© Tüm hakları saklıdır © 2020 Bizimbasin.com

MHP'li Erbaş: "Bu şehrin doğasına ve tarihine davet ediyoruz”

Milliyetçi Hareket Partisi Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda Afrika Ülkeleri İle Yapılan Uluslararası Anlaşmalar İle İlgili Konuştu. Erbaş “İlimizin zenginliklerinin tamamını, vakit azlığınızdan dolayı paylaşamıyorum ama, orada bir şehir var, şimdiye kadar gitmediyseniz de gelmediyseniz o şehir bizim şehrimizdir ve Kütahya’dır. Bu şehre yatırım için bekliyoruz, sanayi için bekliyoruz, bu şehre turizme bekliyoruz, kaplıca tedavisine bekliyoruz. Seralara bekliyoruz, Murat Dağı’na bekliyoruz, Aizonai’ye bekliyoruz, Domaniç, Hayme Ana’ya bekliyoruz. Emet hisarcık ve bor işletmeleri için bekliyoruz.. Bu şehrin doğasına ve tarihine davet ediyoruz.” dedi.

MHP Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş “İlimizin zenginliklerinin tamamını, vakit azlığınızdan dolayı paylaşamıyorum ama, orada bir şehir var, şimdiye kadar gitmediyseniz de gelmediyseniz o şehir bizim şehrimizdir ve Kütahya’dır. Bu şehre yatırım için bekliyoruz, sanayi için bekliyoruz, bu şehre turizme bekliyoruz, kaplıca tedavisine bekliyoruz. Seralara bekliyoruz, Murat Dağı’na bekliyoruz, Aizonai’ye bekliyoruz, Domaniç, Hayme Ana’ya bekliyoruz. Emet hisarcık ve bor işletmeleri için bekliyoruz.. Bu şehrin doğasına ve tarihine davet ediyoruz.” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda Afrika Ülkeleri İle Yapılan Uluslararası Anlaşmalar İle İlgili Konuşma Yaptı.

Böl ve yönet anlayışıyla, sadece siyasi ve ticari güç elde etmekle kalmamış bir de tarihin en acı, en aşağılık insanlık suçlarını Afrika halklarına karşı işlemiştir.

Milletvekili Erbaş; “Dünya üzerinde Asya’dan sonra en büyük ikinci kıta olan Afrika, asırlardır güzellikleri, dünyanın en doğal toprakları, dünyanın en muhteşem doğa harikaları, nehirleri, ormanları ile değil, zengin kaynakları ama yoksul insanları ile istikrarsız ve dışa bağımlı devletleri ile anılmaktadır. Halkının yoksul ama madenlerinin, toprağının, işgücünün ve güneşin en zengin olduğu yerdir. İşte bu nedenledir ki, kıtaya yüzlerce yıldır batı dünyası, işgal etmek, yağmalamak ve bu sayede ticaretlerini arttırmak için gelmişlerdir. Böl ve yönet anlayışıyla, sadece siyasi ve ticari güç elde etmekle kalmamış bir de tarihin en acı, en aşağılık insanlık suçlarını Afrika halklarına karşı işlemiştir. Eskiden genellikle kralların hayvan koleksiyonları olarak ortaya çıkan hayvanat bahçeleri, yabani hayvanların sergilenmesinden dolayı her daim insanların ilgisini çekmiştir. Ama hayvanat bahçeleri aslında hapishanedir. Kafeslerin içinde, doğal ortamından koparılmış hayvanların hapsedildiği yerlerdir. Günümüzde hayvan aktivistlerinin ve hepimizin karşı çıktığı hayvanat bahçeleri çokta uzak olmayan bir geçmişte hem de medeniyetin sözde beşiği sayılan Avrupa’da Afrikalılar başta olmak üzere uzak doğulular ve Kızılderililer tıpkı hayvanlar gibi kafeslere kapatılıp ziyarete açılıyordu. 1958’de 64 yıl önce Paris’te, Hamburg’da, Ausburg’da Barcelona’da, New York’ta, Londra, Milan ve Varşova gibi şehirlerde kurulan bu sergiler tüm Avrupalılar tarafından da ilgiyle karşılanıyordu. En son 1958’de Brüksel’de sergilenen bu acımasız insanat bahçelerini medeni olduğunu iddia eden 400 milyon Avrupalı ziyaret etmişti. Fransa’nın Cezayir’de sivil halka yaptığı katliamlarda 1 buçuk milyon insan soykırıma kurban gitti. On binlerce kişi kaçırıldı ve bir daha haber alınamadı. Ruanda’da daha dün doksanlı yıllarda, 30 yıl önce iki büyük kabileyi birbirlerini düşürerek binlerce insanın katledilmesine sebep oldular. Afrika’nın bütün yeraltı yerüstü kaynaklarını kendi zenginlikleri için sömüren Avrupa, altın madenlerinde kendi topraklarında Afrikalıları köle yaptılar. Kendi coğrafyaları hariç tüm coğrafyalarda istikrarsızlık oluşturan batı, Afrika’da da bu planlarını desteklediği darbelerle sürdürüyor. Sadece son 50 yılda Afrika kıtasında başarılı başarısız en az 200 darbe ve girişimi yaşanmıştır.” Dedi.

Anadolu insanı gencecik yavrularını Afrika’nın Avrupa tarafından istila edilmemesi için feda etmiştir

Osmanlı Devleti’nin 1500 li yıllardan sonra himayesine giren kuzey Afrika ve Afrika içleri uzun yıllar batı sömürgeciliğinden kurtarıldı. Asla zülüm etmedik kimseye de fırsat vermedik diyen Milletvekili Ahmet Erbaş; “Anadolu insanı gencecik yavrularını Afrika’nın Avrupa tarafından istila edilmemesi için feda etmiştir. Ne yeraltı ne de yerüstü kaynakları için onlara asla sömürge yapmadık. Batı medeniyet getireceğim diye insanat bahçeleri kurarken, biz her yıl 30 bine yakın Afrikalı öğrenciye yurdumuzda barınma ve eğitim imkânı sağlıyoruz. Buradaki inancımızda biz Afrika atasözü ile özdeşleşiyor. Yüzümüzün ve gözlerimizin rengi ne olursa olsun gözyaşlarımızın rengi aynıdır. Ve büyük önder Atatürk’ ün şu önemli sözü de Türk milletinin sömürgeciliğe karşı duruşunu özetlemektedir. “Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve iş birliği çağı geçecektir.” Dedi.

Afrika topraklarında yaşayanların Türk milletine ve Türk devletine karşı olumlu ve güvenli yaklaşımları bizleri ziyadesiyle memnun etmektedir.

“Afrika’ya açılım politikamız, ülkemizin çok boyutlu dış politikasının önemli bir parçasıdır. Karşılıklı olarak, tarihsel ve kültürel bağlarımızın bulunduğu, şehitlerimizin var olduğu Afrika topraklarında yaşayanların Türk milletine ve Türk devletine karşı olumlu ve güvenli yaklaşımları bizleri ziyadesiyle memnun etmektedir. Kıtayla ilişkilerimizi eşit ortaklık ve karşılıklı fayda temelinde geliştirmek, Afrika ülkelerinin siyasi, ekonomik ve sosyal kalkınmalarına katkıda bulunmak, Afrika kıtasında barış ve istikrarın tesisine katkı sağlamak, Afrika kaynaklarının Afrikalılara yarar sağlayacak şekilde geliştirilmesine çabalamak hedeflendi ve bunda önemli mesafe alındı. Afrika’ya açılım politikamızla sahraaltı Afrika ülkeleriyle başta siyasi ilişkiler olmak üzere ticari, yatırımlar, kültürel projeler, güvenlik ve askeri iş birliği ve kalkınma projeleri gibi birçok alanda hızlı ilerleme sağlandı. Türkiye, kıta’nın dört bir yanında geniş diplomatik temsil ağıyla Afrika halklarının daha fazla kalkınma ve refah arayışında yanındadır. Kıta’da 43 büyükelçiliğimiz bulunuyor. Türkiye’nin Afrika ülkelerine yaklaşımı, Afrika Birliği’nin kurucu ilkeleriyle tümüyle örtüşmekte, kıtada bütüncül, kapsayıcı, karşılıklı saygı ve kazan-kazan temelinde eşit ortaklığı temel almaktadır. Kıtayla toplam ticaretimiz 2021 yılı sonu itibariyle 40 milyar dolar düzeyine yükseldi. Bu tabiki yeterli değil, bu rakamın artacağına da kıtaya bakış açımızın partiler üstü olduğuna da inanıyoruz. İşte bu 40 milyar doları aşan ticaretimizin içinde Kütahya’nın da çok önemli bir hacmi vardır.”

Kütahya olarak, çinide dünyadaki en büyük üreticilerden birisiyiz

“Kütahya olarak, çinide dünyadaki en büyük üreticilerden birisiyiz. Ayrıca seramikte de camda da dünyaya özellikle Çin’e kafa tutuyoruz. Sağlık turizminde, kaplıcalarda ve sera alanında Türkiye’nin öncü şehirlerinden biri olma yolundayız. 2021 yılında Türkiye ihracatçılar meclisi verilerine göre 400 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. 7 adet organize sanayi bölgesi ile 177 üretim yapan fabrikasıyla 20 bin kişiye istihdam sağlanmaktadır. Yatak kılıfı ve ev tekstili, enerji sektörü ve kuru akü, rafineri ekipmanları ve tank teknolojileri, iklimlendirme ve bitkisel destek ürünleri imalatı gibi pek çok alanda faaliyet gösteren fabrikalarımız vardır. Simav’dan 17 ülkeye rot ihraç ediyoruz. Türkiye’de iki noktada soğuk dövme çelik üretimi var bunlardan biri Simav’dadır. İnşaatlarda çatı ve kalıp malzemelerinin birçoğu Simav’da üretiliyor. Çok ciddi bir pekmez üretimi vardır. Türkiye’de kullanılan tüm Hyundai ve Ford arabalarının iç dizayn aksamındaki elektrik kabloları tavşanlıda üretiliyor. 1000 kW ya kadar elektrik güç kaynakları tavşanlıda üretiliyor. Tavşanlıda sadece leblebimiz yok. Gediz’de de 52 adet sanayi tesisimiz vardır, mermer, tarım, tarım makineleri, plastik ve hepimizin bildiği ve kullandığı bir tekstil markasının ana üssü Gediz’dedir.

Yurdumuza bu kadar katma değer kazandıran ve istihdam sağlayan sanayicimizin bir kaygısı var

Bölgesel iklim koşullarına göre belirlenecek kademeli doğalgaz satışının Kütahya için dezavantajlı olacağını belirten Erbaş; “BOTAŞ’ın bu kararı tekrar gözden geçirmesini bekliyoruz. İlimizde 1780 endemik bitki türü bulunmakta olup 282 bitki türü literatüre girmiştir ve 11 tanesi sadece Kütahya’da yetişmektedir. İlimizin zenginliklerinin tamamını, vakit azlığınızdan dolayı paylaşamıyorum ama, orada bir şehir var, şimdiye kadar gitmediyseniz de gelmediyseniz o şehir bizim şehrimizdir ve Kütahya’dır. Bu şehre yatırım için bekliyoruz, sanayi için bekliyoruz, bu şehre turizme bekliyoruz, kaplıca tedavisine bekliyoruz. Seralara bekliyoruz, Murat Dağı’na bekliyoruz, Aizonai’ye bekliyoruz, Domaniç, Hayme Ana’ya bekliyoruz. Emet hisarcık ve bor işletmeleri için bekliyoruz.. Bu şehrin doğasına ve tarihine davet ediyoruz.” Dedi.

Bu arada da adım adım 2. Lige doğru yürüyen, Kütahyaspor’a da başarılar diliyorum.

Kütahyaspor’a başarılar dileyen Erbaş yerel gazetecilerin sorunlarına da değinerek; “Eski başarılarını tekrar yaşatacağına inandığımız belediye Kütahyaspor’a da başarılar diliyorum. Bizler meclisimizin kürsüsünden sesleniyoruz. Yerel, ulusal ve uluslararası konularda açıklamalar yapıyoruz ama sesimizi ulusal basından ziyade yerel basın aracılığıyla duyuruyoruz. Daha önce de bu kürsüden ifade ettiğim gibi, bizim sesimizi bulunduğumuz bölgelerden yurdumuza ve tüm dünyaya duyurmamızı sağlayan, önemli bir kaynak olan, ülke yönetimlerinin 4'üncü gücü kabul edilen yerel basınımızı ekonomik olarak ciddi sıkıntılar yaşıyor. Bu nedenle tarafsız, bağımsız, yerli ve milli yerel basınımıza hep beraber destek olalım. Kâğıt fiyatları tonajda geçen yıl 675 dolarken bu yıl 940 dolara çıkmıştır. Yerel basın sadece basılı gazete demek değildir, özel radyolar ve televizyonlarda aynı sıkıntıları yaşamaktadır. Bu nedenler, basın ilan kurumu pay’ının %15 diliminde KDV de yapılan düzenleme gibi düşürülmesi yerel gazeteler içinde yapılmasını gerekmektedir. Ayrıca doğrudan temin adı altında yapılan ihalelerinde en aza indirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde yerel gazeteler daha fazla kapanacak ve bu sorun istihdama da yansıyacaktır.” İfadelerini kullandı.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER