© Tüm hakları saklıdır © 2020 Bizimbasin.com

MHP'li Karakaya: "Bugünkü CHP, Atatürk'ün Adını İstismar eden bir partidir"

Adım Adım 2023 – İlçe İlçe Anlatma ve Aydınlatma Toplantıları” kapsamında MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mevlüt Karakaya önemli açıklamalarda bulundu.

Konuşmasında, "Bir taraftan Atatürk’ün partisiyiz diyeceksiniz; diğer taraftan onun banisi olduğu Türkiye Cumhuriyetini yıkmak, Türk vatanını bölmek isteyen silahlı terör örgütlerine payandalık yapacaksınız: Bu mu Atatürk’ün partisi olmak?" diye soran MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mevlüt Karakaya, Kılıçdaroğlu'nun 2014 yılında çıktığı bir televizyon programında, 'Atatürk'ün CHP'si ile bugünkü CHP arasında dünya kadar fark var' dediğini hatırlatarak "Bunu bizzat Kılıçdaroğlu itiraf etmedi mi?" dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mevlüt Karakaya'nın konuşması şöyle;

"Genel Başkanımız Sayın Devlet BAHÇELİ’nin teşkilatlarımıza vermiş olduğu talimat doğrultusunda, Çankaya İlçe Teşkilatımız tarafından tertiplenen “Adım Adım 2023; İlçe İlçe Anlatma ve Aydınlatma Toplantımıza” teşriflerinizden dolayı şükranlarımı sunuyorum.

Toplantımızın gayesi, esas itibariyle, zilletin lokomotifliğini yapan CHP’nin terör örgütü PKK’nın meclisteki uzantısı HDP ile birlikteliğini, terörle mücadele konusunda çıkardığı engelleri, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le hiçbir alakasının kalmamış olduğunu, başta CHP’ye oy veren vatandaşlarımız olmak üzere tüm insanımıza anlatmaktır.

Bu vesileyle, siz değerli katılımcılara Sayın Genel Başkanımızın selamlarını, muhabbetlerini hassaten iletiyorum.

Bugünkü CHP yönetiminin foyasını açık etmek, esasen her bir Türk evladına Atatürk tarafından verilen bir vazifedir.

Bizler, Sayın Kılıçdaroğlu’nın sevk ve idaresindeki bugünkü CHP’nin gerçek yüzünü ortaya çıkarmayı vazife edinmiş ülkücü ve Türk milliyetçileriyiz.

Vazifemiz, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Bu vazife bize Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından verilmiştir.

Kudretimizi ise damarlarımızdaki asil kandan alıyoruz.

Bu sebeple, “Anlatma ve Aydınlatma” toplantılarımız öylesine siyaseten yapılan toplantılar değildir; söylemleriz de öylesine söylenen sözler değildir.

Biz, MHP olarak, CHP ile HDP arasındaki ilişkilerin incelenmesi maksatlı 4 Ekim 2019 tarihinde kurulan bir “komisyon” marifetiyle  hazırladığımız dosyayı 5 Şubat 2020 tarihinde Cumhuriyet Savcısına suç duyurusu olarak sunduk.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının kaldırılmasını talep ettik.

Savcılık dosyada yer alan husus ve delilleri ciddi bularak bir fezleke hazırlamış ve TBMM’ye sunmuştur.

Savcılık tarafından hazırlanan fezlekede, Kılıçdaroğlu’nun 2014 tarihinden 2019 tarihine kadar yaptığı pek çok konuşmanın yanında gazeteler ile televizyonlara verdiği demeçlerde suç unsuruna rastlandığı ifade edilmiştir.

TBMM’nin ve akabinde yargının üzerine düşeni yapacağına olan inancımız tamdır.

Bugünkü CHP, Atatürk’ün adını istismar eden bir partidir.

Evet, doğrudur: CHP Atatürk’ün kurduğu bir partidir.

Lakin bugünkü CHP’nin ne Atatürk ile ne de onun ilke ve ülküleriyle uzaktan yakından bir alakası yoktur.

ATATÜRK'ÜN KURDUĞU CHP, BUGÜNKÜ ANLAMIYLA BİR SİYASİ PARTİ DEĞİLDİ!

9 Eylül 1923’te, İzmir’in Kurtuluşunun birinci yıl dönümünde, Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından “Halk Fıkrası” kuruldu.

10 Kasım 1924’te adının başına “Cumhuriyet” sözcüğü eklendi.

9 Eylül 1935’te yapılan kongrede ise, Fırka adı “Parti” olarak değiştirildi.

1945 yılına kadar  Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) dışında ikinci bir parti yoktu.

O dönemki Cumhuriyet Halk Partisi devlet partisiydi.

Nitekim 1936 yılında bir genelgeyle bütün illerde CHP parti il başkanlığı valilikle birleştirildi ve içişleri bakanı resmen, parti genel sekreterliği sıfatını üstlendi.

1937 Şubatında yapılan anayasa değişikliğiyle, "Altı Ok"  Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na resmen dahil edildi ve “Tek Parti” devletle bütünleşmiş oldu.

Atatürk’ün kurduğu ve Genel Başkanlığını yaptığı CHP, bugünkü siyasal sistemimizdeki anlamıyla bir siyasi parti değildi.

Birden fazla partinin siyasal sistemimizde yer almasıyla, devletin içinde örgütlenen tek partili siyasal sistemden, sivil toplum kuruluşları şeklinde örgütlenen çok partili siyasal sisteme geçildi.

BİZLER, ATATÜRK'ÜN CHP TARAFINDAN DAHA FAZLA İSTİSMARINA İZİN VERMEYECEĞİZ

Bunun anlamı şudur: Atatürk’ün ölümünden sonra çok partili siyasal sisteme geçişle birlikte, kurulan bütün partiler (bize göre bugün biri hariç) Atatürk’ün en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyetinin partileridir; dolayısıyla hepsi Atatürk’ün partisidir.

Eminim ki, bugün Atatürk sağ olsaydı ve bir partide bulunma ihtiyacı duysaydı o da Milliyetçi Hareket Partisi olurdu.

CHP yönetimi, sürekli olarak “Atatürk’ün partisiyiz” söylemiyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adını ve onun hatırasına saygı duyan vatandaşlarımızı istismar etmektedir.

Atatürk, tüm partilerimizin ortak değeridir.

CHP kendisine yönetilen her eleştiriye “Atatürk’ün partisiyiz” sözleriyle çıkışta bulunması dahi örtülü bir Atatürk karşıtlığı ve onun Türk milleti nezdindeki aziz hatırasına büyük bir saygısızlıktır.

Biz, ülkücü ve milletçi hareket olarak Atatürk’ün CHP yönetimi tarafından daha fazla siyasi istismarına izin vermeyeceğiz.

Kaldı ki, bugünkü CHP Atatürk ve onun banisi olduğu Türkiye Cumhuriyeti karşıtlarının işgali altındadır.

DAHA HANGİ BİRİNİ SAYALIM..?

CHP, Atatürk ilkelerine karşı eylem ve söylemlerde bulunan kadrolarla doludur.

Bunlar, Atatürk karşıtlıklarını gizlememekte, bunu da her fırsatta açığa vurmaktadır.

Atatürkçü kadrolar tasfiye edildi. onların yerine HDP’liler, pkk-dhkpc sempatizanları, fetöcüler ve Atatürk düşmanları CHP’nin kritik noktalarına getirildi.

“Biz YPG’yi terör örgütü olarak görmeyiz. Kendi bulunduğu yerde kendisini, halkını savunan örgüt olarak görüyoruz”, “Dostlarımla iktidar olduğumda fetö’dan atılanlarla ilgili KHK’yi iptal edeceğim.” diyen bizatihi Kılıçdaroğlu’nun kendi değil mi?

“CHP’li her evden HDP’ye bir oy istedim, ailemle birlikte HDP’ye oy verdim.” diyen CHP’nin genel başkan yardımcı değil mi?

“Bizim sınırımızda başkası olacağına PYD olsun, hiçbir sakıncası yok” diyen CHP’nin bir başka genel başkan yardımcısı ve milletvekili değil mi?

HDP kongresinde okunan terörist marşında hazır ola geçip, öldürülen teröristler için saygı duruşunda bulunan kişi CHP’nin başka bir genel başkan yardımcı ve milletvekili değil mii?

“Dersim katliamının sorumlusu CHP’dir. Atatürk de olaylardan haberdardı. Devlet özür dilemelidir.” diyen CHP’nin milletvekili değil mi?

Türkiye’yi sözde Ermeni soykırımıyla suçlayanlar CHP’nin milletvekili, genel başkan yardımcısı, il başkanı olmadı mı?

Türk ordusuna “katil, satılmış”, Türk askerine “lejyoner” diyenler milletvekili değil miydi, grup başkanvekili olmadı mı?

“Suriye’ye savaş açsak Esad’ı tutarım.” diyenleri, “Türkiye ile İran karşı

karşıya gelirse İran'ın safında olurum” diyen milletvekili olmadı mı?

Öldürülen teröristlerin cenaze merasimlerine katılanlar parti yöneticileri ve milletvekilleri değil mi?

Daha hangi birini sayalım?

ATATÜRK ESERİNİ CHP'YE DEĞİL, TÜRK GENÇLİĞİNE EMANET ETMİŞTİR

Bugünkü CHP’nin Atatürk’ün kurduğu CHP ile bir alakası yoktur.

Kılıçdaroğlu, 2014 yılında çıktığı bir televizyon programında, “Atatürk'ün CHP'si ile bugünkü CHP arasında dünya kadar fark var" diyerek bunu bizzat kendisi itiraf etmedi mi?.

Atatürk, banisi olduğu Türkiye Cumhuriyeti için, en büyük eserim demiştir.

Bu eserini de, CHP’ye değil; Türk Gençliğine emanet etmiştir.

Bir taraftan Atatürk’ün partisiyiz diyeceksiniz; diğer taraftan onun banisi olduğu Türkiye Cumhuriyetini yıkmak, Türk vatanını bölmek isteyen silahlı terör örgütlerine payandalık yapacaksınız: Bu mu Atatürk’ün partisi olmak?

Bir taraftan Atatürk’ün partiyiz diyeceksiniz; diğer taraftan Türkiye’nin sınırlarında bekası adına verdiği mücadele için devleti katliam yapmakla suçlayanlara sahip çıkacaksınız: Bu mu Atatürk’ün partisi olmak?

Bir taraftan Atatürk’ün partiyiz diyeceksiniz; diğer taraftan PKK’nın uzantısı HDP ile anayasa çalışmalarına girişeceksiniz ve seçim ittifakları yapacaksınız: Bu mu Atatürk’ün partisi olmak?

CHP’nin başta genel başkanı olmak üzere yöneticilerinin, milletvekillerinin, il başkanlarının, belediye başkanlarının Türkiye hilafına eylem ve söylemlerini burada tek tek anlatmaya kalksak saatler değil günler yetmez.

KILIÇDAROĞLU, 6 OKU BAĞLAMLARINDAN KOPARMIŞTIR...

Kılıçdaroğlu, siyasi rüşvetlerle çevresine topladığı çoğu siyaset ayıplısı dostlarıyla iktidar olacağını zannediyor.

Kılıçdaroğlu, her biri ayrı bir umdeyi ifade eden CHP amblemindeki 6 oku bağlamlarından koparmış ve bunları meşreplerine göre her bir dostunun eline vererek hedef haline getirdiği Türk Milletinin varlığına ve birliğine doğrultturmuştur.

Vatanın bölünmez bütünlüğü, devletin bağımsızlığı, milletin egemenliği konusunda Milliyetçi Hareket Partisi ve onun neferleri olarak, bizler, bugünkü CHP’nin bir milli güvenlik tehdidi haline geldiği gerçeğini anlatmaya devam edeceğiz.

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan halk oylaması ile “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ni kabul ettik.

24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimlerle de yeni sisteme geçmiş olduk.

DÖRT BLOK...

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dört blok üzerinde inşa edilmiştir. Bunlar:

  1. Yönetimde istikrar, temsilde adalet
  2. Demokratik uzlaşma
  3. Güçlü yasama, güçlü yönetim, güçlü yargı
  4. Etkin denge ve denetim mekanizması

 

Bugün, millet iradesinin meclise yansıma oranı yüzde 99’dur.

Temsilde adaletin bu denli sağlanmış olduğu bir başka ülke gösteremezsiniz.

Grubu olan beş partiyle birlikte 14 parti mecliste hali hazırda temsil imkanı bulmuştur.

Tek başına hiçbir parti yasa çıkaracak sandalye sayısına sahip değildir.

Bunun anlamı, yasa çıkarmak için partiler arasında uzlaşmaya varmak şarttır.

VESAYET ODAKLARININ YÜRÜTMEYE MÜDAHALESİNE SON VERİLMİŞTİR

Yürütme doğrudan millet tarafından ve yüzde 50 +1 çoğunlukla seçildiği için tam bir istikrar sağlanmıştır.

Millet iradesinin yürütmeye yansıması temsili ya da dolaylı biçimde değil; doğrudan olmuştur.

Böylece vesayet odaklarının yürütmeye müdahalesine son verilmiştir.

Yasama ve yürütmenin ayrı sandıkta millet tarafından doğrudan seçilmesi hem yasamayı hem de yürütmeyi, bir denge içerisinde, güçlendirmiştir.

Cumhurbaşkanı meclise karşı hesap verebilir hale getirilerek eski sistemdeki sorumsuzluğu kaldırılmıştır.

Bugün Türkiye yeni sistemle birlikte, eski sistemin istikrarsızlığından kaynaklanan kaybolan yıllarını telafi etmekte ve emin adımlarla yoluna devam etmektedir.

KAZANAN TÜRKİYE OLMUŞTUR

Başta dış politika, ekonomi, sanayi, milli savunma ve enerji olmak üzere her alanda yerli ve milli hamleler gerçekleştirilmektedir.

Yeni sistemle kazanan Türkiye olmuştur.

Siyaset biliminde iyi ya da kötü hükümet sistemi yoktur; ülkeler için uygun olan veya uygun olmayan hükümet sistemi vardır.

Bu nedenledir ki, bugün ülkeler farklı farklı hükümet sistemleriyle yönetilmektedirler.

Çünkü, hükümet sistemi ile ülkenin sosyal, siyasal, eğitim, kültürel yapısı ve hatta çevresel konjonktür arasında ciddi bir ilişki söz konudur.

Ülkeler kendilerine özgü hükümet sistemlerini uygulamayı tercih ederler.

Bizim yeni bir sisteme geçişimiz bir gereklilik ve zorunluluk sonucudur.

Parlamenter sistemin ülkemiz açısından miyadı dolmuş ve yeni sorunlar karşısında yetersizdir.

BUNLAR, YENİ SİSTEMİ HİÇ KAVRAYAMAMIŞLAR!

Yeniden tedavüle sürülmesi ne siyaseten ne de teknik olarak mümkün değildir.

Malum ittifak, geçtiğimiz 28 Şubat günü, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” adı altında 48 sayfalık içi bomboş, sözde bir mutabakat metni yayınladı.

Bu metin tamamen eski sistemin aynısıyla yeniden uygulanmasından başka bir şey önermediği halde, çelişkilerle de doludur.

Güya yeni sistemi eleştiriyorlar!

Ancak söyledikleri hiçbir şey sistemsel değildir.

Öneri dediklerinin de hükümet sistemiyle zerre alakası yoktur.

Bunlar, yeni sistemi hiç kavrayamamışlar.

Bunların kafaları karışık, zihinleri bulanık, niyetleri ise dolaşıktır.

ÖNERDİKLERİ NE VARSA HEPSİ TÜRKİYE'NİN HİLAFINADIR

Metne sıkıştırdıkları, adeta gizlemeye çalıştıkları bazı ifadelere bakılırsa bunlar hinlik peşindedir.

Metinde; Türk yok, Türk Milleti yok, Atatürk yok, milli birliğe, beraberliğe ve kardeşliğe vurgu yok, ama kimlik siyasetine işaret, üniter yapıya tuzak, HDP’ye mesaj var.

Güya hükümet sistemi sunuyorlar, ancak önerdikleri sistemde Cumhurbaşkanının halk tarafından mı, yoksa parlamento tarafından mı seçileceğini dahi yazmaktan imtina ediyorlar.

Önerdikleri ne varsa hepsi Türkiye’nin hilafınadır.

Bayatlamış ve miyadı dolmuş bir sisteme açılım ve kimlik siyaseti sosu dökerek yeniden servis yapmaya çalışmak beyhude çabadan başka bir şey olamaz.

2023'TE CUMHUR İTTİFAKI VE MHP YENİDEN TARİHİ ZAFER KAZANACAKTIR

Anayasanın ilk dört maddesini ilk fırsatta değiştirmek gerektiğini ifade eden bir kısım partiler bir araya gelerek şimdi de açıktan hasımlığa koyulmuşlardır.

Cumhur ittifakı ve Milliyetçi Hareket Partisi 2023’te yapılacak seçimlerde yeniden bir tarihi zafer kazanacaktır.

Bu vesileyle, sözlerime son vermeden önce Türk Milliyetçiliği fikriyatını siyasette bir eylem rehberi haline getirmiş olan Başbuğumuz Merhum Alparslan TÜRKEŞ’i rahmet ve minnetle anıyor,  ondan aldığı bayrağı daha yükseklerde dalgalandıran Liderimiz Sayın Devlet BAHÇELİ’ye şükranlarımı sunuyorum.

Teşrifleriyle toplantımızı şereflendiren sizlere de tekrar teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.

Sağ olun, var olun. Cenabı Allah’a emanet olun."

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER