"İNSAN, İRADE VE KADER"

Prof. Dr. Abdulkadir Güllü'nün 'İNSAN, İRADE VE KADER' adlı yazısı şöyle;

Değerli dostlar, tüm insanlar Yüce Rabbimizin “eşref-i mahlukat” olarak yarattığı insan sıfatına sahiptir. Bu sıfatı bize bahşeden Rabbimiz, bunu taşıma sorumluluğunu da bize yüklemiştir. Eğer hayatta tercihlerimizi doğru yaparsak “yaratılmışların en şereflisi” seviyesini onurla taşımayı başaranlardan oluruz. Tercihlerimizi yanlış yapar ve yanlışımızı karakterimiz haline getirirsek o zaman da "esfel-i safilin" yani “yaratılmışların en aşağısı” seviyesine inme seçimi ve iradesini ortaya koymuş oluruz.

Ya sahip olduğumuz güzel özelliklerin yardımıyla yukarılara çıkar ya da sahip olamadığımız niteliklerin mahrumiyetiyle aşağılara ineriz.

İşin güzel tarafı şu ki; yukarıda ya da aşağıda olma tercihi tamamen bize bırakılmıştır. Ve başka bir güzel tarafı ise; ister zirvede ister tabanda olmayı seçelim, sayı sınırı yoktur. Bu sıfatlardan biriyle mücehhez olmaya, birilerinin önceden orada olması bir engel değildir. Zirvede de, dipte de çok sayıda insan aynı anda birlikte bulunabilir. Bu bir adalettir ve hak edenin hak ettiği yerde olmasına bir fırsat eşitliğidir.

Hindistan Bağımsızlık Hareketi’nin lideri, Gandhi’nin güzel bir söz silsilesi vardır. Buradaki sıralama gerçekten ciddi bir tecrübeyi ve çok değerli bir feraseti ortaya koymaktadır. Gandhi:

Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelerinize dönüşür...

Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür...

Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür...

Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür...

Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür...

Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür...

Karakterinize dikkat edin, KADERİNİZE dönüşür... demiştir.

Bu tespit gerçekten; kişinin dünyaya merhaba sürecinden, hayata veda aşamasına gelinceye kadarki, bir hamlık ya da olgunluk seviyesini yakalama gerçeğini ve yolculuk sürecini tanımlıyor. Ben de bu sözlerden hareketle aynı silsileyi benimsediğimi şiirleştirerek ifade etmeye çalıştım.

SÖZDEN KADERE

Hayatta elde ettiğimiz sonuçların büyük ölçüde kendi kazanımlarımız olduğu su götürmez bir gerçektir.

İnsanlar için; çalıştığının, emeğinin, gayretinin karşılığı vardır. Kişi; niyet ettiği, yöneldiği istikametin götürdüğü yere varır. Kim neyin yolundan giderse, nereye varmayı amaç edinirse ya oraya ulaşacak ya da o yolda bir yerde yolculuğu son bulacaktır. Ta ki; niyetini, kararını, yolunu ve yönünü değiştirinceye kadar. Geriye kalan bizim vasıtalarımız ve vasıflarımızdır. Ezcümle iyi olmak için yaptığımız iyi işler bizi iyi yapacaktır. İyi olmayı murat edersek iyi, kötü olmayı murat edersek kötü oluruz. Ve bizim fert ya da millet olarak tercihlerimizle şekillenen kaderimiz, kendi iradelerimizin seçimiyle tecelli eder.

Bir insan ne kadar üstün niteliklere sahip olursa; güzel ahlaklı olmak ona yakın olacak ve yakışacaktır. Dürüst olmak, iyilik yapmak ve adil davranmak onun ayrılmaz vasfı olacaktır. Bilgiyi önemsemek, sabırlı davranmak, vakarlı yaşamak ona mutluluk verecektir.

Anna Wintour bir sözünde: “Kendinize dürüst olmanız önemli! Saygı duyduğunuz kişilerin fikirlerini önemseyin, onlardan ilham alın, fakat yaratıcılığın sizden geldiğinden emin olun.” diyor.

Sözün hülasası; hangi insan çalışırsa karşılığını alacaktır; hangi millet daha çalışkansa diğerlerini geçecektir. İnsani değerler; bizim kendimizi inşada tek tek kullanacağımız malzemelerdir.

Yüce yaratıcımız bize sadece kendisine kulluk yapmak, diğer insanlarla iyi ilişkiler kurmak ve yaşamamız için yeryüzünde bir fırsat vermiştir. “Herkese çalıştığının karşılığı vardır.” Görebilene eşitlik bu kadar açık, görevini yapana terakki bu kadar yakındır.

Mutluluk ve huzur; yaratılış gayemizi doğru anlayıp gayretimizi de o yönde kullanmamıza bağlıdır, vesselam...