmay Başkanlığımızı CIA adına dinleyen operasyonda görev yaptı. Akşener, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi’nin başına FETÖ mensuplarını yerleştirdi. Ergenekon-Balyoz tertiplerinde başrolde görev yapanlar, Meral Akşener’in tayin ettiği FETÖ bağlantılı şeflerdir. Akşener, ABD’nin son büyük operasyonunda tarihi bir görev yaptı. ABD, Milliyetçi Hareket Partisi’ni Akşener marifetiyle bölerek, Akşener önderliğindeki grubu CHP’nin yanına yerleştirdi. Böylece HDP/PKK ile ittifak yapması mümkün olmayan milliyetçileri, HDP müttefiki yaptı. İşte bu operasyonun örgütlü ve bilinçli kahramanı da Meral Akşener’dir. HDP’den evlatlarını isteyen Diyarbakır annelerinin yanında olamayan Akşener, Uygur annelerinin de yanında değildir.”

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER