Çiftçi Bayram Sarı konuşması ile Meral Akşener’i solladı
SİYASETİYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.
İYİ Parti lideri Meral Akşener, Andımız konusunda, "Meclis grubumuz, soru önergeleri verdi. Tüm bu süreçte, iktidardan da, ortağından da ses çıkmadı. Danıştay kararına rağmen, üç yıldır ortağına, ‘Andımızı okutun’ diyemeyenler, şimdi ise çıkmışlar, Genel Kurul kararından sonra, bu karara isyan ediyor-muş gibi yapıyorlar. İbretlik gerçekten… Allah kimseyi böyle yoldan çıkartmasın" dedi.
Her hafta olduğu gibi bu haftada kürsüyü millete bırakan Akşener bu hafta Çiftçi Bayram Sarı’yı kürüyse çıkardı.
Akşener "Milletin Kürsüsü’nde sözü milletimize bırakıyoruz. Bozova’dan çiftçi kardeşimiz Bayram Sarı aramızda. Kendisi, sağır kulaklara, kapalı gönüllere inat, Urfalı çiftçimizin dertlerini tüm Türkiye’ye anlatacak. Buyur Bayram kardeşim, söz de kürsü de senindir.” dedi.
Akşener konuşmasında Mısır ile diplomatik ilişkiler ile ekonomi reform paketine ilişkin eleştirilerini de aktardı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener'in konuşmasından önce bir kız öğrenci kürsüye çıkarak Andımız'ı okudu. Ardından kürsüye çıkan Akşener, "Bu ülkede, Mustafa Kemallere idam fermanı yazanlar oldu. Bu ülkede, milletin meclisinin üzerine ordu gönderenler oldu. Bu ülkede, milletine terörist diyenler oldu. Bu ülkede, Andımızı yasaklayanlar oldu. Aslında buna çok da şaşırmıyoruz. Çünkü onları anlayabiliyoruz. Andımızın sözleri ağır gelenler, elbette andımızı yasaklamak ister. Küçüklerini korumak yerine, onlara göz dikenler, elbette andımız okunmasın ister. Oy hesabı dışında, büyüklerini sayıdan saymanlar, yaş almışına, emeklisine sahip çıkmayanlar, elbette andımız duyulmasın ister. Yandaşını milletinden çok sevenler, yükselme ve ileri gitme idealini içine sindiremeyenler, elbette andımız bilinmesin ister. ‘Büyük Atatürk’ dendiğinde, kaşıntı tutanlar, çalışmak yerine, çalıp, çırpanlar, elbette andımız hatırlanmasın ister. En önemlisi de, Türk demenin bir ayırma değil, bir birliktelik arzusu olduğunu görmek istemeyenler, son bağımsız Türk devletini, uçuruma sürükleyenler, elbette andımızın son cümlesinde şaşkına döner! Ama o arkadaşlar hiç kusura bakmasın, bizler hala buradayız. Türk Devleti hala burada. Cumhuriyet hala burada. Çünkü bu topraklarda, milletini ve memleketini özünden çok sevenler, kendilerini ve koltuklarını, özünden çok sevenlere karşı, her defasında galip gelmiştir. Her zaman da galip gelecektir!" ifadelerini kullandı.
“TIK” DİPLOMASİSİ
Mısır ile diplomatik ilişkileri değerlendiren İYİ Parti lideri Akşener, “Nitekim son günlerde,2013 yılında diplomatik ilişkilerin kesildiği, Mısır konusunda, bazı açıklama ve girişimler var. Önce, Milli Savunma Bakanı ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, ardından da Dışişleri Bakanı, Mısır’la yeni bir döneme girileceğini söyledi. Geçen Cuma da Sayın Erdoğan, artık gelenek haline getirdiği, ‘Cuma sonrası gıybeti’ seansında konuştu. ‘Türkiye’nin Mısır’la ilişkileri, öyle en üst düzeyde değil de, şöyle bir ‘tık’ altında sürecek’ dedi…Fesuphanallah… Şu devlet insanı ağırlığına bakar mısınız? Şu devlet ciddiyetine bakar mısınız? Şahsım diplomasisinden, ‘tık’ diplomasisine terfi ettik. Hayırlı uğurlu olsun” ifadelerini kullandı.
Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir ‘tık’ altında sürecekmiş… Bir ‘tık’ ne demek Sayın Erdoğan? Sisi’yle sen görüşmeyeceksin, bir ‘tık’ altında, Sayın Çavuşoğlu mu görüşecek? Elçilik açmayacaksınız, bir ‘tık’ altında, maslahatgüzar mı göndereceksiniz? İhracat yapmayacaksınız, bir ‘tık’ altında, ithalat mı yapacaksınız? Sisi’ye darbeci, diktatör demeyeceksiniz, bir ‘tık’ altında, ‘Cumhurbaşkanı’ mı diyeceksiniz? Rabia yapmayacaksınız, bir ‘tık’ altında, 3 parmak mı göstereceksiniz?”
“Biz elbette, Türkiye’nin tüm ülkelerle, sağlıklı ve istikrarlı ilişkiler kurmasını isteriz. Bunu da, Amerika istiyor diye değil, Avrupa ısrar ediyor diye değil, Türkiye’nin kazanması için isteriz” diyen Akşener, “Ama; Türkiye’yi, Ortadoğu’da yalnızlaştıran, milyarlarca liralık yatırımı, heba eden bir politikanın, herkesçe malum olup da, seslendirilmeyen sebeplerle terk edilmesini, elbette sorgularız. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, Mısır’a niye küstü, şimdi niye barışıyor, Hayır mı, şer mi, elbette bilmek isteriz. Ve kaybedilen zamanın, tepilen fırsatların, hesabını kim verecek, elbette öğrenmek isteriz. Bu, milletimizin bize verdiği sorumluluğun gereğidir. Ama tüm bunlara cevap veremeyip, bir de üstüne ‘Bir tık aşağısı’ demek, ‘Oylarım düşüyor, dış politikada da zor durumdayım. Kendimi kurtarmak için, Sisi’yle görüşmem lazım; ama, bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum’ demektir” dedi.
MİLLETİMİZ İLK SANDIKTA SANA MI OY VERECEK, YOKSA MURSİ’YE Mİ?
Akşener konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Milletimiz ilk sandıkta sana mı oy verecek, yoksa Mursi’ye mi?” diye sordu.
Akşener şöyle dedi “Sayın Erdoğan için yeni bir gün doğar, şov tam gaz devam eder, Yapılan yanlışların bedelini Türkiye öder, Türk Milleti öder. Olan kutuplaşan milletimize, ekonomimize, itibarımıza olur. Düşünün; Mesela, daha makul ve akılcı bir dış politika yürütseydik nasıl olurdu? Mısır ile Yunanistan arasındaki, Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması, bize rağmen imzalanabilir miydi? 2013’ten sonra Mısır’a yaptığımız ihracat hızla düştü. yaklaşık 4 milyar dolarlık, yani 30 milyar liralık ihracat kaybımız var. Bu kaybı yaşar mıydık? Libya’da karşımızda, Mısır’ın merkezinde olduğu, geniş bir diplomatik koalisyon oluştu. Mısır ile ilişkilerimiz, bu kadar gerilimli olmasaydı, bu koalisyon yine de oluşur muydu? Bu soruların hepsinin cevabı “hayır”. Sayın Erdoğan’ın ergen siniri, egosantrik tavırları ile, dış politikayı, iç politikaya malzeme eden çarpık stratejisi nedeniyle, devletimizin güvenliği zayıflatıldı, milletimizin çıkarları da kollanamadı. Sayın Erdoğan seçim kazandı, ama maalesef Türkiye kaybetti. 8 yıllık akılsızlığın ve vizyonsuzluğun ardından gelinen nokta işte budur. Bundan iki yıl önce, İstanbul seçiminde, Sayın Erdoğan vatandaşımıza, “Pazar günü şuna karar vereceksiniz, Sisi’ye mi oy vereceğiz, Mursi’ye mi?” diye sormuştu. Bugün de aynı soruyu ben kendisine sormak istiyorum; Sayın Erdoğan; Milletimiz ilk sandıkta sana mı oy verecek, yoksa Mursi’ye mi?"
PAKET AÇAN DAMAT SONUNDA PAKET OLDU
“Hep anlatmaya çalıştığımız gerçek şu; Bu iktidar, artık her adımını, sadece iktidarını korumak için atıyor. Diplomasideki manevraları da, reform paketleri de, eylem planları da, hep aynı amaca hizmet ediyor. Bakıyorlar ki, iktidarı korumak için bazı adımlar atmaları lazım, hemen ortaya yeni bir paket, yeni bir plan sürüyorlar. Bunun son örneği olarak Sayın Erdoğan, geçen hafta “Ekonomide Reform Paketi’ni” açıkladı. Beklenenin aksine, açıklama sırasında hem döviz kuru, hem de faizler arttı. Hatırlarsınız, biz bu durumu daha önce de görmüştük… Damat Bakan da, bakanlığı döneminde bol bol paket açıklardı. Onun da açıkladığı her pakette, döviz kuru ve faizler artardı. Demek ki, bu durum bir aile geleneğiymiş… Ekonomi artık dikiş tutmuyor, Sayın Erdoğan. Gerçeklerden uzak paketlerine, planlarına, milletimiz artık inanmıyor. Bak şimdiden uyarıyorum; Damadın da, hemen her ay, yeni bir paket açıklıyordu, sonunda paket oldu. Geçmişten ders al, olanlardan feyz al. Demokrasi olmazsa, hukuk düzgün işlemezse, Devlette akıl, liyakat ve şeffaflık olmazsa, tüm ihaleleri yandaşların kaparsa, sen ne açıklarsan açıkla, tutmaz. Milletinin gerçeklerini reddeden hiçbir iktidar, sandıktan çıkamaz. Bu kadar basit. Ama illaki “Bu kafayla gideceğim.” diyorsan, O zaman sana, şu meşhur hikayedeki gibi, üç mektup yazıp çekmecene koymanı tavsiye ederim.” dedi.
“KANAL İSTANBUL’U ÇÖPE ATIP, GAP’I DONATACAĞIZ”
Tarıma yönelik eleştirilerini kürsüden aktaran İYİ Parti lideri Akşener, “Bugüne kadar açıkladığın, en iyi ve en etkili paket, damadını paketlemendi. Dolar, anında bir lira düşmüştü. Gel, çiftçimize bir kez olsun iyilik yap, bu kez de Tarım Bakanı’nı paketle. Fiyatlar uçmuş, milletin pazara, markete gidecek mecali kalmamış. Gel, Tarım Bakanı’nı paketle, şu mübarek ramazan öncesi, milletimizi sevindir” dedi.
Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sayın Erdoğan ve arkadaşları, milletin gerçeklerine kulak tıkamaya devam etsinler, ben buradan, o bereketli topraklardaki vatandaşlarıma sesleniyorum; sakın umutsuzluğa kapılmayın. Biz geleceğiz ve bu zulme son vereceğiz. Çiftçimizin sırtına binmiş asalaklara, ‘Yeter, buraya kadar!’ diyeceğiz. ‘Önce şu borçları bir sil’ diyeceğiz. ‘Öyle fatura yerine makbuzlarla, korsan iş yapamazsın, faturaları bir çıkar bakalım’ diyeceğiz. Kanal İstanbul çılgınlığını çöpe atıp, o parayla GAP’ı yağmurlama sistemiyle donatacağız. Toprak ana, 1’e 10 verecek. Çiftçimiz kazanacak. Çiftçi kazanınca, esnaf kazanacak. Urfa kazanacak, Mardin kazanacak, Batman kazanacak. Türkiye kazanacak.
Biz, İYİ Parti olarak, tarımı ve bölgesel kalkınmayı bir bütün olarak görüyoruz. Tam da bu yüzden, hazırlamakta olduğumuz ‘Ulusal Tarım Master Planını’, bölgesel kalkınmanın, olmazsa olmazı olarak görüyoruz. Bu anlayıştan yola çıkarak, İYİ Parti iktidarında; tarımsal politikalarla, sosyal politikaları, birlikte ele alacağız. Kaynaklarımızı ve projeleri, yönetim bütünlüğü ve etkinliği esasına göre yönlendireceğiz. GAP için, özel bir değerlendirme ve analiz çerçevesi belirleyeceğiz. Geriye doğru yapılanları ve yapılmayanları, etkinlik analizleri üzerinden, özel bir yönetim çerçevesine bağlayacağız. Tarımda bölünmüş arazileri, kimsenin hakkını yemeden birleştirip, tarımda verimliliği sağlayacağız. ‘Ulusal Tarım Master Planı’ çerçevesinde, ‘Yığınlaşma Bölgeleri’, ‘Yoğunlaşma Bölgeleri’ ve ‘Tarım Organize Bölgeleri’ni’ oluşturacağız. Bu bölgeleri, özel tarımsal bölgeler halinde, kadim tarımsal kültürleri, sosyal ve demografik yapıları, tarımsal, coğrafi ve iklim özellikleri ve altyapıları üzerinden belirleyeceğiz. Tüm sanayi, lojistik ve pazarlama entegrasyonlarını hızla harekete geçirip, bu bölgeleri, konuları üzerinde uzmanlaşmış, markalaşmış, ticari rekabete açık, ihracat imkânları desteklenen, bölgeler haline getireceğiz.”
İlginizi Çekebilir