Nasıl aşısız kalmayız?
SAĞLIKYaşanan aşı tedarik sorunu, pandemi sürecinin daha da uzaması tehlikesini arttırıyor. Türkiye’nin de yaşadığı sorunun çözümü için Prof. Dr. Zafer Kurugöl kısa vadeli, orta-uzun vadeli çözüm önerileri sundu.
1) YERLİ AŞILARA DESTEK: Türkiye’de, salgının kontrol altına alınabilmesi için toplumun yüzde 70’inin aşılanması gerekiyor. Bu da kabaca 60 milyon insanın aşılanması demek. Kişilere iki doz aşı yapılacağı düşünülürse, toplam 120 milyon doz aşı gerekiyor. Türkiye’ye gelen Çin Sinovac firmasının aşısı CoronaVac ve belli doz için anlaşması yapılan Pfizer-BioNTech aşısının vaat edilen 50 milyon dozu gelse bile toplum bağışıklığını sağlama konusunda yeterli olmayacağı ortada. Yerli, milli aşı çalışmalarımız devam ediyor. Türkiye’de 17 aşı çalışması var. Bunlardan biri Erciyes Üniversitesi’ninki bu faz 2’ye geçti. Ama, bu aşıların çalışmalarının tamamlanıp üretime geçmesinin zaman alacağı ortada. Orta-uzun vadede alınacak önlem yerli, milli aşıların desteklenmesidir. Devletimiz bunu yapıyor, ancak daha da güçlendirilebilir.
2) FARKLI ÜRETİCİLERLE TEMAS: Bu nedenle kısa süre içinde diğer aşı firmalarıyla konuşulmalı. Temasa geçilecek aşı firmalarının aşılarının etkinlikleri yanında uygulanması, taşınmasının kolaylığına ve uygun fiyatlı olup olmadığına bakılmalı. Bu açıdan Çin aşısı ülkemiz için uygun bir aşı. Ancak BionTech aşısının ABD ve Avrupa’daki kullanımlarında yüzde 20’sinden fazla dozun atılmak zorunda kaldığı bildiriliyor. Bu Moderna aşısı için de geçerli. Çünkü -70’te taşınıyorlar ve bir şişede 5 kişiyi aşılayacak doz bulunuyor. Hızla uygulanmazlarsa birçok doz atılmak zorunda kalıyor. Bu durum, bu aşının ülkemizde uygulanması açısından da zorluk oluşturuyor.
3) VEKTÖR AŞILARI DENEMEK: Etkinliği çalışmalarla gösterilmiş, taşınması, uygulanması kolay ve ucuz olan aşıların örneğin vektör aşılarının değerlendirilmesi gerekir. Nedir vektör aşısı? İnsanda hastalık yapmayan sadece koronavirüsü taşımada kullanılan adenovirüslerin kullanıldığı aşı. Şu anda dünyada faz-3 çalışmasını tamamlayıp yayınlayan 3 vektör aşısı var. AstraZeneca, Sputnik V ve Johnson & Johnson aşısı. Bunlardan Rus Sputnik V aşısı ile ilgili faz-3 sonuçları önemli, saygın bir tıp dergisi olan Lancet’de yayınlandı ve Rus aşısının yüzde 91.6 gibi çok yüksek etkinliği bildirildi. Geçtiğimiz günlerde, İngiliz AstraZeneca Rus Gamelya Enstitüsü ile güç birliği yaptı ve böylece yenilenen Sputnik V isimli bu aşıyı daha güçlendirdi. Bu durumda şimdiye kadar açıklanmış sonuçlara göre dünyada etkinliği yüzde 90’ların üzerinde olan, 3 aşıdan biri olan, kolay taşınan, uygulanan ve ucuz olan bu aşının ülkemize tedariki için girişimlerin hızlandırılması gerekir.
4) ÖZEL SEKTÖRLE İŞBİRLİĞİ: Orta-uzun vadede, bu aşı veya benzeri vektör aşılarının üretici firmalarla işbirliğine gidilerek, ülkemizde özel sektör-devlet işbirliği ile üretilmesi mümkündür. Bunu hayata geçirdiğimiz takdirde hem kendi aşı tedarikimizi, insanımızın ihtiyacını sağlar hem de ürettiğimiz koronavirus aşısını dünyadaki birçok ülkeye satabiliriz. Türkiye’nin bunu yapabilecek insan gücü ve altyapısı bulunuyor. Bu ülke, 1940 yılında şimdi aşısını aldığımız Çin’e kolera aşısı satmıştır. Yine yaparız, Türkiye bunu başarabilecek bir ülkedir. Çalışması tamamlanmış, Rus Sputnik V aşısı gibi aşılar için de aşı üreticileri ile gerekli anlaşmaların hızla yapılarak, özel sektör işbirliği ve devlet desteği ile Türkiye’de bu aşıların üretilmesi sağlanabilir.
5) TEK DOZ AŞI: Eldeki aşıları iki doz yapmak yerine tek doz olarak uygulamak da dünyada tartışılan konular arasında. Johnson & Johnson aşısının tek dozunun oldukça başarılı olduğunu biliyoruz. Ülkeden ülkeye değişmekle birlikte yüzde 72-85 arasında koruduğu belirlendi. Bu rakam Güney Afrika’da yüzde 57 olarak açıklandı. Bizdeki Sinovac’ın tek dozunun koruyuculuk oranı ile ilgili çalışma verisi yok. Sinovac aşısının ikinci dozu yapıldıktan en erken 15 gün sonra koruyuculuk başlar. Ama olumlu bir gelişme var. Sinovac’ın 3 Şubat itibarıyla 60 yaş üstü sonuçları yine Lancet dergisinde açıklandı. Buna göre 60 yaş hatta 70 yaş üzeri grupta yüzde 98 oranında koruyucu antikor oluşturduğu gösterildi. Bu da Türkiye’nin ilk olarak 60 yaş üstünü aşılayarak doğru bir adım attığını gösteriyor.”
İlginizi Çekebilir